Hava Durumu

Eğitim politikasızlığı

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2018 12:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2018 12:13
 

Dertlenip kafamızı taşlara ve duvarlara vuracağımız zamanlar o kadar çok hızlı geliyor ki. Tabi bu dediğim, tüm ülkenin aynı zamanda kafasını taşa ve duvara vuracağı zamanlardır. Bugünlerde fark edip kafasını vuranlar acil önemler almaya başladığını gördüğüm için bugün bu yazıyı sizler ile paylaşıyorum.

Ülkenin ekonomisi yıllara oranla artığı oradayken ve ülkede okuyan kişilerin sayısını da ortaya koyduğumuzda görüyoruz ki, Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan kalem çok orantısız. Bunu öncelikle görmek gerekmektedir. Tabi aydın insanlar hemen diyecek ki “her şey parayla mı ilgili?” birçok şey tabi ki parayla ilgili ama bilmek gerekiyor ki birçok şey anlayış ile doğru orantılıdır.

Konuya nasıl bakılıyor emin olun ki tam olarak kestirememekteyim. Bunu söylerken birçok bilim kurulu toplantısına gidiyor ve birçok açıklamayı takip edip, inceliyorken anlayamamaktayım.

Yaklaşık 20 yıldır eğitim gören her öğrencinin denek olarak kullanıldığını düşünmekteyim.  Tabi deneği yürüten öğretmenlerde deneğin ta kendisi olduğunu unutmamak gerekir.

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile bazı konularda fikir alışverişinde bulunduk. Hak verdiğim ve hak vermediğim o kadar çok şeyi konuştuk ki anlatamam. Bakanlık yetkilileri bütçe doğrultusunda yapılabilecekleri yapıyoruz derken benim önerim ise olaylara 20-30 yıl sonradan bakıp ne gerektiğini ortaya koyup bugünde ihtiyaçlara cevap vermeyi ortaya koydum. Anlaşamadığımız konu bu çerçevede olduğu için birçok konunun detayına giremedik bile.

Söyleneni size sunayım siz karar verin “Mevcut gündem ve şartlar dahilinde hareket eden bir kurum. Kurum çalışmalarını genel bir strateji üzerinde yürütür. Devlet tahammülleri ortaya konur ve adımlar atılır.” Bu cümlelerin içindeki kapalı cümlelerin açılanmasını istediğimde ise yeterli bir cevap alamadım.

Benim yetkililere önerim ise şu şeklide oldu. Türkiye Cumhuriyeti eğitim sistemi, dünyanın 50 yıl sonra nereye ulaştığını gören çerçeveden bakılarak mevcut şartların ve gündemin tamamen dışında tutularak bilgi ve becerinin beraber değerlendirilerek ortaya konulacak strateji dahilinde yapılması gerektiğini söyledim. Bana konu açar mısın dediklerin ise tabi deyip devam ettim.

Dünya 50 yıl sonra hangi yaşam tarzında olduğunu görelim. Bu kapsamda coğrafyamızın konumu ve nüfusumuzun potansiyelini belirleyerek 3 yıllık hedefler, 5 yıllık hedefler, 10 yıllık hedefler gibi hedefler ortaya koyarak ülkenin 2070 yıllarına ne kadar yaklaşabildiğini tartalım dedim. Tabi buna mevcut siyasi durumların ve mevcut şartların doğrudan etkisi olmaması gerektiğini söyledim…

Tabi birçok kişi gülümsedi ve mümkün mü öyle şey dercesine bakış attı ve en kötüsü de hayalperestlik ile hitam edildim.

Evet hedefler hayal kurmakla başlar bunu görememekte olduklarını görmek beni çok üzdü. Ne yazık ki bilmeliyiz ki silaha yada teknolojiye yapılan stratejik yatırımdan daha fazlası eğitime yatırılmalıdır. Belki 5 yıl, belki 10 yıl sıkıntı yaşarız ama o 10 yıl sonra donanımlı insanlar satın alınan teknolojiyi ve silahı kendi üretecek duruma gelir.

Şimdi siz karar verin bu kadar silah, teknoloji ve gıda alan bir ülke olmak zorunda mıydık. Biz niçin bu kadar tüketen toplum olduk. Niçin hala tüketmeye yönelik kapsamlı politikalar ortaya sunulmaktadır?

Ben söyleyeyim. Donanımlı üreten insanlarımızın sayısı azaldığı için. Yada bu coğrafyanın sıkıntı yaşama gerektiği düşünüldüğü için. Bize dışarıdan gelen birçok yaklaşım zarar vermiştir. Bunu bilelim ve eğitim politikamızı kimseye yedirmeyelim…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.