Hava Durumu

Kalın'dan ABD'ye Zor Soru: Rakka'da Salıverilen Teröristler Hangi Başkenti Vuracak

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'ye "Rakka'da serbest bırakılan teröristler, hangi dünya başkentinde intihar bombacıları olarak karşımıza çıkacak?" diye sordu.

Haber Giriş Tarihi: 18.11.2017 15:08
Haber Güncellenme Tarihi: 18.11.2017 15:08
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
Kalın'dan ABD'ye Zor Soru: Rakka'da Salıverilen Teröristler Hangi Başkenti Vuracak
 Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü  İbrahim Kalın, "Yüzlerce DAEŞ'li teröristin  Rakka'dan çıkması için yapılan anlaşmanın detayları, bir kez daha bir terör örgütüyle savaşmak için başka bir terör örgütünü kullanma politikasının zafiyetini ortaya koydu.  Washington'da kimsenin açıkça sormak istemediği rahatsız edici soru ise şu: Serbest bırakılan teröristler, hangi dünya başkentinde intihar bombacıları olarak karşımıza çıkacak?" değerlendirmesinde bulundu.

KRİTİK SORU: CENEVRE VE ASTANA'DA ÇÖZÜM ÜRETİLECEK Mİ?

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Daily  Sabah gazetesinde "Rakka'dan salıverilen teröristler hangi başkenti vuracak?" başlıklı yazı kaleme aldı.

Yazısında altıncı yılına giren  Suriye iç savaşının jeopolitik hesaplaşmaların ve iktidar oyunlarının merkezinde kalmayı sürdürdüğüne işaret eden Kalın, "DAEŞ ve  Suriye topraklarındaki diğer terör örgütlerinin yaklaşan yenilgisinin, normalde savaşı bitirecek ve demokratik, kapsayıcı bir hükümetin kurulmasını sağlayacak bir siyasi çözüm tarafından takip edilmesi gerekir. Burada kritik soru ise  Cenevreve/veya  Astana süreçlerinin bu sonucu üretip üretemeyeceği ve üretebilecekse bunun nasıl olacağıdır." ifadesini kullandı.

"BÖLGESEL VE KÜRESEL AKTÖRLER SURİYE KRİZİNİN PARÇASI HALİNE GELDİ"

Son iki yıllık dönemde tüm büyük bölgesel ve küresel aktörlerin bir şekilde  Suriye krizinin parçası haline geldiğine dikkati çeken Kalın, " Obama yönetiminin 'kırmızı çizgimiz' dedikleri kimyasal silahların Guta'da kullanılmasına karşı hiçbir ciddi adım atamaması, Rusya-İran ittifakı tarafından  Suriye sahasına girmek için bir jeopolitik fırsat olarak değerlendirildi. Bu durumun sonucu,  Suriye krizinin genişlemesi ve yakın tarihte görülmemiş suçlar işlenerek, yıkıcı bir şekilde uzaması oldu. DAEŞ'in  Suriye topraklarındaki hızlı yükselişi, Esed rejiminin katliamlarını durdurmakta yaşanan devasa hatalardan bağımsız düşünülemez." vurgusu yaptı.

KİMSENİN SORMAK İSTEMEDİĞİ SORUYU SORDU: SALDIĞINIZ DEAŞ'LILAR HANGİ DÜNYA BAŞKENTİNDE İNTİHAR BOMBACILARI OLARAK KARŞIMIZA ÇIKACAK

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, yazısında  Suriye'de yaşanan mevcut durumu şöyle değerlendirdi:

"Amerikalılar, DAEŞ ile mücadeleye odaklanıyor ve bu amaçla  PKK'nın  Suriyekolu olan PYD-YPG'yi silahlandırıyor. DAEŞ'in  Rakka ve başka bölgelerde büyük ölçüde yenilgiye uğratılmasıyla beraber  Amerika,  Türkiye'ye 'PYD-YPG ile ilişkimiz geçici ve konjonktürel' diyerek verdiği güvencelerin aksine, bu politikasını sürdürmek için yeni bahaneler aramaya başladı. Yüzlerce DAEŞ'li teröristin  Rakka'dan çıkması için yapılan anlaşmanın detayları, bir kez daha bir terör örgütüyle savaşmak için başka bir terör örgütünü kullanma politikasının zafiyetini ortaya koydu.  Washington'da kimsenin açıkça sormak istemediği rahatsız edici soru ise şu: Serbest bırakılan teröristler, hangi dünya başkentinde intihar bombacıları olarak karşımıza çıkacak?"

"ABD'NİN PYD/PKK'YA DESTEĞİ SİYASİ ÇÖZÜMÜ ZAYIFLATIYOR"

Bir başka analize göre,  ABD'nin hem DEAŞ'ı hem de PYD/YPG'yi bahane ederek,  Suriye sahasında Rusya-İran ittifakını dengelemek için ülkenin doğusunda kalmaya çalıştığını belirten Kalın, "Bazı yorumcular, bu minvalde  Suriye'nin doğusunda birçok  ABD askeri noktasının bulunduğunu ve bu bölgeye ciddi miktarda askeri ekipman sevkiyatı yapıldığını hatırlatıyor. Buna istinaden  ABD'nin,  Suriye'nin doğusunda uzun süre kalmayı planladığı sonucuna ulaşıyorlar. Ancak  ABD'nin niyet ve planları ne olursa olsun,  PKK'nın  Suriye kolunu destekleme politikası ancak  Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve Cenevre/Astana süreçlerinden çıkması beklenen siyasi çözümü zayıflatacak ve komşu ülkeler açısından bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturacaktır." tespitini yaptı.

