Yaşamın her yerinde popülizm ciddi bir şekilde değer kazanmaya başlamıştır. Her olaya popülizm ışığında bakanların sayısı da artmıştır. Popülizm farklı alanlarda görülmekle birlikte en etkin olduğu yerlerden birisi, şüphesiz siyaset alanıdır ve kendisini, diğer zamanlardan daha fazlasıyla seçim ortamlarında göstermektedir. Yerel seçimlere 9 gün kala siyasette ki anlamsız iniş çıkışların Türkiye’ye vereceği zararı iyi tartmak gerekmektedir.

Popülizm gerçek tabiri ile halka şirin görünerek işi götürmek demektir. Burada önemli olan faktör hakkaniyet veya genel geçer bir şey yapmak değil, yapar gözükmek ve takdir almaktır. En önemli aracı ise ‘vaat etmek’ tir. 9 gün sonra yapılacak seçimler için nasıl vaatler olduğuna şöyle bir hatırlayın. Hangileri gerçekçi hangileri zamanın içinde zaten yapılması gerekir ve hangileri gerçekten o şehre değer katacak niteliktedir.

Halbuki yönetmek; “vaat etmek” değil siyasi ve toplumsal boyutuyla, tutabileceği sözü vermektir. Yönetim, yöneten için verdiği sözü tutmak ve dış faktörler ne olursa olsun ahde-vefayı korumak adına, yönetilen içinse verilen sözü unutmadan, hizmetinde bulunan idarenin kendisi kaynaklı olduğu bilinciyle kendi çekirdeğinin ve özünün ne kadar kaliteli ne kadar verimli olduğunu bilmesi adına büyük bir sınavdır. Geçmiş vaatlere baktığınızda birçok kişinin sınavlarını veremediğini görmekteyiz. Vaatlerinin tam zıttını yaparak hatta büyük zararlar verildiği de gözden kaçırılmamalıdır.

Ülkemizde yapılan siyaseti anlayabilme deveye hendek atlatmaktan daha güç olduğunu görülmektedir.  Ancak ülkemizde siyaset oldukça karmaşık bir toplumsal zemin ve güç dengeleri üzerine oturmuştur. Popülist siyasetçi, bu karmaşıklığı aşmak için siyasetin türünü değiştirerek polemiği zaman zaman doğruların önüne geçirip gerçeklerin kavranmasını zorlaştırmakta görmektedir. Bu nedenle popülizm; ekonomik, dini, siyasi, hemen toplumsal hayatın bütün alanlarında kendisini gösterir.

Tabi ki siyasal hayatımızda etkinliğini sürdüren popülizm, sadece belli siyasetçilere özgü değildir. Farklı düzeylerde hangi siyaset koridoruna girseniz; çeşitli argümanlarıyla yaşanmaktadır. Öyle ki bazı mesleklere, bölgelere, grup ve örgütlere özel bir şekilde yaklaşma, bir popülist siyaset biçimidir. Çünkü nüfuz kurmaya yönelik her türlü eylemi siyasal bir içeriği vardır. Çoğu kere de bu popülist siyasal tavır, kendini, duruma göre konuşma ve eylem belirleme de gösterir.

Birçok vaat ile toplumun karşısına çıkılabilecek bir dönemdeyiz. Ekonomik sıkıntılar, sosyal hayattaki eksiklikler, kentlerin hoyratça kullanılması, alt yapı çalışmalarının gelişi güzel yapılması, belediye ihalelerinde yapılan usulsüzlükler/yolsuzluklar ve yeşil alanların giderek azalması. Saydığım her konu için inanılmaz güzel vaatler verilebilinir ama toplumun en yumuşak karnı işsizlik ise popülizm de işte tam bu noktadan hedefi vurmak için gözünü keskinleştirir. Çünkü siyasetin yapılamadığı ve daraldığı yerlerde siyasetçi ciddiyetten uzak bir toplumsallığa sarılır, tabir caizse ucuzlaşır. Ucuz siyasetin olduğu yerde üretken siyaset rafa kalkar, iki yüzlülük tezgaha iner. Ucuz siyaset ise en başta siyasetin itibarının zedelenmesine ve güvensizliğe neden olur. Nitekim son tahlilde siyasete itibar kazandıran da kaybettiren de siyasetçinin kendisidir.

Bu geldiğimiz nokta açısında baktığımızda denebilir ki, pek çok konuda olduğu gibi ülkemizde popülizm de kendine özgün haliyle yeniden üretilmiştir. “CAMBAZ USULÜ” diyebileceğimiz bu popülizmin en temel esprisi de, halk üzerinden hareket etse bile halktan ve gerçeklerden uzak bir nitelik taşımasıdır.

Çünkü birinin siyasetinin kalitesini belirlemede öncelikli olan, hangi safta ve hangi kulvarda siyaset yaptığı değildir. Siyasi başarı uğruna neleri verip neleri veremeyeceğidir. Bir başka ifadeyle, siyasi kazanç için ne kadar haysiyetsizleşeceği, ne kadar sabitelerinden taviz vereceği, ne kadar çamurlaşıp çamurlaşmayacağıdır.

Netice itibariyle denebilir ki popülizm, toplumumuzun siyasal hayatının önemli sorunlarından birisidir ve ülkemizde, bu oluşumun tipik örnekleri sıkça yaşamaktayız.

Siyasilerin, siyasete popülist yaklaşmalarının önüne geçmek mümkün olduğunu kenara koymalıyız. Vatandaş olarak vaatleri dinlerken yapmamız gereken bir şey daha var ki o da her vaatti takip edip hesap sormak olmalıdır. Yapamayacağı işi anlatana gereken cezaların yasalar karşısında verilmesi sağlanmalardır. İşte o zaman siyasiler popülist yaklaşımlarındaki iyileştirmeleri kendileri yapmak zorunda kalacaklardır.