Hava Durumu

Adil ve eşit olmak

Yazının Giriş Tarihi: 26.01.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.01.2021 00:00
 Gençliğin çok önemli bir kısmı yaşamlarından memnun değil. Memnun olmama gerekçeleri ise çifte standart uygulanıyor olmasıdır. Hemen hemen her görüşmede gençlerin bir haksızlığa, bir adaletsizliğe uğradığını açıkça görmekteyiz. Hele ki Pandemi sürecinde çifte standart uygulaması ile daha fazla karşılaşılmaktadır. 

Hemen her konuda toplumun büyük bir kısmı eşit haklara sahip olmasına rağmen, eşit, adil ve özgür yaşamlara sahip olamadıklarını duymaktayım. Duymanın ötesinde doğrudanda hissettiğimiz bir durumdur.

Örnek verirsek öğrencilerin Eğitim Bilişim Ağı(eba)’na giriş rakamlarına bakıldığında bile bu eşitsizlik ve adaletsizlik açıkça ortadadır. Öğrencilerin üçte biri EBA’ya ulaşabildiklerini gördük. Nedeni ise teknik şartların yetersiz olmasından kaynaklıdır. 

Bu dönem okuyan tüm öğrencilerden bugün herkes özür dilemelidir. Çünkü merkezi idare, yerel yönetimler öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapmamışlardır. Öğrencilerin bir kısmının ekonomik durumu diğerlerine göre daha iyi olduğu için eğitime ulaşabildiler. Peki, ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin eğitim ve öğretim durumu ne olacak?

Aslında yaşadığımız bu Pandemi dönemi eşitsizliklerin ne kadar fazla olduğunu açıkça bize göndermiştir. Nedeni ise Sokağa çıkma yasağı olduğu sürelerde ekonomik durumu olan kişiler tatil bölgelerinde rahatlıkla gezebildiklerini gördük. 

Eğitim öğretimi iyi olmayan hiç kimsenin, ülkenin birçok yerinde ve bir çok uygulamasında eşit ve adil şartlara dahil olmadığı açıkça bilinmelidir. Yani kendisini ifade edemeyen veya analitik düşüncesi gelişmemiş bir kişinin iş başvurusu yaptığında olumsuz değerlendirileceğini bilmekteyiz. Bu kişinin eksikliğinin nedeni geçmiş dönemindeki eğitimde fırsat eşitsizliği ise o zaman toplumsal bir problemin içinde olduğumuzu bilmeliyiz. 

Yine başka konuştuğumuz önemli konu ise şehirlerde kurulan merkezlerin adaletsiz kurulmasından kaynaklı eşitsizliklerin çok yaşanıyor olmasıdır. Buradaki sorun, şehirleri planlarken her şeyin sadece merkezlere yapılıyor olmasıdır. İlçelerde, kasabalarda cazibe merkezi sayılacak neredeyse hiçbir sosyal, kültürel yapının yapılmıyor olmasıdır. Dolayısıyla oradaki insanların daha büyük merkezlere göç etmesi desteklenmektedir. Sonra ne oluyor, tarım bitiyor, hayvancılık bitiyor ve üreten değil tüketen toplum olunuyor. Eğer şehirlere, ilçelere ve kasabalara adil/eşit yatırımlar yapılırsa orada yaşayan insanlarda sosyal, kültürel alanda daha eşit yaşantılara sahip olacaktır. 

Bu ülkede birçok kişi biliyor ki paran varsa her şey yapabilmek neredeyse hak. Yani güçlünün hakkı korunmakta. Haklının hakkıbazen savunulmayabilmekte. O nedenle Her ne konuşursak konuşalım her konunun sonucu muhakkak paraya dayanmakta. Parayı kim nasıl kazandığına bakmaksızın eğer paran varsa bu ülkede kesinlikle güçlü olunduğunu düşünen önemli bir kesim bulunmaktadır. Bunu bilen kesimin büyük bir kısmını ise gençler oluşturmaktadır. Ne acı bir durum.

Ülkenin tamamı için adil, eşitlikçi ve özgür davranılması gerekilmektedir. Bugün bu konuya bu şekilde giriş yapmamın nedeni önümüzdeki birkaç yazıda hakkı, özgürlüğü gasp edilmiş kişi ve durumlardan bahsedeceğim için. Geçmişte susmuş olup bugün haksızlıklara dayanamayan birçok kişi bugün haykırmaktadır. Haykırmalarının nedeni yaşadıklarını duyurmak, daha fazla haksızlığa uğramamak ve başkalarının da uğramamasını istemekteler. 

Umut ediyorum ki kimsenin haksızlığa uğratılmaz. 

Umuyorum ki güç sahibi olanlar hukuka, adalete bağlı hareket ederler…  

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.