Hava Durumu

Nilüfer’den Algı taarruzu (Bölüm-6)

Kaldırım Vurgunu dosyasıyla ilgili yayınlarımız, sadece Bursa’da değil, ülke genelinde ses getirmeye başladı. Avrupa Birliği Yerel ve Kent Suçları Araştırma Komisyonu, gazetemizde yayınlanan haber örnekleri istedi.

Haber Giriş Tarihi: 17.10.2016 12:01
Haber Güncellenme Tarihi: 17.10.2016 15:33
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
Nilüfer’den  Algı taarruzu (Bölüm-6)
 BÖLÜM-6

Okurlarımızın, “Haram,. Zıkkım olsun, hakkımızı helal etmiyoruz!” şeklindeki tepkileri üzerine, Nilüfer’de de bir takım hazırlıklar yapılmış. Aslında, daha önceden yapılan hazırlıklar ve başkanın sözde kamuoyunda “itibar suikastı” yapıldığı söylemleri etrafa yayılmaya başlanmış. Yapılan bu hazırlıklarla ilgili bilgiler bize de iletildi.

 Bu dosyanın yayını sürecini bugün tamamlıyoruz. İçinden çıkan iddiaları, bilgiler ve resmedilen fotoğrafları, siz değerleri okurlarımız, Bursa halkı, kamuoyunun dikkatlerine sunduk. Cadde ve sokaklardaki yaya kaldırımları, tratuvarların inşaatlarını biz yapmadık. Yapanların de isimlerini ifşa ettik. Yazdık. İşimiz Gazetecilik.   Polis değiliz, hakim değiliz, savcı değiliz.  Kibrit kutusu kalınlığındaki betonun hesabını adalet soruyor. Bizlerde neticeyi bekliyoruz. 

Nilüfer’den algı taarruzu


Bursa’nın Cesur Gazetesi, Gazete Bursa olarak Kaldırım Vurgunu ile ilgili dosyanın yayınını bugün tamamlıyoruz.Kibrit Kutusu büyüklüğündeki, işaret parmağının ikinci boğumu kadar yükseklikteki tratuvar, yol ve yaya kaldırımları altı betonlarının hesabını biz değil adalet soracak.

Bizlerin görevi gazetecilik. İşimiz Gazetecilik. Kamunun haber alma, kamu yatırım ve kaynaklarının nasıl kullanıldığına dair bilgi edinme, kamu kaynaklı ihalelerin yapılış şekli, müteahhitlerle kamu kurum ve kuruluş yöneticileri ve karar vericileri arasındaki ilişkiler, dünya kamuoyu ve basınının sürekli gündem maddeleri olmuştur. Medya sayesinde, halkın kazıklanması veya kapalı kapılar arkasında yapılan pek çok pazarlıkla ilgili iddialar ve kamu kaynaklı ekonomik verilerin, kısaca paraların yasadışı yollarla başkalarının zengin edilmesinde kullanılması, uluslar arası suçtur. Ülkemizde de bu konuda pek çok kanun var.

Fakat, halk arasındaki deyimle, “kanun var ama uygulaması kişiye göre değişiyor. Bursa örneğiyle verelim, Yenişehir eski Belediye Başkanı Mehmet Kaya, Belediye iş ve göreviyle değil, kendi özel işiyle ilgili aldığı ceza bahane edilerek 1999-2004 yılları arasındaki görevini tamamlamadan işten el çektirildi. Yine, 2009-2014 tarihleri arasında Gemlik Belediye Başkanı seçilen M. Fatih Güler, Belediyenin bir ihalesi bahane edilerek işten el çektirildi ve göreve iade edilmedi. Nilüfer’de başkanın birkaç kez ceza aldığı iddiaları konuşuluyor. Uygulama neden farklı?” sorularına, iddialara cevap aramalıyız hep birlikte.

Türkiye, demokratik hukuk devleti.

Yaklaşık 53 yıldır da Avrupa Birliği kapısında bekletiliyor. Bu beklememizin nedenlerinden birisi de kamu da hizmet ayrımcılığı ve hukukun üstünlüğü ilkesinin kişilere göre değiştiği iddiaları.

Hizmet ayrımcılığı konusunda Türkiye zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da pek çok kez cezalandırıldı. Bu konuda, önemli adımlar atıldı. Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru hakkı tanındı. Yine de sıkıntı, dertler bitmek bilmiyor.

Hukukun üstünlüğü konusuna gelindiğinde ise bu konuda söyleyecek çok söz, yazılacak çok konu var. Özellikle,15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan tablo, hukukun nasıl ayaklar altına alındığının belki de en belirgin işaretleri. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarında, FETÖ Terör Örgütünün adaleti, kamuyu nasıl sardığını, bu örgütün en alt seviyeden en üst seviyeye kadar adli davalarda etkin olmasının ülkemize verdiği zararlardan söz etti.

Kaldırım Vurgunu dosyasıyla ilgili yayınlarımız, sadece Bursa’da değil, ülke genelinde ses getirmeye başladı.Avrupa Birliği Yerel ve Kent Suçları Araştırma Komisyonu, gazetemizde yayınlanan haber örneklerini istedi.  AB ve çalışmama komisyonları Türkiye’deki hak ve hukuk ihlallerine büyük önem veriyor. Darbe girişimi sonrasında da yerel yönetimlerdeki hak ve hukuk ihlalleriyle ilgili özel çalışma başlattıklarını biliyorum. Nilüfer Belediyesi’nin yeşil alanları, hazine arsalarının yok edilip ticarethaneye dönüştürülmesi, imar oyunlarıyla hazinenin imar haklarının müteahhitlere peşkeş çekilmesi iddialarıyla ilgili konuları da ben bizzat bu komisyona ileteceğimi söyledim. Tarafsız, Avrupalı gözüyle bakıldığında bakalım ortaya nasıl bir sonuç çıkacak?

