Türkiye; dış siyaset politikası noktasında, eksikliklerinin farkına vararak o eksiklikleri derhal gidermesi gerekmektedir. Bunu derken birkaç gündür ülkeye parmak sallayan kişileri, kurumları ve ülkeleri görünce bu kanıya vardım. Bilinmeli ki Türkiye gibi orta büyüklükteki ülkeler büyük güçlere karşı egemenlik ve bağımsızlıklarını korumak amacıyla kendine benzer ve komşu devletlerle; büyük devletlerin politikalarına set çekmek amacıyla ittifaklar yaparak hem iç barışın hem de bölgesel barışın sağlanmasına önem verilmiştir. Bu anlamda “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü bölgede ve dünyada olan bitenlerle ilgilenmemek anlamına gelmemektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülke kurulurken ortaya sunulmuş dış ilişkiler politikasının özeti ise; 1-               Komşularınızın iç işlerine karışmayın. 2-               Rusya’yı tahrik etmeyin. 3-               Arap ülkeleriyle tarihi, sosyal, kültürel ilişkilerinizi geliştirin. Fakat aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın. 4-               Sormadan akıl vermeyin. 5-               Batı kültürünü benimseyin, fakat onların emperyalist emellerine alet olmayın.   Fark ettiğiniz gibi Cumhuriyetin ilanında anlamlı ve ayakları yere basan dış politika yolu izlenmiştir. Dönemin tüm şartlarını düşününce o yıllarda atılması doğru olmuş doğru adımlardır. Günümüzde ise; teknolojinin, iletişimin ve stratejilerin kolaylıkla kurulduğu bir dönemdeyiz. O nedenler atılacak, yapılacak ve girişilecek her yolda her detay dikkatlice ortaya konmalıdır.  Her dönemin kendine göre ilkeleri ve stratejisi farklılık göstermesi doğrudur. Cumhuriyetin ilanında özetle anlattığım 5 madde o çağın gerektiği özelliklerde dizayn edilmiştir. Bulunduğumuz dönemde de siyasi politikamızı içinde bulunduğumuz şartlar dahilinde ortaya koymalıyız. Kendimizin gücü doğrultusunda hareket kabiliyetimizi netleştirmeliyiz. Tabi bunu söylerken Dış politikamızı aşağıda sıraladığım prensipler ışığında oluşturmalıyız. Türkiye’nin dış politikası ise; Akılcı olmalı Mantıklı olmalı Bilimsel olmalı Öngörülü olmalı Stratejik ve planlamalar dahilinde olmalı Gerçekçi olmalı Esnek olması Uluslararası işbirliğini kapsamalı Diyalog ve görüşmeler açık olmalı Çok boyutluluk ve dengecilik rolü barındırmalı Mevcut gücün bilinerek hareket edilmeli Gerektiğinde ittifaklara girilebilecek alanlar oluşturulmalı Düşmanlıkta ve dostlukta aşırılıktan kaçınan adımlar atmalı Uluslararası hukuk kurallarının tam anlamıyla biliniyor olmalı Devletlerin bağımsızlıklarına saygı duyulmalı Mazlum milletlerin sorunlarına ilgi gösterilmeli Saydığım bu prensipler temelinde oluşturulacak dış politikanın asla ve asla kaybetmesinin şansı yok. Çünkü adımlar sağlam ve temeli oluşturulmuş adımlar olacaktır. Özgürlüklerin bulunduğu ülkelerde gerçeği kamuoyundan gizlemek kolay olmadığına göre, bunu dünya kamuoyuna başka bir biçimde yansıtmak da kolay değildir, iletişim araçlarının ve genellikle teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bu günde, verilmek istenen bilginin gerçeği en doğru bir biçimde yansıtması onun etkinliği bakımından en iyi yoldur. İnsanları kandırmak, yanıltmak zorlaşmıştır. Ulaşım ve haberleşme araçlarının daralttığı yer yüzeyinde giderek uluslararası bir kamuoyu oluşmaya başlamıştır. İşte bu nedenle tüm planlamayı en ayrıntısına kadar gözden geçirilmesi gerekilmektedir. Atılan her adım bir kere atılacakmış gibi uygulamalar yapılmalıdır. Yapmaz isek orta doğunun hali ortada. Orta doğunun birçok siyasetçi yüksek sesle söylediği gibi “bizim bir kurtarıcıya ihtiyacımız var, Atatürk gibi bir kurtarıcımız olmalı” denmesi cümlesi bugün bizi daha fazla güçlendirmelidir. Çünkü yaşayan birçok Mustafa Kemaller bulunmaktadır. Mustafa Kemaller ile geleceğe ve dış politikaya ortak fikirler ve ilkeler oluşturularak günümüze yön vermeliyiz.