Kalın,  ABD'nin "DAEŞ  Rakka'dan çıkınca PYD-YPG ile bağımızı koparacağız" sözünü tutup tutmayacağını bekleyip göreceklerini vurguladı.

"KENDİLERİNİ SON İKİ YILIN KAZANANI OLARAK GÖRÜYORLAR"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü  İbrahim Kalın, bu süreçte  Rusya ve  İran'ın ise DEAŞ ile mücadeleyi Esed rejimini iktidarda tutmak amacıyla yaptığını kaydederek, "Son iki yılda Esed rejiminin yıkılmasını engelledikleri, DAEŞ terör tehdidini ortadan kaldırdıkları, Esed karşıtı muhalefeti zayıflattıkları ve  ABD önderliğindeki koalisyona karşı devasa jeopolitik kazanımlar elde ettikleri için kendilerini son iki yılın kazananı olarak görüyorlar." ifadesini kullandı.

GEÇİCİ HÜKÜMET VE YENİ ANAYASA ÖNERİSİ

Kalın, her tür büyük siyasi çözüm senaryosunda  Suriye'nin toprak bütünlüğünün güvence altına alınması,  Suriye topraklarının tüm terör unsurlarından temizlenmesi ve aynı zamanda gerek rejim gerek PYD/YPG ve gerek diğer unsurların tarafında savaşan yabancı savaşçıların  Suriye'den çıkarılması gerektiğini belirtti.

Tüm Suriyeli aktörleri kapsayacak, serbest ve adil seçimlere zemin hazırlayacak bir geçici hükümetin kurulmasının gerekliliğine işaret eden Kalın, tüm Suriyelilerin demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü ve herkes için eşitlik iradesini ve ümidini yansıtan yeni bir anayasanın yazılması gerektiğini aktardı.

"PYD-YPG SİYASİ ÇÖZÜM ORTAĞI OLAMAZ"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "PYD-YPG konusu,  Türkiye'nin kırmızı çizgisi olmaya devam ediyor. Bu örgütler,  Türkiye,  ABD,  Avrupa Birliği ve diğerleri tarafından terör örgütü kabul edilen  PKK'nın  Suriye kolu olmaları nedeniyle hiçbir siyasi çözümün ortağı olamazlar. Bunları  Suriye Kürtlerinin temsilcisi olarak görmek, en hafif ifadeyle  Suriye halkına saygısızlıktır. Birçok Kürt, kendilerini  PKK ile özdeşleştirmiyor ve örgütün ideolojisine ve siyasi baskıcılığına karşı çıkıyor. Zira kendileri  PKK ve  Suriye kolundan çok çekti. Ancak bu insanlar, mevcut siyasi iklimde seslerini duyuramıyorlar.  Suriye'nin geleceğinde onlara hak ettikleri alanın verilmesi gerekir." değerlendirmesini yaptı.

"SURİYE'NİN GELECEĞİNDE ESED'E YER YOK"

Beşşar Esed'in kaderinin ne olacağının tartışmalı bir konu olmaya devam ettiğine dikkati çeken Kalın, yazısında, "Ancak açıktır ki Esed,  Suriye'yi demokratik ve herkesi kapsayan bir yönetime kavuşturacak biri değil.  Suriye halkına karşı işlediği suçlar göz önünde bulundurulursa tüm Suriyelileri bir araya getirme görevinin ona verilemeyeceği açıkça ortaya çıkar.  Suriye'nin geleceğinde Esed'e yer yok. Ruslar ve İranlılar da Esed'i iktidarda tutmanın  Suriye'deki çıkarlarını korumanın bir yolu olmadığını anlamalıdır." ifadelerine yer verdi.

"SURİYE HALKININ YAŞADIKLARI, JEOPOLİTİK REKABET UĞRUNA UNUTULAMAZ"

Kalın, şöyle devam etti:

Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan'ın  Vladimir Putin ve Hassan Ruhani ile 22 Kasım'da  Soçi'de gerçekleştireceği üçlü zirvede bu konular ele alınacak.  Astana sürecinin bir uzantısı olan bu zirve,  Cenevre sürecine bir alternatif değil, onu tamamlayıcı bir unsur olarak değerlendirilmelidir. Her iki platformdan somut ve kalıcı sonuçlar çıkabilmesi için ise tüm tarafların  Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözeten ve  BMGK'nın 2254 sayılı kararında belirlenen parametrelere uygun olarak tüm Suriyelilerin özgürlüğünü ve güvenliğini sağlayan bir yaklaşım içinde olmaları gerekir.  Suriye halkının son altı yılda yaşadığı kelimelerle ifade edilmesi imkansız acılar, jeopolitik rekabet uğruna unutulamaz."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.