Birde, olayla ilgili Ankara boyutu var. “Köstebekler aranıyor”  başlıklı yayınımız üzerine gazetemizden örnekler isteyen politikacılarımız oldu. Malum, o tarihlerde Bursa’yı yöneten ve bugün cezaevinde olan kamu görevlilerinin yaptıkları ileri sürülen iddiaların araştırılması çok yönlü yapılması gerekiyor. Yerel bazda yapılan inceleme-araştırmalarda, “gerekli somut bilgi ve belgeler yok” denilerek dosyalar kapatılabiliyor.

Okurlarımızın, “Haram,. Zıkkım olsun, hakkımızı helal etmiyoruz!” şeklindeki tepkileri üzerine, Nilüfer’de de bir takım hazırlıklar yapılmış. Aslında, daha önceden yapılan hazırlıklar ve başkanın sözde kamuoyunda “itibar suikastı” yapıldığı söylemleri etrafa yayılmaya başlanmış. Yapılan bu hazırlıklarla ilgili bilgiler bize de iletildi. Hazırlanan grafik çalışmasını da birinci sayfamızdaki yayında kullandık.

Bu dosyanın yayını sürecini bugün tamamlıyoruz. İçinden çıkan iddiaları, bilgiler ve resmedilen fotoğrafları, siz değerleri okurlarımız, Bursa halkı, kamuoyunun dikkatlerine sunduk. Cadde ve sokaklardaki yaya kaldırımları, tretuvarların inşaatlarını biz yapmadık. Yapanların de isimlerini ifşa ettik. Yazdık. İşimiz Gazetecilik.   Polis değiliz, hakim değiliz, savcı değiliz.  Kibrit kutusu kalınlığındaki betonun hesabını adalet soruyor.

Bizlerde neticeyi bekliyoruz. 



///////////////////////////

BÖLÜM-5 (ÖNCEKİ BÖLÜM)

Bizler, Bursa halkının, Nilüfer halkının, devletin malının mülkünün, parasının pulunun, kamu yönetimini teslim edilen kişilerin vurdumduymaz yaklaşımları sayesinde, kamu iş ve ihaleleri aracılığıyla müteahhitlerin nasıl zengin edildiği iddialarını gündeme getirip okurlarımıza aktardık.

Gazetemizi arayan okurlarımız, ilk yayınımızda kullandığımız fotoğrafları gördüklerinde olayın vahametini anlayıp, “haram zıkkım olsun!” diye serzenişte bulundular. Resmen Suçüstü başlığı ile yayınladığımız fotoğrafları görenler ise, bizimde etkili ve yetkili kişilere sorduğumuz aynı soruyu soruyorlar, “bugüne kadar neden beklenildi? Kamu kurumlarında başkan ve arkadaşlarının dosyalarını bekleten köstebekler mi var?”

Köstebek aranıyor! (Bölüm-5)

 Kaldırım Vurgunu dosyası, kamu kurumları ile hak, hukuk ve adalet arasında nasıl bir yol izlendiğini, devleti zarara uğratanların, kamu malını, parasını, pulunu ceplerine indirenlerin bu durum ortaya çıksa bile,  senelerce nasıl soruşturma açılmadan bekletildiğine dair iddiaları yeniden gündeme taşıdı.

Bu olaylarla ilgili bir tıkanıklılık var.

Bu olaylarla ilgili suçlu-suçsuz ayrımı, hak ve adaletin yerini bulmasından ziyade, olaylara adı karışanların korunması adına kamu gücünü kullanılıp, engelleme yapıldığı iddiaları, vatandaşların kafasında epey bir soru işaretleri oluşturdu.

Okurlarımız, bu konularla epey ilgili. Özellikle, kamu kaynaklarının müteahhitlere sermaye yapılması ve müteahhitlerin ceplerine belediye kasasından, ihale oyunları ile fazla para aktarıldığı iddiaları epey ilgi çekiyor. Bu konudaki soru işaretleri de malum. Bir okurum aradı.Olayın ortaya çıktığı tarihte Bursa Valisinin kim olduğunu sordu? Sene 2012. Valilik Makamında 30 kasım 2007 tarihinde atanan Şahabettin Harput var. Ağustos 2013 tarihine kadar Bursa’da vali olarak görev yaptı. Bizlerde dönemin Bursa Valisinin Şahabettin Harput olduğunu söyledik.

Aynı okurum, o tarihlerde Bursa Cumhuriyet Başsavcısının kim olduğunu söyledi. Kayıtlara baktığımızda Namık Yılmaz olduğunu gördük.

Ayrı okurum o tarihlerde Bursa Emniyet Müdürünün kim olduğunu sordu. Kayıtlara baktığımızdaAli Osman Kahya ismiyle karşılaştık.

Okurum, bu isimlere dikkat çekti. Şu anda Bursa’da üst düzey görev yapan üç ismin hangi iddia ile tutuklu olduğunu sordu. 15 Temmuz sonrasında bu kişilerin FETÖ iddiasıyla tutuklandıklarını cümle alem biliyor. Peki, o dönemde bu tür olayları inceleme, soruşturma, dava açma ve yargılanma, soruşturma izni verme yetkisi, bu bürokratlarda iken neden kullanılmadığını sordu?

Bizlerde buradan,insanları, kişileri direkt olarak suçlamak istemeyiz. İstemiyoruz. İlgili, etkili ve yetkililere soruyoruz. Gerçekten ilgi çeken ve dikkat edilmesi gereken bir soru. Dosyaların bu kişilerin sorumlu ve görevli oldukları süreç içinde bekletilmesinin bir sıkıntılı dönem olup olamayacağını bizlerde merak ediyoruz. Acaba, olayların medyada yer almasından sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın inceleme başlatması, konuyu Valiliğe göndermesi, valilikte ise dosyanın uzun süre bekletilmesinde bir ihmal olup olmadığı iddiaları öyle sanıyorum ki, ben bu satırları yazdıktan sonra inceleme ve araştırma konusu olacaktır.  Bu karanlık dönemin, aydınlatılması çalışıyor zaten.

