Hava Durumu

3F ile yönetim biçimi ve AB

Yazının Giriş Tarihi: 01.05.2018 11:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.05.2018 11:09
 3F ile diktatörlüğün tercih edildiği yönetim biçimi, AB demokrasi şartına ters düşmektedir. Portekiz ve İspanya ülkelerinin diktatörlük ile yönetildiği tarihlerde, AB ilişkileri ve üyelikleri süreci olumsuz geçer.

 Portekizli faşist diktatör Salazar, uzun süre ve çok az dirençle karşılaşarak Portekiz’i yönetmiştir. Portekizli diktatör Salazar’a ülkeyi nasıl yönettiği sorulur. Salazar, hafif bir gülümsemeyle ‘3 F ile’ diyerek yanıt verir. 1. Fado (müzik), 2. Fiesta (eğlence), 3. Football (futbol)dur.

 3F, Salazar diktatörlüğünün simgesi olmuş bir kavramdır. Fado, bizim arabesk müziğimizin Portekiz’ deki karşılığıdır. Salazar, futboldan hoşlanmaz ve fadoyu depresif bulur. Fakat diktatörlüğünü pekiştirmek adına, bunları geliştirmek için elinden geleni yapar.

 Salazar, 3F ile halkı uyutan ve otoritenin sürdürüldüğü bir yönetim biçimini tercih eder.

 1. Dünya Savaşı’ na katılım ile şiddetlenen sorunlar sonrası, 1926’ da Portekiz’ de Antonio de Oliveria Selazar önderliğindeki ordu darbe ile iktidarı ele geçirir. 1933 yılında Salazar, yeni anayasa ile Yeni Devleti (Estado Nova) kurar.

 Portekiz - AB ilişkilerinde, siyasi şartlılığın belli oranda rol oynadığı iddia edilebilir. Salazar (1932-68) ve Caetano (1968-74) dönenmelerinde, Portekiz’in AB’ye yakınlaşması engellenir.

 1974 yılında yapılan askeri darbe sonrasında, demokrasi belli oranda yerleşir. Portekiz 1977’de, AB’ye üyelik başvurusunda bulunur ve 1986 yılında üye olur.

 Birçok araştırmacıya göre, Portekiz’deki demokratikleşme sürecinin ardındaki önemli faktörlerden biri de AB’nin demokrasi şartıdır.  

 “Ben İspanya’yı 3F ile yönettim” sözü Franco’ya aittir. İspanya Kralı Franco, 3F formülü ile iktidarını koruduğu söylenir.

 1939 yılı Demokratik Cumhuriyeti, İspanya’da 3 yıl süren iç savaşın sonunda yıkılır. Milliyetçi güçlere önderlik eden İspanyol General Fancisco Franco, iç savaşın ardından tam 36 yıl ölene kadar ülkeyi diktatörlükle yönetir.

1960’ların başlarında Franco döneminde İspanya, AB ile ilişkilerini daha fazla geliştirmek ister. Bu amaçla ilk aşamada, İspanya 1962 yılında AB ile bir Ortaklık Anlaşması için başvurur.

Sonuç itibarı ile İspanya ile Ortaklık Anlaşması, büyük oranda İspanya’nın otoriter yapısı nedeni ile uygun bulunamaz.

İspanya ancak Franco’nun 1975 yılında ölümünden sonra Avrupa Birliği’ne başvurabilir. 1977 yılında yapılan genel seçimlerden sonra, AB İspanya’ya yeşil ışık yakar. İspanya, 1986 yılında Avrupa Birliği’ne üye olur.

Ülke yönetimlerinde demokrasi, AB ilişkilerini ve üyeliğini olumlu bir sürece çevirmektedir. AB uyanık ve ülkesini kendi yöneten halka el uzatmaktadır. Demek ki, bir görüş sahibi ve etkin insan AB için önemli…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.