Hava Durumu

Dış sesi öldüren sesimiz…

Yazının Giriş Tarihi: 04.08.2018 17:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.08.2018 17:09
 

Sessizlikle buluşan zihnimiz, varlığımızı canlandıracaktır. İç sesimizi susturarak dinlememiz, dışarıdan gelen sesleri öldürmemizi engelleyecektir. Sessizliğin sesiyle dinlemek, ben olmanın niteliklerini ortaya çıkaracaktır. İletişime geçtiğimizde sessizliği kullanmak, konuşulanları ve duyguları karşılıklı anlamamızı sağlayacaktır.

“Sessizlik ne kadar daha iyi; şu kahve fincanı, şu masa. Bir başıma direğin üstünde, kanatlarını açan yalnız deniz kuşu gibi oturmak, ne kadar daha iyi. Bırakın burada basit şeylerle, bu kahve fincanıyla, bu bıçakla, bu çatalla birlikte sonsuza dek oturayım, şeyler kendi hallerinde, bense ben olayım.”

Virginia Woolf, Dalgalar

Ben olmam, şeylerin kendi hallerinde kalmasıdır. Benim olmam, bulunduğum çevre ve ortamda olmamdır.

Şeylerin kendi halinde kalması… Masamızın üzerinde bulunan kahvemizin yudum yudum tadına varmamızdır. Kahve fincanımızın üzerinde bulunan şekilleri görmemizdir. Penceremizden içeriye giren yeni biçilmiş çimen kokusunu koklamamızdır.

Zihnimizdeki sözcüklerin hepsi, birer “şey”dir. Var ettiğimiz şeyler bizi, çevremizdekilerin varlığının bilince ulaşmasından alıkoymaktadır. Şeylerin kendi hallerinde kalması, diğerlerinin arasında kendimize özgü nitelikleri ortaya çıkarmamızdır.

Zihnimizde yaşıyor olmamız değil ama olduğumuz yerde var olmak, mekanda yer alanlara farkındalık kazandıracaktır. Her bir varlığın özellikleri ise, değerlidir.

Kendimizle yüzleştiğimiz düşünceleri sürekli üretmemiz, ne denli rahatsız edicidir… “Bu konuyu çözüme ulaştıramıyorum, çok kötü, ev işleri birikti, yarın işe vaktinde gitmeliyim, tamam, hiçbir şey düşünmüyorum, mail atacaktım geciktim mi?”

Bize bakan biri, bizi huzurlu bir sessizlik içinde görecektir ama içimizde ses açıktır.

“Ne kadar az konuşursan, o kadar çok duyarsın.”

Alexander Soljenitsin

En iyi türden iletişim, sosyal bir sanattır. Sessizliği kullanmamız ve verimli hale getirmemiz, sadece kendi sesimizi duymamaktır.

Konuşurken tek duyabildiğimiz kendi sesimizdir. Kullandığımız sözler, sessizlikten daha değerli olmalıdır.

 

Karşımızdaki kişiyi tıka basa kelimelerle beslememiz, uykusunu getirecektir. Baskın konuşmalar, pasif iletişim kurmamıza neden olacaktır.

Konuşmamızı dinleyen kişinin araya girmesine izin vermemiz, konuya ilgisini canlı tutacaktır.

Egonun kışkırtmalarına kulak vermeden kurduğumuz iletişim bizi, yargılayıcı yanılsamalardan kurtaracaktır.

Dingin bir zihin ile empatik dinlemek, karşımızdaki kişiyi anlamamızın temelidir.

Ne zaman, ne kadar ve ne söylediğimiz de önemlidir…

İletişim esnasında duygusal değişiklikleri sezmek, yaratıcı sessizlikte kaldığımız anlardadır.

Yerinde sessizlik, duyguların konuşmasına fırsat vermemizdir.

İnsanların duygularını yaşadıkları zaman dilimi, anlatımlarımızın arasında bıraktığımız boşluklardır. Anlatan olarak izin verdiğimiz sessizlik, dinleyicinin frekansını yakalayabilmemize olanak tanımamızdır. 

“Beynimiz, yıldırım hızıyla hareket eder. Kalbimiz ise, hissetmek için zamana ihtiyaç duyar.”

Sessizliği kendi hayatımızda ve insan ilişkilerinde verimli kullandığımız, huzurlu günler dilerim…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.