Bu üç isimde çok önemli. Ağızlarından çıkan her kelime görevleri gereğince emir niteliğindedir.Emirlerin, kamu yararına mı yoksa, kişisel bağlantılarla mı, yoksa FETÖ örgütü mensuplarının ricalarıyla mı şekillendirildiği iddiaları, aydınlatılması gereken çok önemli düşünceler olabilir.Okurlarım, böyle düşünüyorlarsa, demek ki kamuoyunda konuşulan bir şeyler var demektir. Atalarımızın dedikleri gibi, ateş olmayan yerden duman tütmez.

Gelelim olayın diğer evrelerine;

Kibrit kutusu yüksekliğinde dökülen bir zemin alt betonuİşaret parmağının ikinci boğuma kadar yüksekliği belirlenen bir zemin betonu. Araba anahtarının plastik boyutundan daha düşük seviyedeki betonlar. …3-5 santim dökülmüş, 10 santim olarak paraları ödenmiş. Fotoğraflarla olay belirlenmiş. Sondajlarla beton kalitesinden tutun da yapılan iş ve eylemler resmedilmiş. Fotoğraflanmış. Resmen suçüstü.

Bizler, Bursa halkının, Nilüfer halkının, devletin malının mülkünün, parasının pulunun, kamu yönetimini teslim edilen kişilerin, vurdumduymaz yaklaşımları sayesinde, kamu iş ve ihaleleri aracılığıyla müteahhitlerin nasıl zengin edildiği iddialarını gündeme getirip okurlarımıza aktardık.

Gazetemizi arayan okurlarımız, ilk yayınımızda kullandığımız fotoğrafları gördüklerinde olayın vahametini anlayıp, “haram zıkkım olsun!” diye serzenişte bulundular. Resmen Suçüstü başlığı ile yayınladığımız fotoğrafları görenler ise, bizimde etkili ve yetkili kişilere sorduğumuz aynı soruyu soruyorlar, “bugüne kadar neden beklenildi? Kamu kurumlarında başkan ve arkadaşlarının dosyalarını bekleten köstebekler mi var?”

 

 /////////////////////////////////


 4. BÖLÜM

Nilüfer Kaymakamlığı Belediye’de görevli olan ve hem ihale dosyalarında hem de hak edişlerde imzaları bulunan memurlar ile işçi kadrosunda çalışanların ve taşeron işçi şirketi kanalıyla çalışanların yargılanması gerektiğine karar verdi.

 Belediye personeline soruşturma izni çıkmasından sonra gözler başkan Mustafa Bozbey’e çevrildi. İçişleri Bakanlığı konuyu müfettişler kanalıyla inceledi. Başkanın da bu olaylarda kusurlu olduğu iddiasıyla soruşturma izni verilmesi istendi. 

Vurgunun hesabını Adalet soracak !

 Kaldırım Vurgunu dosyası, son aşamaya geldi. Nilüfer Kaymakamlığı Belediye personeli hakkında soruşturma izni verdi. İçişleri Bakanlığı müfettişleri, ihalelerde başkanın sorumluluğu olduğu iddiasıyla hakkında yargılama izni verilmesini istedi.

Kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve halka yönelik hizmetlerdeki algı operasyonları nedeniyle isminden söz ettirilen Nilüfer Belediyesi, bu kez Kaldırım Vurgunu ile çalkalanmaya başladı.Bursa’nın Cesur Gazetesi Gazete Bursa’nın yayınladığı belgeler, fotoğraflar ve evraklar, konuyu adli boyuta taşıdı. 2012 yılında başlatılan Savcılık soruşturmasının tekrar incelenmesiyle beraber,Nilüfer Belediyesi’nde görevli memurlar Engin, Y., Meliha Ö., Hasan A., Ahmet B., Sevgiser S.V., Ender V., Sevil Ü., Cemil B., Musa Y., hakkında 4483 sayılı Kanunun gereğince soruşturma izni verildi.

Bu kararı, Nilüfer Kaymakamlığı 28 Ocak 2016 tarihinde başlatılan soruşturma ile verdi.

Kaymakamlık, Belediye Başkanı Mustafa Bozbey hakkındaki inceleme için dosyası Bursa Valiliğine gönderdi. Valilik ise, dosya için İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş talebinde bulundu. Yapılan incelemeler üzerine, Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in bu ihalelerde ve yapılan hak edişlerde etkili olduğu iddia ve gerekçesiyle yargılanma izni verilmesi istendi. Başkanın hakkındaki bu karara itiraz ettiği öğrenildi.

Er geç, adalet çarkı işlemeye başladı.

Böylesi, iddialarla dolu bir soruşturma dosyasıyla ilgili olarak halkımızın da ister istemez merakı devam ediyor. Çünkü, Nilüfer ilçesinde dört kez üst üste Belediye başkanı seçilen Mustafa Bozbeyile ilgili son yıllarda ortaya çıkan bazı olumsuz davalar nedeniyle, halkın desteği azalmış. Bu dosyalar ise olayların ne kadar vahim bir noktaya doğru sürüklendiğini ve senelerce belediyede bu işlemlerin bilinmesine rağmen kimsenin harekete geçmemesinin de topluma ve kamuya ne kadar zarar verdiği iddiaları bugün konuşulmaya başlandı.

Sıkıntı büyük. Nilüfer ilçesindeki yeşil alan katliamı diye isimlendirilen ve iddia edilen pek çok çocuk oyun alanı, semt parkı ve mahalle parkının betonlaşmasıyla ilgili iddialardan hala adli ceza davalarında yargılanmakta olan Belediye başkanı hakkında eskiden aldığı hapis ve para cezaları da mevcut. Podyumpark dosyası, senelerce hiç el sürülmeyen Trio Park dosyası hala inceleniyor.Bu dosya içinde FETÖ iddiasıyla tutuklanan şüphelilerinde imzaları var.

Bu konularla ilgili araştırma dosyamızı çok kısa zamanda yayınlayacağız.

