Lösemi, kemik iliğinde çok farklı nedenlere bağlı olarak yüksek miktarda anormal kan hücreleri
oluşması ve bu hücrelerin kana ve diğer dokulara yayılması sonucu ortaya çıkan kötü huylu
hastalıklara verilen genel bir addır. Lösemiler genel olarak akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut
lösemiler ani başlar ve tedavi edilmezse kısa sürede hayat kaybına yol açabilmektedir. Akut lösemiler
çocukluk ve yetişkin dönemde görülmekle beraber kronik lösemiler daha çok yetişkinlerde
görünürler.Medicana Bursa Hastanesi Hematoloji Uzmanı Dr.Ömer Önder Savaş konu hakkında
bilg iverdi.
Haber Giriş Tarihi: 13.11.2019 11:17
Haber Güncellenme Tarihi: 13.11.2019 11:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
Akut lösemilerde kemik iliğinin anormal hücrelerle kısa süre içinde olmasına bağlı olarak kandaki
normal fonksiyon gören hücrelerde azalma veya normal fonksiyon göremeyen anormal sayıdaki hücre
artışına bağlı olarak birtakım belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtilerden en sık kanama ve ciltte morluk
oluşumu, ateş ve enfeksiyon, halsizlik, nefes darlığı, kilo kaybı, dişetlerinde şişkinlik karşımıza
çıkmaktadır. Akut lösemiler hücre tipine göre miyeloid ve lenfoid olmak üzere ikiye ayrılır.
Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL): Lökositleri oluşturan hücre guruplarından olan lenfositler kemik
iliğinde lenfoblast adı verilen öncül hücrelerden oluşur. ALL de lenfoblastlar anormal bir şekilde
kontrolsüz ve aşırı çoğalır. Kemik iliğinden kana ve diğer organlara geçerler. ALL çocukluk dönemi
lösemilerinin yaklaşık % 80 inden sorumlu olmakla birlikte erişkinlerde de görülebilir ve tüm erişkin
lösemilerinin yaklaşık % 20 ini oluşturur.
Radyasyon, benzen gibi bazı toksinler, bazı kemoterapi ajanları, kromozom anormallikleri, akut lösemi
gelişiminde etken olabilmekle beraber çoğu zaman net bir neden ortaya konulamaz.
Kesin tanı için lösemi ön tanısı olan hastada kemik iliği biyopsisi , kromozom anormalliklerinin tayini
için genetik inceleme ve akım sitometrisi yapılır.
ALL’nin nedeni çoğu vakada net ortaya konmamakla birlikte kalıtsal yol ile geçen veya bulaşıcı bir
hastalık değildir. Tedavide etkili olduğu gösterilmiş çok sayıda kemoterapi protokolü vardır ve farklı
merkezlere göre tedavi protokolü değişebilir. Ancak tedavi, remisyon sağlanması, Pekiştirme tedavisi,
sinir sistemi profilaksisi, idame tedavisi olmak üzere dört aşamadan oluşur. Başta pekiştirme tedavisi
olmak üzere tedavinin içeriği genetik bozukluğa, yaşa, lökosit sayısına göre değişiklik göstermektedir.
Kemik iliği nakli hastanın risk durumuna göre pekiştirme tedavisinde gündeme gelebilmektedir.
Akut Miyeloid Lösemi (AML)
AML 'de ALL ye benzer şekilde blast adı verilen genç hücrelerin gelişimini tamamlayamaması sonucunda kemik
iliği ve kanda birikmeye başlarlar. Nötrofil, monosit gibi olgun hücreler oluşamadığından enfeksiyonlara karşı vücut
savunmasız kalır. Bunun yanında miyeloblastların anormal çoğalması sonucu kemik iliğinde eritrosit ve trombosit
yapımı bozulur. Buna bağlı olarak anemi ve trombosit sayısında azalma meydana gelir. Halsizlik, çabuk yorulma,
eforla nefes darlığı ,vücutta morluklar, dişeti, burun kanaması, ateş, cilt, solunum yolu ve boğaz enfeksiyonları, diş
etlerinde şişme, iştahsızlık, kilo kaybı görülebilir.
