Hava Durumu

İran'da Sinemanın Gelişimi

Yazının Giriş Tarihi: 22.07.2017 19:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.07.2017 19:17

Bazılarımıza,   "film ya da dizi seyrediyormusun ?"  sorusu sorulduğunda, cevap ;  "seyrediyorum,eee ne olmuş?  vaktim olunca film seyrediyorum, dizi hiç seyretmem,  ben daha çok belgeseli severim seyrederim"  dizi ya da film seyretmem diyor ama tüm dizilerin hepsini ezbere biliyor.

Sinema, bir ülkenin yaşanmışlıklarını, kültür seviyesini ve gelecekte neler beklediğini yansıtan bir aynadır.   Dünya da her ülkenin filmleri, onların dünya hakkında beklediklerini ya da beklemediklerini, yaşadıklarını, kültür seviyesini  tasvir eder, o ülkede yaşayan toplum hakkında fikir sahibi olmamıza yardımcı olur.

Sinema'dan söz edecek olursak, dünya'da bir ekol olan Amerikan sinemasından bahsetmeden edemeyiz.  Amerikan sinemasının  şaşaalı dünyası ve göz boyayan animasyon efektlerinden oluşan ve kendini tekrar eden bir dili var.

Ardından gelen Bollywood sineması büyük önem taşıyor. Hindistan'da müzikal filmlerin çoğunlukta olmasının en büyük sebebi ; 300 farklı lehçesi olan bir dil karmaşası  yüzünden oluşan kaos Hindistan'da müzikal film dili gelişimini sağladı. Hind sinemasına değişik anlam kazandırmaya çalışan ve kendi dilini yaratmayı başaran Aamir Khan Hindistan sinemasına çok büyük katkılar sağlamış,  başarılı bir yönetmen'dir.

Ardından Kore sineması geliyor, Kore sinemasınında kendine has anlatımı olan, senaryolarında ince zekaya sahip, toplumsal evrensel fimler yapan bir dile sahiptir. Kore sineması denince benim aklıma ilk gelen yönetmen ismi Kim-Ku Dak. Tamamen toplumsal ve içsel filmler yapan,  başarılı sinetografiye sahip bir sinema dili olan aynı zamanda akıcı bir anlatımına sahip başarılı bir yönetmendir.

Türk sinemasından pek bahsedemiyeceğim, ne yazık ki dünya'da yerimiz yok, bahsedebileceğimiz bir dilimiz anlatımımız yok. Sadece avrupa'da Nuri Bilge Ceylan festival filmleri ve kendine özgü sanat diliyle bizi anlatmaya çalışıyor, adımızı duyuruyor. Alman bakış açısı ile dünyaya bakan Fatih Akın filmleri  genelde Alman kültürüne  sahip filmler.  Ferzan Özpetek ise tamamen İtalyan bakışı ile filmler çekiyor.Bir tek Türk sinemasında ortayol filmleri yapan  Çağın Irmak melodram filmleri ile bir Türk dili oluşturmaya çalışıyor.

Gelelim İran sinemasına, Sansürün bolca kullanıldığı hatta otosansür'ü otomotikleştiren İran sansür ve kısıtlamalar sayesinde kendi dilini oluşturmuş ve dünya da isim yapmış.

Biraz inceleyelim, İran'ın sinema ile tanışması ile ilgili iki tez var.İlki İran aşiret sistemi ile hükümet kuran Gacar ailesinin şahı olan Muzafferüddin Şah'ın 1900 Yılında Paris'te  yaptığı ziyarette Büyülü Fener ile tanışması  ve hemen sinema makineleri alması .Ve ilk sinemacı ise  Muzafferüddin Şah'ın fotoğrafçısı  Belçika da gerçekleşen çiçek bayramına katılır ve burada çektiği görüntüler sayesinde iran' daki ilk sinemacı olarak sayılıyor. Diğer iddia ise Muzaferettin Şah'a batılıların "İran'ın moderleşme projesi kapsamında ülkeye sinema yoluyla girmeye çalışan Batılıların sinematografi Muzaferettin Şah'a hediye etmeleridir. (Kaynak : Batur,2007,s.48)

Ve bu atılım sayesinde İran'da bir İran sineması oluşmasının ilk adımları atılmıştır.

İlk sinema salonu 1900'de katolik misyonerler tarafından tebriz'de açıldı.Ticari sinema salonlarını açan kişiler Mehdi Rusi Han, Agoyaf ve George esmailiyof'du ve hiristiyanlardı.(Berber,2011,s37) Tabi o zamanlar sinemayı "dinsiz" bir yaklaşım olarak değerlendirdiler ve sinema salonlarına baskı artmış.İran da ilk çekilen filmler ise 1930 yılında "Abi ve Rabi", 1932 yılında "Hacı Ağa Sinema Aktörü" adlı filmler irandaki ilk uzun metrajlı filmler olarak gösterilir.

Benim İran sinemasında en favori yönetmenin  Asgar Fahrad, "Satıcı" filmi ile "En iyi yabancı Oscar" ı alması ve Trump'ın tavrına (Müslümanların USA'e girişi durdurulsun) davet edilip, vize verilmesine rağmen Amerika'ya gidip ödülünü almaması özgür fikirlerini açıkça dile getirmesi ülkesinde ve dünyada ona karşı olumlu düşünceleri arttırdı.

Abbas Kiyarüstemi, İran'ın usta yönetmenlerinden birdir. Ortalama kırk üzerinde filmde çalıştı. Tavsiye edebileceğim filmleri ; Muzaffer (1974), Arkadaşım nerede? (1987)

Yeni dalga yönetmenlerinden  Cafer Penahi,   Taksi, Ofsayt, Perde filmlerini sayabilirim.

İran da bir çok başarılı yönetmen var, hepsini yazamıyacağım ama benim diğer beğendiğim İranlı yönetmen Mecid Mecidi bir çok ödül almış başarılı bir isim size sadece son filmi "Muhammed : Allah'ın Elçisi" desem hatırlarsınız.

Mecid Mecidi ve Asgar Farhadi Türkiye deki yönetmenlerle sıkı temas içinde yönetmenlerdir.

Genel olarak baktığımızda İran sineması ülkeyi yönetenlerin beğenileri, din adamlarının baskısı ve dünya siyasi tarihindeki gelişmeler üçgeninde gelişmiş, zorluklar yaşamış ve bugünkü haline gelmiştir. Bir söz vardır öldürmeyen şeyler güçlü kılar" İran sinemasının gelişimi, ülkenin siyasi yapısı, din, sansür ahlak ve gelenekleri doğrultusunda ilerlemiş ve gelişmiştir.

Özümüze dönersek, Yönetmenler hikaye anlatıcılarıdır, topraklarımızda  Dede Korkut,  Ezop, Yunus Emre,  Mevlana  yetişmiş bir kültürün çocukları olarak biz ne zaman dünya ya bir şeyler anlatacağız?

İyi seyirler.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.