İkinci olarak, Nilüfer Belediyesi ile ilgili bazı iddia ve olayların bazı kişilerce göz ardı edildiği iddiaları var. Özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında bazı olayların uzun süre bekletilmesi, bu iddiaların ne kadar inandırıcı olduğunun göstergesi olabilir. Bunun değerlendirmesini sanırım adalet yapacak. Çünkü, adalete intikal eden ve son günlerin moda deyimiyle ülkemizde darbe yapmaya yeltenen FETÖ terör örgütüyle bağlantılı olduğu iddia edilen insanların, belediye ile olan ilişkilerinin gözlem altına alındığı bilgileri geldi. Zaten 15 temmuz sonrasında bu uygulama pek çok belediye için başlatıldı.

Bu kişilerin, belediyelere yaptıkları bağışlar incelenmeye alınmış. Kokusu,  önümüzdeki günlerde çıkmaya başlar. Özellikle,  imar yasalarına aykırı yapılan inşaatlara yapı kullanma izni verilmesi, işyeri açma belgesi verilmesi, işletme ruhsatları verilmesi konusunda çok ciddi ve yenilir yutulurcinsten olmayan iddialar mevcut.

Bakalım, araştırma sonuçları nasıl çıkacak? Bugünden yarın hakkında karar vermektense, yapılacak inceleme veya araştırmaların neticelerini beklemek en hayırlısı olur. Belki de iddialar asılsız çıkabilir.

Kim bilir!

İşe, Nilüfer ilçesindeki 1999 yılındaki imar planlarıyla bugünkü imar planlarının karşılaştırılmasıyla başlanılacağı bilgisi kulağıma geldi. İmar planlarındaki yeşil alanların bazılarının,  şu anda FETÖ iddiasıyla tutuklu bulunan bazı işadamları ve müteahhitlere,  imarlı arsa haline getirilip verilmesi iddiaları, bana göre en ciddi olan iddialardır. Bu inceleme beldi deCHP ve AK Parti içindeki FETÖ iddialarıyla ilgili bilgilerinde gün yüzüne çıkmasına yol açabilir. Ben, buradan sizlere bu iddialarla ilgili olarak bir örnek verebilirim. Beşevler Sanabel Konakları. Yeşil alan olan bu arazi, nasıl imar arsası haline geldi?

Bu iddialarla, öküz altında buzağı araması da yapılıyor olabilir. Yada gerçeklik payı vardır. Eğer,imar planlarında yeşil alan olup ta, şu anda FETÖ iddiasıyla tutuklu bulunan veya tutuklanıp serbest kalan işadamlarının yaptıkları inşaatlarla ilgili bu soruşturmalarda istenilen ölçüde soruşturma yapılmadan rafa kaldırılırsa, o zaman vay haline Bursa’nın.

Kim ne söylerse söylesin, en doğruyu resmi belge ve bilgiler söyler. Söz uçar, yazı her zaman baki kalır.

 

/////////////////////



BÖLÜM-3

Belediye kasası böyle mi soyuldu ? (Bölüm-3)


İlginç, detaylar, akıllara zarar fotoğraflar ve belgeler. Yaya kaldırımından nasıl Belediye kasasındaki paraların kaldırıldığına dair iddialarla ilgili ilginç dökümanlar. Tozlu raflarda 3 yıl bekletilen Kaldırım Vurgunu dosyasının tekrar ele alınmasıyla gün ışığına çıktı.

Nilüfer’in en gözde yerleşim alanları içindeki 100. Yıl, Özlüce ve Emir Koop bölgesindeki yaya kaldırımları için yapılan işlemler. Bu işlemlere Suat Mutafoğulları ve RAM inşaat ortak konsorsiyum olarak katılmışlar. İddialara göre, yapılan iş için belediye kasasından 302 bin 400 TL fazladan para ödenmesi yapılmış. İddialara göre  Başkanın eski eşi ile müteahhidin ortaklığı devam ettiği seneler.

 Bir başka dosya, bu kez hedefte CHP’nin seçimlerde yüzde 60 oranlı oy topladığı Görükle var. Sene 2009 yılı. Kamunun zararı 318 bin 499 lira 72 kuruş olarak hesaplanmış. Bu işi yapımınıAkpınar inşaat üstlenmiş. Aynı firmanın Akçalar dosyası incelendiğinde ise parke taşların altına ihalede var olmasına rağmen taşların altına 10 santim demirli beton ve 8 santim kalınlığındaki kum serilmesi işlemi yapılmadan, ortalama 2 santim beton, 3 cm de kum serilip dosyanın kabul edildiği iddiaları yazılı. 

Belediye kasası böyle mi soyuldu ? 

 Kaldırım Vurgunu dosyası her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Bu dosyayı ele alan görevlilerin, “bu kadar neden beklendi?” sorusuna cevap vermekle güçlük çektiklerini anlamak işten bile değil.

Çünkü, bu dosyanın içinde sadece Belediyenin, Kamunun zararı değil, ikili iş ilişkileri iddiaları, ortaklık iddiaları, yandaş ve kayırma iddiaları, aynı müteahhitlerin sürekli aynı belediye ile ihale alıp sözde hizmet ettikleri iddiaları ile dop dulu bir süre belge ve doküman var içinde.

Hayretler içinde kalmamak mümkün değil.

Bu kadar yıl bu tür olaylar biliniyordu da, soruşturma için neden bekletildi? Bu beklenmesi emrine kim veya kimler verdi? Siyasi güç neden bu iddiaları gündeme getirip, kamuoyuna bilgi verilmedi. 2009 seçimleri öncesinden bile bilinmesine rağmen, özellikle bölgedeki CHP’nin en güçlü rakibi olan merkezi iktidar AK Parti yöneticileri neden sessiz kalıp, bu dosyalarla ilgili, bu iddialarla ilgili harekete geçmediler?

Diğer muhalefet partileri neden harekete geçmediler?

İşte bugün tartışılması gereken konu bunlar.

