Gençlerin büyük bir kısmının zaman zaman umutları tükendiği gibi bazen de anlamlandıramadığı birçok şey ile karşı karşıya kalmaktadır. Olup bitenlerin tek nedeni ise kendilerinden bir önceki neslin daha fazla güç savaşının içinde olduklarındandır.  

Bugünün gücüne sahip olanlar; hem günümüzün gençlerinin hem de gelecek nesillerin umutlarını resmen çalmaktadır. 

Bunu nereden mi çıkarıyorum!

1- Gençlerin bir kısmı önemli kurum ve kuruluşlarda çalışıyor olsa bile yurtdışına çıkmak ve kariyer yapmak için çaba harcıyor,

2 -Üniversite bitirmiş olsalar bile bir kısmı alan dışı işler yaptığı gibi gençlerin büyük bir kısmı işsizdir,

3 -Gençler biliyor ki; iyi bir eğitim kurumuna dahil olabilmek için, işe girebilmek için ve kariyer yapabilmek için ya referanssa ihtiyaçları var yada torpile ihtiyaçları var,

4-Gençler bir kısmı; iyi lise ve iyi üniversiteler bitirmiş olsalar bile güncel ve çağdaş eğitim aldıklarını düşünmüyorlar

5- Gençler bir kısmı özgürlüklerinin kısıtlandığını yüksek sesle haykırabiliyor,

6-Gençlerin bir kısmı vatandaşlık hakları dahil alın teri hakkının kısıtlandığını düşünüyor,

7- Gençlerin bir kısmı bilim ve akılla kurum ve kuruluşların yönetilmesini istiyor,

8 -Gençlerin büyük bir kısmı potansiyellerini yeterince kullanamadığını düşünüyor,

9- Gençlerin bir kısmı; şeffaflık, adalet, gönüllülük, denetim, eşitlik gibi kavramların merkezi ve yerel yönetimlerde yüzde yüz yer almasını istiyor,

Gençler bugün değer görmek ve değerlerinin karşılığını açıkça almak istediği bilinmelidir. Ancak görülüyor ki hem gençleri bilerek yoruyorlar, hem de gençler umutsuzluklara kapılıp kendilerini geri çekiyorlar. Böyle olunca umutsuzluğa kapılan gençler; ya her şeyi bırakıp kenara çekiliyor, ya da buraları terk edip yurtdışına çıkmaya çalışıyorlar. 

İşte tam bu sırada gençlerin aklına Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu olan ve hatta dünyanın gelmiş geçmiş gençliğin en önemli idolü olan Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri akla gelmelidir. 

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Mustafa Kemal gençliğe boş yere güvenmemiştir. Laf olsun diye de gençliğe Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etme görevini vermemiştir. 

Gençliğin yapabilirliğini, kendisinin yapabilirliğinden yola çıkarak hitap etmiştir. Genç yaşata liderlik yapıp Türkiye Cumhuriyetini kendisi öncülüğünde kurulduğunu görünce, kendisinden nice güçlü gençlerin birçok şeyi başaracağına inandığı için bu görevi gençlere vermiştir. 

Bugün yine söylüyorum ki umutsuzluğa kapılan her genç Atatürk’ün gençliğe hitabesini hangi şarlar da niçin gençlere armağan ettiğini hatırlasın. İşte o zaman;

Umutlar yeşerecek,

Hayaller gerçeğe dönüşecek,

Alın teri karşılığı alınacak,

Özgürlüklerin tadına varılacak,

Adaletin herkes için adil olduğu bilinecek,

Eğitimde çağdaşlık ve eşitlik görülecek,

Potansiyellerini akılla ve bilimle yoğuracak,

Gelecek için bugünden ortak olup, geleceğe adımlar atabilecek,

Liyakat kavramının her yerde olduğunu anlayacak,

Yani Türkiye vatandaşlığının gurunu daha fazla yüreklerinde yaşayacaklardır. 

Bugün gençlerin en büyük dostu yine gençler olmalıdır. Tüm kutuplaşmanın önüne geçerek birbirlerini anlayıp beraber hareket etmelidir. İsteklerini yüksek sesle söylemeli ve haklarını tam anlamıyla almalıdır.

Kendimden biliyorum ki gençler bunu yapabilir. 

Gençlik bayramımız kutlu olsun.