Merak kediyi öldürür derler.   

Kedi oldukça sağlam.Lakin bana bir şeyler oluyor yine.Kendi kendime düşünüyorum...

Bu düşüncelerim öncelikle erkeklerin kadınlardan daha çok botoks sırasına girdiği bir

semptte oturmanın yan etkileri diye yorumluyorum.Benim bir kabahatim yok.

Gözlerim, beynim ve meşhur merakım sebebimdir...

Fakat içinde yaşadığımız dönem genç görünme ile baş edilecek gibi değil.Bedava botoks

kampanyası  var ve bir tek ben eksik kalmışım gibi..

Baskılar kaçınılmaz.

Çevreme bakıyorum, tüm arkadaşlar ilüzyon adeta.Tornadan çıkmış .

Bir ben miyim eksik kalan?Çevrim dışı gibiyim.VADİDEKİ SİYAH ZAMBAK misali..

Annelerimizin bizim yaşlardaki resimlerine bakıyorum.Döpiyes, inci kolye ve robadan

Göbek bir mecburiyet gibi.Şık elbiseler. Saçlar özenli taranmış.Duru mermer gibi ciltler.

Dokunulmamış  siyah beyaz güzellikler.

Oysa ki şimdilerde 18.yaş üstü dokunulmamış güzellik görmek ,neredeyse ENDEMİK sayılıyor.

Fakat gerçek şu ki,artık hiç kimse yaşlı görünmüyor.(Tabii bütçe ile alakalı).

Belirli bir yaşa gelince, geçmişte bunun keyfi sürülürdü.

Peki bizler niye ağız tadıyla yaşlanamıyoruz arkadaş???

Kim icat etti bu güzellik maratonunu.Yer yüzünde kalmış son PACMAN benmişim gibi...

Aslında itiraf edeyim ki, hayatımın hiç bir döneminde aynaya baktığımda küsmedim ben.

Böylece kafaya takmamı gerektirecek bir  durum yaşamadım.

Fakat bu  GENÇ GÖRÜNME  furyasına kapılmak, illa ki insanın aklına takılıyor.

Tabii ki boyum için hiç bir alternatif yok bu arada.Henüz ona bir çare bulunamadı...

Yönetmenin kadrajına girmek gibi bir yeteneğim yok. Podyuma çıkmıyorsan. Basket oynamıyorsan.

Üst  raflardan tencere alamamak kimin umurunda ki...Boş verdim.

Türkiyede  GÜZEL ŞEYLER OLUYOR diye durumu kurtarayım diyeceğim......

Fakat yorumu sizlere bırakıyorum...

O zaman madem konumuz güzellik, dönelim şu GENÇLİK furyasının gereklerinden olan

estetik müdahalelere.

Göz kalemi bile kullanmaktan aciz biri olarak,bu tür işlere hiç girişmedim.

Fakat şu MARAZİ MERAKIM yine galip geldi.Merak işte. Yazıldığı gibi okunur...

Benimle aynı yaşlarda arkadaşlarım var.Hepsi botoksun,dolgunun ve adını daha hatılayamadığım

Bir sürü işlem konusunda ORDİNARYUS olmuşlar bile çoktan.

Onların tavsiyesiyle birini denemeye karar verdim. Bu aslında daha ziyade meraktan.

Mezolifting’e başladım.En azından kesilip biçilmiyor hiç bir yeriniz. Adı cazip gelmişti o anda:

vitamin takviyesi yapılıyormuş.Sağlıklı geldi kulağıma.

Yüzünüze  krem sürüp uyuşturuyorlar.Sonra da bir çok iğneyi yüzünüze  saplamaya başlıyorlar.

Acısından vazgeçtim.Çıkışta Muhammed Ali’den yumruk yemiş gibi olmuştum.

Oysa ki bana bir çoğu her hafta yaptırdığını söylemişti.Oyunlara geldim....

Böylece on seanstan sadece birine katlanabildim.Ve böylece gençliğin ne olduğunu anladım.

Aynaya bakınca da ruh sağlığım kavgadan çıkmış gibi...Derler ya GENÇLİK TEMİZ CİLTTİR diye..

Yok..Gençlik AZİMMİŞ arkadaşlar.Ben hiç kimsenin hatırı için veya meraktan artık o iğneleri yemem.

Cildine ne kullanıyorsun diye soranlara da GÜL SUYU tavsiye ediyorum.Gerçekten kullanıyor muyum.

?

Merak edenlere : EVET.

Çünkü bir gezide en doğalından ve en uygun fiyata denk gelmişti.Çaya çorbaya tatlıya.

Üstelik hiç bir zararını da görmedim bu güne kadar.

Yiyebiliyorsan, yüzüne de sürebilirsin gibi bir mantığım var benim.

Her derde deva. Şimdiden on yaş gençleştim bile....

İğne yemektense...Durumun psikolojik yanını saymakla bitmez.

Benden güzellik öğüdü bu kadar.

Konuya benden benden daha ciddi yaklaşan ve illa ki genç görünme derdinde olan arkadaşlar

İçin de  AZİM  tavsiye edyorum.

Ben denedim. Siz buyurun!  UYMADI..

Kitap okumak daha ucuz ve acısız.KATKISI TARTIŞILMAZ..