Olay zaten suçüstü denilecek kadar açık ve bariz. Yapılan iş belli. Ödenen paralar belli. Yerinde gidilip kazılan, sondajlama yapılan ve ölçümlenen bölgeler belli. Bugün dahi gidilip kazıldığında ortaya aynı sonuçların çıkacağı iddia ediliyor.

Gelelim, belediye kasasından, hakkından fazla hak edişler düzenlenip, yapılmayan işlerin yapıldığı gibi gösterilip fazladan ödeme yapıldığı iddialarına. Dünkü gazetede, bu dosyada ismi geçen müteahhitlerle ilgili isimleri ve yaptıkları işleri ve bölgeleri Bursa halkı, kamuoyunu ile paylaştık.

Bugün, Kaldırım Vurgunu dosyasından örnekleme yöntemi ile sizlere birkaç ihalenin detaylarından söz edeceğiz.

Önce, bu konu ile ilgili olarak 6 Nisan 2012 tarih ve saat 13.36’da Belediye Başkanı adına, daire müdürlerine atılan bir iç emirden söz etmek istiyorum. Bu emirde, belediye başkanının müteahhitlerle toplantı yapmak istediği ve hatalı imalatlarla, işçiliklerin rapor halinde daire müdürlüklerince düzenlenip başkana iletilmesi isteniyor.  Bu gayet normal ve olması gerekli bir işlem. Ama, işlem sonrasında, ihaleyi alan müteahhitlerle ilgili hazırlanan raporlara rağmen, ihale dosyalarında, hataların görmezden gelinmesine yönelik imzaların atılması iddiaları ise yenilir yutulur bir iddia değil.

İşte o dosyalar, bugün sizlerle paylaştığımız olayların devamı. Zaten olaylar 2009 yılında başlamış. Belki daha önce başladı.

Hedefte,  CHP’nin seçimlerde yüzde 60 oranlı oy topladığı Görükle var. Sene 2009 yılı. Kamunun zararı 318 bin 499 lira 72 kuruş olarak hesaplanmış. Bu işi yapımını Akpınar inşaat üstlenmiş. Aynı firmanın Akçalar dosyası incelendiğinde ise parke taşların altına ihalede var olmasına rağmen taşların altına 10 santim demirli beton ve 8 santim kalınlığındaki kum serilmesi işlemi yapılmadan, ortalama 2 santim beton, 3 cm de kum serilip dosyanın kabul edildiği iddiaları yazılı.

Nilüfer’in en gözde yerleşim alanları içindeki 100. Yıl, Özlüce ve Emir Koop bölgesindeki yaya kaldırımları için yapılan işlemler. Bu işlemlere Suat Mutafoğulları ve RAM inşaat ortak konsorsiyum olarak katılmışlar. İddialara göre, yapılan iş için belediye kasasından 302 bin 400 TL fazladan para ödenmesi yapılmış. Sene 2012. Bu tarih, iddialara göre  Başkanın eski eşi ile müteahhidin ortaklığı devam ettiği senelerde de aynı uygulamaların yapıldığı söyleniyor.  Zaten, Ticaret Sicil Gazetesi’nde bu tarihler belli. Mustafa Bozbey’in Nilüfer’e ne zaman Belediye başkanı olduğu, o tarihten sonra hangi müteahhitlere belediyeden iş verildiği, hangi müteahhitlerle başkan ve yakınlarının ortaklık kurdukları iddiaları kamuoyunun hep gündeminde. Bunlar, dedikodu olarak tartışılırken, bugün ortaya çıkan bazı dökümanların, senelerce neden saklandığı ise soru işaretlerini barındırıyor.

CHP’li Belediye meclis üyesi ve aynı zamanda Nilüfer Belediye başkan yardımcı Turgay Erdemimzalı 17 Aralık 2009 tarihli ve Suat Mutafoğulları Ltd. Şti.’ye gönderilen yazıda, 3 milyon 590 bin 444 lira 74 kuruş ihale bedeli olan Özlüce Emirkoop yol, altyapı ve yaya kaldırımı yapım ihalesinde kullanılan malzemelerin standart dışı olduğu belirtilmiş. İddiaya göre, bu uyarıya rağmen, ödemeler, aynen ihale dosyasındaki gibi yapılmış. İşte, çelişkinin belgesi.

Bir başka iddia daha. Suat Mutafoğulları İnşaatın İhsaniye Agora Pazaralanı inşaatı ile ilgili olarak haklarında dava açılmasıyla beraber, mal varlıklarının bazılarını da RAM İnş. Ltd. Şti’nin üzerine geçirdiği iddiaları birkaç gündür konuşulmaya başlandı. Doğrudur veya yanlıştır. Tapu kayıtları incelenmesi gerekiyor. Ama, Suat Mutafoğulları Ltd. Şti.’nin eski merkezinin bugün RAM inşaatın merkezi gibi kullanıldığı iddiaları inceleme değer bir bilgi.

İhalelerle ilgili bir başka dosyadaki iddia ise Üçevler Mahallesi’ndeki işlerle ilgili olarak CENKÇİ İnş. Ltd. Şti’ye 115 bin 109 lira 20 kuruş fazladan para ödendiği iddiası. Bu olay 2010 yılında olmuş.

Bütün bu iş ve işlemlerden ise Belediye yönetiminin haberi olduğu iddialarına rağmen, aynıbelediyenin kamuya zarar verdikleri iddia olunan müteahhitlere daha sonraki yıllarda da aynı tür ihaleleri vermesi, vermeye devam etmesi konusunda halkın kafasında çeşitli sorular var.Okurlarımızda bizlere ulaştıklarında soruyorlar: Neden bu olaylara kimse dur dememiş? Diye.

Bizlerde, kamuyu aydınlatma ve bilgilendirme görevimiz dahilinde ilgililere, yetkililere, olayla ilgili sorumluluk sahibi olanlara soruyoruz.

Neden?

