Türkiye'ye çoğunluğu Suriye'den olmak üzere göç eden mültecilerin sayısının 3 milyonu geçtiği söyleniyor. Genel olarak Türkiye'nin gerek devlet, gerekse halk bazında mültecilerle ilgili süreci iyi şekilde yönettiği söylenebilir. Özellikle, devlet olarak bazı ciddi eksikliklerin olmasına rağmen, genel olarak sorunun büyüklüğüne bakıldığında devlet kurumlarının süreci iyi şekilde yönettiğini söylemek mümkündür.

Son günlerde ortaya çıkan, mültecilere karşı halkı tahrik edici, kimisi gerçek kimisi yalan haberlere rastlanılmaktadır. Yalan haberleri yayanlara ve halkı kışkırtıcı etkinlikler düzenleyenlere karşı polisler son günlerde meydana gelen olayların ardından ciddiyetler müdahale etmektedir. Bu da devletin mülteciler konusunda ne kadar hassas olduğunu göstermektedir.

Mülteciler konusunu ele alınırken konu, Türk halkı ve mülteciler açısından iki farklı şekilde ele almak gerekmektedir. Çok sayıda mültecinin Türkiye'ye gelmesi, başta devlet kaynakları olmak üzere ülkenin kaynaklarının mültecilerle paylaştırılması sorununu beraberinde getirmektedir. Mültecilere yapılan bu yatırımlar, mültecilerin Türkiye'de olmadığı durumda farklı yerlere kanalize edileceği bir gerçektir. Ayrıca, mültecilerin kurduğu iş yerleriyle yeni bir pazar oluşturması, daha ucuz iş gücü oluşturarak, ülkedeki işsizliği artırdığı bir gerçektir.

Son zamanlarda artan işsizlik ile birlikte düşünüldüğünde mültecilerin vatandaşı rahatsız eden bazı boyutları olduğunu net şekilde görmekteyiz.

Bunun yanında, mülteciler konusuna mülteciler açısından baktığımızda büyük bir dramla karşı karşıya kalıyoruz. Sahibi olmadıkları bir ülkede kendiler ve çocukları ciddi bir entegrasyon sorunuyla karşı karşıya kalıyorlar  Çoğu zaman yasal güvenceden yoksun ve istismara açık işlerde çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Mülteciler aynı zamanda bugünlerini değil yarınlarını kaybediyor zira çocuklarının yaşadığı travmalar, belirsiz bir gelecek kaygısıyla yaşadığı günü kurtarma çabası elbette psikolojik olarak ağır bir yükü mültecilere getirmektedir. Bunların yanına mültecilerin basına yansımayan bir çok istismara uğradıklarını söylemek mümkündür.

Son günlerde Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde 9 aylık mülteci kadına tecavüz edildiği ve mülteci kadın ile 10 aylık bebeğinin iki kişi tarafından öldürüldüğü haberlerini okuduk.

Üzüldük.

İnsanlık adına utanç duyulacak bir olay. Cinsel istismarın yanında kötü niyetli vatandaşlar tarafından mültecilerin, basına ve mahkeme salonlarına düşmeyen bir çok istismara uğradığını ön görmek mümkündür.

Nihai olarak mültecilerin, iki toplumu etkileyen karşılıklı sorunları getirdiği bilinmektedir. Suriye konusunun karmaşıklığı, mültecilerin gelecekleri konusunda  soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Mültecilerin büyük çoğunluğunun Türkiye'de kalmak istemediği ve evlerine dönmek istediği ön görüsünün de bulunmak mümkündür ancak bunu sağlamak için mevcut durumda yapabilecekleri bir şeyin olmadığı söylenebilir.

Mülteciler konusu her ne kadar iki ülke halkı tarafından bir çok sorunu beraberinde getiriyor olsa da, Dünya'da örneği görülmemiş ve Türkiye dışında başka ülke tarafından tekrarlanması kolay olmayan başarılı bir süreç yürütülmektedir.

Meydana gelen aksilikleri, ekonomileri iyi olan/olmayan, insan hakları ve demokrasi konusunda her şeyi bildiğini düşünen Avrupalı ülkelerinin bir kaç yüz mülteciye ev sahipliği yapmamak için takındığı tavır ve bir kaç yüz mülteci ülkelerine göç ettiğinde meydana gelen krizlerle karşılıklı değerlendirmek gerekmektedir. Bu değerlendirmenin sonucunda Türkiye'nin meydana gelen aksiliklere rağmen ne kadar başarılı süreç götürdüğü ortaya çıkacaktır...