Kesin nedenleri net olarak ortaya konmamış olmakla birlikte genetik ve çevresel faktörlerin etkisi olabileceği ifade
edilmiştir. Yüksek doz radyasyon, kimyasal maddeler, sigara, Down sendromu, Fanconi anemisi gibi kalıtsal
hastalıklar ile miyelodisplastik sendrom, polisitemia vera gibi edinsel hastalıklar, bazı kemoterapi ilaçları AML riskini
arttırabilmektedir.
Tanı için şikayet ve laboratuvar sonuçlarıyla AML düşünülen hastada alt grup tayini, akım sitometrisi yardımıyla ve
özel boyalarla boyanan kemik iliği biyopsisinin mikroskopik incelenmesi, kromozom anormalliklerinin tayini için
genetik inceleme, genç ve kardeşi olan hastalarda muhtemel kemik iliği nakli için doku uygunluk testleri (HLA)
yapılması planlanmaktadır.
Hastaya uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde en önemli iki faktör blastik hücrelerin genetik yapısı ve
hastanın yaşıdır. AML'de tedavi, remisyon indüksiyonu ve pekiştirme olmak üzere iki aşamadan oluşur.Genç ve
yüksek riskli hastalarda kemik iliği nakli yapılması gerekebilmektedir. Genetik olarak yüksek riskli olmayan ve
remisyona giren hastalarda sadece kemoterapi ile yapılan pekiştirme tedavisi ile hastaların önemli bir kısmında
tedavi sağlanabilmektedir.
Lösemilerde tedavi sırasında kemoterapiye bağlı olarak anemi, trombosit ve lökkosit düşüklüğü görülebilir. Bu
nedenle kanama ve enfeksiyon sık görülür. Enfeksiyondan korunmak için hasta ve yakınları tedavi esnasında çok
dikkatli olmalıdırlar. Hastalık bulguları taşıyanlar hasta ziyareti için kabul edilmemelidir. Hastanede verilen veya izin
verilen gıdalar dışında hastaya ek gıda verilmemelidir.
Hastalar çok yüksek dozlarda kemoterapi amaçlı toksik ilaç aldıklarından kısırlık söz konusu olabilir. Erkek
hastalarda tedavi öncesi sperm dondurulması planlanmaktadır. Bayan hastalar için yumurta dondurulması işlemi
yapılabilmekle beraber başarı oranı çok düşüktür.
Kronik Miyeloid Lösemi (KML)
Lökositler granülosit, lenfosit ve monosit denilen hücrelerden oluşur. KML, granülositlerin başta olmak üzere
trombosit denilen kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerin anormal ve kontrolsüz artışıyla karakterize lösemi
formudur. Her yaşta görülebilmekle beraber en sık 40 - 50 yaşları arasında ortaya çıkar. Kronik, akselere ve blastik
faz olmak üzere üç farklı şekilde ortaya çıkabilir. En sık kronik faz KML olarak hastalar tanı almaktadır. KML kalıtsal
bir hastalık değildir, erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık görülür. KML hastalarında yeterince olgunlaşmamış
hücreler kemik iliği ve kanda sayıca artarlar. KML’de anormal hücre artışı kanın yanı sıra dalakta da görülebilir ve
önemli sayıda hastada dalak büyüklüğüne sebep olur.
KML'de kan hücrelerinde “ Philadelphia kromozomu ” denilen kalıtsal olmayan bir genetik anormallik görülür. 22.
kromozomda bir yapısal değişiklik ortaya çıkar. Bu değişmiş 22. kromozoma Philadelphia kromozumu denir,
bulaşıcı bir hastalık değildir.
Hastalığın erken dönemlerinde hastaların belirgin şikayet olmayabilir. Hastaların yarısında başka nedenlerle
yapılan kan testleri sonuçlarında lökosit yüksekliği saptanması sonucu ortaya çıkar. Hastalığın ilerlemesi ile
yorgunluk, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, dalak büyümesine bağlı erken doyma şikayeti olabilir.
Periferik yayma, kemik iliği biyopsisi ve kanın kromozom incelenmesinde Philadelphia kromozomunun veya bu
kromozomda bulunan ve bcr-abl olarak adlandırılan anormal genin kemik saptanması ile tanı konulur.