 
--------

2.BÖLÜM

 (BÖLÜM-2)

Kaldırım Vurgunu dosyası ile ilgili ayrıntıları yayınlamaya devam ediyoruz. Bugün sizlere, vurgunun nasıl yapıldığını ve bu vurgundan kimlerin nasıl nemalandırıldığını yazacağız. Halkımız zaten dünkü haberimizi okuyanca , “yapanlara, devletin parasını çalanlara haram zıkkım olsun!” diye tepki gösterdiler.


Nilüfer Belediyesi’ndeki bu çalışmalar 2010 yılında belirlenmiş. Parke taşların dayanıklılık testleri yapılmış.  Analiz raporları alınmış. Hatta, belediye kendi arasında iç yazışma ile bu konuyu incelemeye almış. Kimse kılını kıpırdatmadığı içinde dosya beklemeye alınmış.  Kulağımıza gelenlere göre, belediye yönetimi olayı “zaman aşımına” sokmak istemiş.

Konuyla ilgili çok geniş ve aslında “tam bir organize iş bunlar” denilebilecek bulgular var. Çünkü, bu kaldırım vurgunu senelerce devam etmiş. Belki de aynen bugün dahi devam etmediğini kimse söyleyemiyor. Belediye kaynakları ise analiz raporlarına, “taşlar yeni iken yapıldı. Kuruyunca dayanıklı oluyorlar” diye savunma yapmış. Yeni yapılan tahlillerde ise taşların yine dayanıksız olduğu ortaya çıkmış.

İşte Kaldırım Vurgunu iddialarına ismi karışan müteahhitler

AKPINAR İnş. Turizm. Ltd. Şti.

SE-KAY İnş. Ltd. Şti.

YAMAÇLI İnş. Ltd, Şti.

DERLA İnş. Ltd. Şti.

MFC Ltd. Şti.

RAM İnş. Ltd. Şti.

Cenkçi İnş. Ltd. Şti.

Sami BOZOĞLU İnş. Ltd. Şti.

Suat Mutafoğulları Ltd. Şti.

(Bu şirketle Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in eski eşi arasındaki ortaklık

İddiaları resmi belgelerle kanıtlanmış. Ortak iken bile 1999-2013 yıllara

arasında Belediyeden şirkete imtiyazlı ihaleler verildiği iddia ediliyor. )

……………..

Kaldırım Vurgunu yapıldığı İddia edilen cadde ve sokaklar

1-      Üçevler Mahallesi Meydan Düzenleme İşi  ihalesi (Bu dosyada sahte hak ediş hazırlanması iddiasıyla Belediye Başkanı ve memurlar ile müteahhit ceza aldı. )

2-      Nilüfer İlçesi Bordur Tratuvar bakım-onarım ihalesi

3-      Görükle Mahallesi kaldırım işleri ihalesi

4-      Özlüce Mahallesi kaldırım, tratuvar işleri ihalesi

5-      100. Yıl Ertuğrul Mahallesi parke yol ve aydınlatma işleri ihalesi

6-      Üçevler Mahallesi Düzce Sokak parke tratuvar işleri ihalesi

7-      Kültür ve Üçevler Mahallesi bordür ve tratuvar işlemleri ihalesi

8-      Nilüfer ilçesi muhtelif mahallelerdeki park yapım işleri ihalesi

9-      Fethiye, Ataevler, Barış, Cumhuriyet,Işıktepe mahallelerindeki yaya kaldırımları, parke yol döşenmesi, kaldırım ve bordür işleri ihalesi

10-   Balat, Ahmetyesevi, Minaüreliçavuş, Özlüce ve Altınşehir Mahallelerindeki bordür tratuvar yapım ve onarım işleri ihalesi

11-   Kültür Mahallesi Cephanelik çevresi bordür ve tratuvar, kaldırım onarım işleri

12-   Karaman, İhsaniye ve Esentepe Mahalleleri cadde ve tratuvar yapım ve onarım ihalisi

13-   Üçevler Mahallesi muhtelif cadde ve sokakları tratuvar ve beton parke düzenleme ihalesi


Haram, zıkkım olsun ! 

 Yayınlamaya başladığımız Kaldırım Vurgunu başlıklı haberlerimiz ve araştırma dosyamız, daha ilk günden büyük ilgi gördü. Gazetemizi arayan pek çok okurumuz, “bu yapılanlar ve iddialar eğer doğdu ise başta Belediyeyi soyan bu müteahhitler, o soygun raporlarına ve hak edişlere imza atan memurlar, bu işlemlere göz yuman başkan dahil kim varsa, kursaklarından kimin tüyü bitmemiş yetim hakkı, garip gurabaya ait bu devlet parası geçiyorsa, hepsine haram zıkkım olsun” diye tepki gösterdiler.

Nilüfer Belediyesi ve belediyenin kaldırım, tratuvar ve bordür ihalelerinde eksik malzeme kullanılıp, fazladan para ödendiği iddialarıyla ilgili dosyamız incelendiğinde akıl almaz olaylarla karşılaşmak mümkün. Çünkü, bu olay ne ilk nede son. Belki de senelerce devam etmesine rağmen kimsenin gıkı dahi çıkmamış. Pek çok iddia var.

Hani, yanlışlıkla, hata ile bir olur, iki olur, ama üç veya daha fazla olursa işte o zaman kötü niyetle bu işlerin yapıldığına dair kamuoyunda, halkta bir düşünce hakim olur. Kaldırım Vurgunu başlıklı dosyada tam tamına, her yönüyle araştırması yapılmış, evrakları incelenmiş, belediye görevlilerinin ifadeleri alınmış 13 ayrı dosya var.

Bu dosyalarda yapılan olaylar ve hak ediş hazırlıkları hep aynı. İddialara göre, Kaldırım işi alınıyor, 3-5 samtim betonla 10 santim beton dökülmüş gibi paralar ödeniyor. Dolgu malzemesi kalınlıkları, beton parke kalınlıkları ve dayanıklılıkları ise ihale şartnamesinde belirtilen düzeylerde olmuyor. Sonra, hesaplama, ihale şartnamesine göre yapılıyor. Yasal kılıf hazır. Şartnameye uygun yapılmıştır raporu da belediye görevlilerince tutulduğu için kimse, yer altında olan biteni fark etmiyor.

