Hava Durumu

Eğitim Meselesi

Yazının Giriş Tarihi: 11.02.2018 12:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.02.2018 12:27
  

“Bir ülkeyi yok etmek için atom bombası veya uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur.

Bunun için eğitim seviyesini düşürmek ve kopya çekilmesine müsaade etmek yeterlidir.

Bunun sonucunda:

-Hastalar doktorların elinde can verir.

-Binalar mühendislerin elinde çöker.

-Para ekonomistler elinde kaybolur.

-İnsanlık dinci akademisyenlerin elinde ölür.

-Adalet hâkimlerin elinde yok olur.

EĞİTİMİN ÇÖKMESİ BİR ULUSUN ÇÖKÜŞÜDÜR…”

Sosyal ağlarda paylaşılan, Güney Afrika’daki bir üniversitenin kapısında yazılı olan bu bilgiyi internet kullanıcısı birçok kişi görmüştür. Bende bugün bu anlamlı ve içi dolu bilgiyi, köşemde sizlere ulaştırmak istedim.

 

“Bir millet, irfan ordusuna malik olmadıkça,  savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin,  o zaferlerin yaşayacak neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla kâimdir.”Mustafa Kemal ATATÜRK

 

Atatürk’ün bu çok veciz ifadesi zaten bize ilk önce niçin eğitime önem vermemiz gerektiğini bize gösteriyor. Gerçekten de bir milletin sahip olması gereken asıl ordusu, ilim ve irfan ordusudur. Bir milletin refaha ermesi, toplumun huzur bulması, ülkenin kalkınması, ancak eğitim ile mümkündür. Vizyonu olan yöneticilerle, çağın gerektirdiği donanımlara sahip eğitim yuvalarında,  aklın ve bilimin ışığında, sürekli sorgulayan, yeniliğe ve değişime açık öğretmenlerimizin yetiştirdiği gençlerimiz; bu ülkenin teminatıdırlar. Yeni nesilleri millî duygularla donatacak, halkın vatanseverlik duygularını geliştirip heyecanını canlı tutacak “insan mühendislerimiz” yani öğretmenlerimiz; ilim ve irfan ordusunun neferleridir. 23 Nisan 1920’de açılan ilk TBMM’de tam 24 öğretmen bulunmaktadır. Eğitim konusunda mecliste aktif olarak çalışmış ve komisyonlarda görev almış öğretmenlerimizin Kurtuluş Savaşı süresince üstlendikleri misyonlarını da burada hatırlamamak olmaz. Ayrıca Cumhuriyetin ilk 15 yılında eğitimle ilgili tam 39 kanun çıkarılmıştır. Tevhîd-i Tedrisât yani öğretimin birleştirilmesi kanunu ile 1926 tarihli Talim ve Terbiye Dairesi’nin kuruluşu; eğitim alanındaki ilk atılımlar olması ve yeni kurulan Türk Cumhuriyeti’nde öncelik verilen konunun eğitim olması açısından dikkate şayandır.

 

 Toplumda iyi bir statüye sahip olmak, insanlar tarafından saygı görmek herkesin istediği bir şeydir. Bunun ilk şartı da eğitimdir. Bir ülkeyi ileri götüren, ideallerine ulaştıran, onun varlığını devam ettiren ya da yok olmasına sebep olan hep eğitimdir. Beraberinde bilimi, teknolojiyi, sanayi ve kalkınmayı getiren de odur. Bu yüzdendir ki, bir ülke için en hayatî mesele “eğitim meselesi”dir. Bir ülkede akıl, bilim, sanat ve hüner yerine maddî servete önem verilirse belki keseler dolar ama kafalar boşalır. Kafası boş olmanın sebep olabileceği türlü tehlikeleri tahmin etmek ise hiç de zor değildir. Ailede başlar önce eğitim. Bireyin şekillenmesinde ilk görev aileye düşmektedir. Aileden aldığımız ilk terbiye ile hayata hazırlanmaya başlarız. Bu yüzden sağlıklı bir aile yapısının,  sağlam toplumların inşasındaki önemi yadsınamaz. Aslında ailede başlayıp okulda devam eden bu öğrenme, bilgilenme süreci hayatımızın son anına kadar devam eder.

 

 Ziya Gökalp “milletlerin de fertlerin de ilk vazifesi ilme doğru gitmektir” der. Unutmamalıdır ki bir toplumu meydana getiren bireyler, fikir ve ruh yönleriyle kendilerini yükseltirlerse, içinde bulundukları toplum da yükselir. Ruhumuzu ve beynimizi geliştirmek demek; vatanımıza ve milletimize, sonra da insanlık ve uygarlığa borcumuzu ödemek demektir. Yaşımız, işimiz, uğraşımız ne olursa olsun, kendimizi geliştirmeli, yeniliklerden haberdar olmalı, ufkumuzu genişletecek uğraşlar edinmeliyiz. Emek verdikçe,  çalıştıkça başaracak; başardıkça da mutlu olacağız. Dünya; sevmek, çalışmak, faydalı olmak için var. Kalbi sevgiyle dolu,  yaratıcı, bilgili, eğitimli, donanımlı, kültürlü, çalışkan bir toplumun başarısız ya da mutsuz olması, hedeflerine ulaşamaması mevzu bahis olamaz.

 

 Sonuç olarak şunu söylemeliyiz ki; bireyin gelecekteki yaşantısında başarılı, mutlu ve memleketi için yararlı biri olmasını sağlayacak bilgi ve becerileri eğitim yoluyla kazandırılır. Topyekûn kalkınma, çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkma, sistemli, planlı bir öğretim politikasıyla gerçekleşecektir. Bu memleketin vatanını seven, ahlaklı, olumlu düşünen, atılgan, dürüst, kişilik sahibi, zorluklar karşısında yılmayan, güçlü, fedakâr, dil-din-tarih bilinci olan, geleneklerine sahip çıkan genç beyinlere ihtiyacı vardır. Tüm bu güzel niteliklerin kazanılması için gereken şeyin ise “eğitim” olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.