KML hastalarında Philadelphia kromozomunun etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik tirozin kinaz engelleyici adlı
ilaç bugün için ilk basamak tedaviyi oluşturur. Bu tedavi KML’nin belirtilerini kontrol etmekle birlikte hastaların
çoğunda Philadelphia kromozomunu ortadan kaldırabilmektedirdir.
Diğer tedavilere yanıt vermeyen, bu tedavileri kullanamayan, ileri evrelere geçiş gösteren hastalarda kök hücre
nakli (kemik iliği nakli) uygun tedavi olabilir.
Bu tedavilerin dışında interferon alfa ve hidroksiüre hasta bazında geçebilecek diğer tedavilerdir. Özellikle tanı
esnasında yüksek lökosit değerlerine sahip hastalar tirozin kinaz engelleyici tedavi başlanasıya kadar hidroksiüre
tedavisi ile izlenebilmektedir.
Kronik Lenfositer Lösemi (KLL)
KLL lenfositlerden kaynaklanan kan kanseridir. En sık görülen kronik lösemi tipidir.
Lenfosit adı verilen tek bir hücre anormal ve kontrolsüz biçimde çoğalarak kemik iliğinde ve lenf düğümlerine
yerleşirler. Bu hücreler normal lenfositlerden farklı olarak enfeksiyonla mücadele etme yeteneğini kaybetmişlerdir.
Hastalık genellikle 60 ve üzeri yaşlarda ortaya çıkar.
Geçirilen enfeksiyonlar, sonradan gelişen bazı mutasyonlar, radyasyon maruziyeti, kimyasal ajanlar hastalık
nedeni olabileceği düşünülmektedir. KLL bulaşıcı bir hastalık olmayıp, kalıtsal geçiş göstermez. Erken evredeki
bazı hastalarda hiçbir yakınma olmayabilir ancak iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri, halsizlik, nefes darlığı, sık
enfeksiyon geçirme , dalakta ve diğer lenf bezelerinde büyüme görülebilmektedir.
Tanıda tam kan sayımı, periferik yayma, akım sitometri, kromozom analizi, bazı vakalarda lenf nodu ve kemik iliği
biyopsisi ile tanı, takip ve tedavi planlanmaktadır.
Erken evrelerde hiçbir tedavi verilmeyebilir. Hastalıkla ilgili yakınma ve bulguları olan ileri vere hastalarda tedavi
planlanmaktadır. Dolayısıyla tanı alan her hastada hemen tedavi planlanmayıp, takibe alınabilmektedir. Takibe
alınan hastalarda kan sayımı, dalak ve diğer lenf nodu boyutlarının takibi, kilo kaybı, gece terlemesi ve ateş gibi
şikayetler ile hastanın tedavi başlangıç zamanı belirlenmektedir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
LÖSEMİ HAKKINDA TÜM MERAK EDİLENLER
Lösemi, kemik iliğinde çok farklı nedenlere bağlı olarak yüksek miktarda anormal kan hücreleri oluşması ve bu hücrelerin kana ve diğer dokulara yayılması sonucu ortaya çıkan kötü huylu hastalıklara verilen genel bir addır. Lösemiler genel olarak akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut lösemiler ani başlar ve tedavi edilmezse kısa sürede hayat kaybına yol açabilmektedir. Akut lösemiler çocukluk ve yetişkin dönemde görülmekle beraber kronik lösemiler daha çok yetişkinlerde görünürler.Medicana Bursa Hastanesi Hematoloji Uzmanı Dr.Ömer Önder Savaş konu hakkında bilg iverdi.
yapılabilmekle beraber başarı oranı çok düşüktür. Kronik Miyeloid Lösemi (KML) Lökositler granülosit, lenfosit ve monosit denilen hücrelerden oluşur. KML, granülositlerin başta olmak üzere trombosit denilen kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerin anormal ve kontrolsüz artışıyla karakterize lösemi formudur. Her yaşta görülebilmekle beraber en sık 40 - 50 yaşları arasında ortaya çıkar. Kronik, akselere ve blastik faz olmak üzere üç farklı şekilde ortaya çıkabilir. En sık kronik faz KML olarak hastalar tanı almaktadır. KML kalıtsal bir hastalık değildir, erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık görülür. KML hastalarında yeterince olgunlaşmamış hücreler kemik iliği ve kanda sayıca artarlar. KML’de anormal hücre artışı kanın yanı sıra dalakta da görülebilir ve önemli sayıda hastada dalak büyüklüğüne sebep olur.