Konuyla ilgili olanlar, mühendisler, olaya hakim. Ama, vatandaş konuyla pek ilgisi yok. Vatandaş, mahallesine, sokağına, caddesine yapılan yaya kaldırımları, parke yollar ve tratuvarların yapılıp yapılmadığıyla ilgileniyor. Altına 3 santin beton dökülmüş, 5 santim dökülmüş, 10 santim ücreti ödenmiş vatandaşın bunlardan haberi yok. Çünkü, toprak üstünde ne yapılırsa yapılsın, üzerine beton parkeler konulduğu zaman altındaki yapılan hizmetler gözükmüyor.

Böyle bir işlem yapıldığı veya yapılacağı kimsenin aklına bile gelmez.

Şimdi, bu olayların üç lira veya beş lira olmasına bakılmaksızın, senelerce aynı yöntemle Belediye kasasından müteahhitlere para ödenmesiyle ilgili vatandaşın düşündüklerine gelelim. Gazetemiz okurları, bu olayın tam bir organize vukuat olduğu görüşünde. Şahsen bende aynı fikirdeyim. Çünkü, bir iki dosya inanalım ki gözden kaçtı. Ortaya çıkan 13 dosyanın tekmili birden gözden kaçması, yenilir yutulur bir olay mıdır? Vak’a böylesine önemli iken, üstüne üstlük, bazı belediye görevlilerinin parke taşların dayanıksız olmasından şüphe edip, belediye adına bu taşları test ettirdikten ve taşların çürük çıkmasından sonra da belediyenin işlem yapmamasının geçerli bir izah tarzı var mıdır?

İç emirle, belediye müdürlüklerinden konuyla ilgili bilgi alan yönetimin, bu bilgilerin gereğini yapmamakta direnmesinin izah tarzı var mıdır?

Birde, ismi geçen ve gazetemizin birinci sayfasında yayınladığımız müteahhitlerin, Nilüfer Belediyesi için kadrolu müteahhit iddialarıyla senelerce gündemden düşmemesine ve konuşulmasına rağmen, Belediyenin ortaya çıkan bu olaylardan sonra, bu müteahhitlerin isimlerini Kamu İhale Kurulu’na bildirmediği iddialarına verilecek geçerli bir cevapları var mıdır?

Halkımız zaten dünkü haberimizi okuyanca , “yapanlara, devletin parasını çalanlara haram zıkkım olsun!” diye tepki gösterdiler.

Nilüfer Belediyesi’ndeki bu çalışmalar 2010 yılında belirlenmiş. Parke taşların dayanıklılık testleri yapılmış.  Analiz raporları alınmış. Hatta, belediye kendi arasında iç yazışma ile bu konuyu incelemeye almış. Kimse kılını kıpırdatmadığı içinde dosya beklemeye alınmış.  Kulağımıza gelenlere göre, belediye yönetimi olayı “zaman aşımına” sokmak istemiş.

Konuyla ilgili çok geniş ve aslında “tam bir organize iş bunlar” denilebilecek bulgular var. Çünkü, bu kaldırım vurgunu senelerce devam etmiş. Belki de aynen bugün dahi devam etmediğini kimse söyleyemiyor. Belediye kaynakları ise analiz raporlarına, “taşlar yeni iken yapıldı. Kuruyunca dayanıklı oluyorlar” diye savunma yapmış. Yeni yapılan tahlillerde ise taşların yine dayanıksız olduğu ortaya çıkmış. Bu söylem ve iddialarda havada kalıyor.

Bütün bu olaylara, kanunlar çerçevesinde ve insan mantığının anlayacağı bir şekilde cevap bekleniyor.

Çünkü, kaldırım yapılıp üzerini taş veya betonla örtüldükten sonra, altında nelerin olduğunu kim merak eder de böyle olayları gün yüzüne çıkarır diye düşünmeyen bir kamu idaresinin,  devlete-millete  verdiği zarar-ziyanın, cezaların hesaplarının sorulmamasının izahı var mıdır?

 
/////////

BÖLÜM (1)

Kaldırım Vurgunu (Bölüm-1)

Nilüfer Belediyesi’nin akıllara zarar verecek uygulaması ile bazı müteahhitleri nasıl zengin ettiği, 4 yıldan bu yana sürdürülen soruşturma ile belgeleriyle ortaya çıkarıldı.

Koruma betonu kazığı

Üzerine ayak basıp yürüdüğümüz ve nerede ise sürülmüş tarla gibi görünüm verdiği zamanda kızdığımız yaya kaldırımlarından başlayan vurgun şöyle gerçekleşmiş. İddialara göre, kaldırım altında 10 cm olması gereken betonların sondaj ve açık kazı kontrolleriyle yapılan denetimlerinde 3 cm, 3.8 cm, 5.6 cm kalındığında döküldüğü ve hak ediş olarak ise 10 cm üzerinden hesap görüldüğü ortaya çıktı.

 Parke taşları kalitesiz

Yine Nilüfer ilçesinin cadde ve sokaklarında yaya kaldırımları ve tratuvarlar için kullanılan parke taşlarının dayanıklılık testinde sınıfta kaldığı ileri sürüldü. Kullanılan malzemeler ile ihale şartnamesinin birbirleriyle uyum sağlamamasına rağmen, belediyenin müteahhitlere hak edişleri yapılan işlemlere göre değil de en yüksek düzeyden ödediği iddiaları ise Nilüfer Belediyesi’ndeki vurgunun boyutlarını gün yüzüne çıkarmaya yetti. 

İŞTE SUÇ ÜSTÜ BELGESİ!!!

Bursa’nın Cesur Gazetesi, Gazete Bursa olarak birkaç gündür 1. Sayfamızdan anons yapıyoruz. Başlığımız “Kaldırım Vurgunu!”

Aslında, ben bu konuyla ilgili olarak 2012 yılında da gerekli yazıları yazmıştım. O tarihlerde BursaCumhuriyet Başsavcılığı, gazetemizdeki yayınları ihbar kabul edip soruşturma başlatmıştı. (Bu konuyla ilgili yazıyı, birkaç gün sonra “Köstebekler Kim?” başlığı ile sizlerle paylaşacağım.

Bugünkü konumuz, nedir bu kaldırım vurgunu? Sorusuna cevap olarak elde edilen resmi bilgi, kayıtlar ve belgelerin bası dökümanlarını sizlerle paylaşacağım.

Yarın ise, bu işleri kimler yaptı? Sorusuna cevapları sizlerle paylaşacağım.

Dosyamız, çok geniş ve kapsamlı. Tam 13 ayrı dosyanın birleşeni var içinde. Her dosyada ayrı ayrıkamu zararları var. Peki bu müteahhitler kimler? Sorusunun cevabını paylaşacağım sizlerle.

Önce,  bu son olayın nasıl başladığını sizlere hatırlatmak istiyorum. Malum, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında ülkemizde tek başına iktidar çıkmadı. Halk koalisyon istedi. Fakat, seçim sonuçlarını içine sindiremeyen bazı kişiler ya çok fazla kabadayı gibi hareket ettiler yada koalisyon kurulmaması için debelenip durdular. Sonra 1 Kasım 2015 seçimleri kararı alındı. Anayasal zorunluluk.Haziran seçimleri için milletvekili aday listesi açıklanmasından sonra, seçim propaganda çalışmaları başladı. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, 7 Haziran tarihli seçimlerde Bursa’dan milletvekili seçilmişti. Seçim çalışmaları için geldiği Bursa’da kendisi ile görüşmemde, bana, “Nilüfer ilçesindeki sahte imzalı hak ediş iddialarının” nasıl sonuçlandığını sordu.

Bende, Belediye Başkanı Mustafa Bozbey dahil, hak edişlere imza atan memurlar ve müteahhidin ceza aldığını söyledim. Fakat, 2012 senesinde ortaya çıkan Kaldırım Vurgunu iddialarıyla ilgili bugüne kadar gerekli incelemelerin yapılmadığından söz ettim. Çünkü, Başsavcılık 07 mart 2012 tarihinde gerekli soruşturmayı başlatmış, Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi teknik görevlilerinden gerekli raporları almış ve 657 sayısı Kanun gereği, memurlarla ilgili soruşturma başlatma adına, Bursa Valiliği’ne yazı yazarak izin istemiş. Bu bilgiyi dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya ilettim.

Ala, olayın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen dosyanın neden incelemeye alınmadığını sanırım valilikte sormuş ve araştırmış. Sonra, Bursa Valiliği İl İdare Kurulu 02 Nisan 2015 tarihinde, 7 Haziran seçimlerinden hemen önce dosyayı Nilüfer Kaymakamlığı’na havale etmiş. İnceleme için.

İşte burada geçen zaman da epey uzun sayılabilecek düzeyde. Hem de Kamu kurumlarının kendi aralarındaki yazışmalarla ilgili olarak belirlenen süreler aşıldığı iddiası var.

Neyse, Nilüfer Kaymakamlığı hem 7 Haziran sonuçlarını hem de 1 Kasım sonuçlarını beklemiş. Çünkü, işlemin başlatılması tarihi bunu açık ve seçik olarak gösteriyor. 14 Aralık 2015 tarih ve 2330 sayılı yazı ile Nilüfer Kaymakamlığı olayın ön soruşturmasını başlatmış.

Böylece, yaklaşık 3 yıldır el sürülmeyen ve rafta bekletilen, unutturulmak istendiği yönünde ciddi kaygı ve şüphelere yol açabilecek bir uygulama ile işlem yapılmadığı iddialarını gündeme getirebilecek bir kamu zararı dosyasının soruşturmasına başlanılmış.

Elde edilen ilk bulgulara göre, durum epey karışık. Tam tamına 13 ayrı dosya hazırlanmış. Hepsinde Nilüfer Belediyesi’nin kaldırım ve tratuvar ihalelerini verdiği müteahhitlere fazladan para ödediği iddialarına dair belge ve bulgularla doldurulmuş vaziyette.

Üzerine ayak basıp yürüdüğümüz ve nerede ise sürülmüş tarla gibi görünüm verdiği zamanda kızdığımız yaya kaldırımlarından başlayan vurgun şöyle gerçekleşmiş. İddialara göre, kaldırım altında 10 cm olması gereken betonların sondaj ve açık kazı kontrolleriyle yapılan denetimlerinde 3 cm, 3.8 cm, 5.6 cm kalındığında döküldüğü ve hak ediş olarak ise 10 cm üzerinden hesap görüldüğü ortaya çıktı.

Yine, Nilüfer ilçesinin cadde ve sokaklarında yaya kaldırımları ve tratuvarlar için kullanılan parke taşlarının dayanıklılık testinde sınıfta kaldığı ileri sürüldü. Kullanılan malzemeler ile ihale şartnamesinin birbirleriyle uyum sağlamamasına rağmen, belediyenin müteahhitlere hak edişleri yapılan işlemlere göre değil de en yüksek düzeyden ödediği iddiaları ise Nilüfer Belediyesi’ndeki vurgunun boyutlarını gün yüzüne çıkarmaya yetti.

Tabi, olayın birde kamuoyu ile paylaşılmayan ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma konusu yapılmadan önceki Belediye evresi var. İddialara göre, Belediyenin görevli mühendisleri, hatta bu ihaleleri kontrol etmekle görevli memurları, konuyu yönetime bildirmişler. Birde, kanun gereği gerekli testleri yaptırmışlar. Malzeme çürük çıkmasına rağmen, belediye hiçbir işlem yapmamış…

    

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.