KML'de kan hücrelerinde “ Philadelphia kromozomu ” denilen kalıtsal olmayan bir genetik anormallik görülür. 22. kromozomda bir yapısal değişiklik ortaya çıkar. Bu değişmiş 22. kromozoma Philadelphia kromozumu denir, bulaşıcı bir hastalık değildir. Hastalığın erken dönemlerinde hastaların belirgin şikayet olmayabilir. Hastaların yarısında başka nedenlerle yapılan kan testleri sonuçlarında lökosit yüksekliği saptanması sonucu ortaya çıkar. Hastalığın ilerlemesi ile yorgunluk, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, dalak büyümesine bağlı erken doyma şikayeti olabilir. Periferik yayma, kemik iliği biyopsisi ve kanın kromozom incelenmesinde Philadelphia kromozomunun veya bu kromozomda bulunan ve bcr-abl olarak adlandırılan anormal genin kemik saptanması ile tanı konulur. KML hastalarında Philadelphia kromozomunun etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik tirozin kinaz engelleyici adlı ilaç bugün için ilk basamak tedaviyi oluşturur. Bu tedavi KML’nin belirtilerini kontrol etmekle birlikte hastaların çoğunda Philadelphia kromozomunu ortadan kaldırabilmektedirdir. Diğer tedavilere yanıt vermeyen, bu tedavileri kullanamayan, ileri evrelere geçiş gösteren hastalarda kök hücre nakli (kemik iliği nakli) uygun tedavi olabilir. Bu tedavilerin dışında interferon alfa ve hidroksiüre hasta bazında geçebilecek diğer tedavilerdir. Özellikle tanı esnasında yüksek lökosit değerlerine sahip hastalar tirozin kinaz engelleyici tedavi başlanasıya kadar hidroksiüre tedavisi ile izlenebilmektedir. Kronik Lenfositer Lösemi (KLL) KLL lenfositlerden kaynaklanan kan kanseridir. En sık görülen kronik lösemi tipidir. Lenfosit adı verilen tek bir hücre anormal ve kontrolsüz biçimde çoğalarak kemik iliğinde ve lenf düğümlerine yerleşirler. Bu hücreler normal lenfositlerden farklı olarak enfeksiyonla mücadele etme yeteneğini kaybetmişlerdir. Hastalık genellikle 60 ve üzeri yaşlarda ortaya çıkar. Geçirilen enfeksiyonlar, sonradan gelişen bazı mutasyonlar, radyasyon maruziyeti, kimyasal ajanlar hastalık nedeni olabileceği düşünülmektedir. KLL bulaşıcı bir hastalık olmayıp, kalıtsal geçiş göstermez. Erken evredeki bazı hastalarda hiçbir yakınma olmayabilir ancak iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri, halsizlik, nefes darlığı, sık enfeksiyon geçirme , dalakta ve diğer lenf bezelerinde büyüme görülebilmektedir. Tanıda tam kan sayımı, periferik yayma, akım sitometri, kromozom analizi, bazı vakalarda lenf nodu ve kemik iliği biyopsisi ile tanı, takip ve tedavi planlanmaktadır. Erken evrelerde hiçbir tedavi verilmeyebilir. Hastalıkla ilgili yakınma ve bulguları olan ileri vere hastalarda tedavi planlanmaktadır. Dolayısıyla tanı alan her hastada hemen tedavi planlanmayıp, takibe alınabilmektedir. Takibe alınan hastalarda kan sayımı, dalak ve diğer lenf nodu boyutlarının takibi, kilo kaybı, gece terlemesi ve ateş gibi şikayetler ile hastanın tedavi başlangıç zamanı belirlenmektedir.
En Çok Okunan Haberler