Hukuk nedir, adalet nedir diye uzun uzun bir şeyler yazarak zamanı boş yere tüketmeyeceğim. Ancak bilinmesi gereken, adalet herkes için olduğu ve yine adalet adil olarak uygulanması gerektiğini bilmeliyiz.

Neredeyse çoğu zaman adalet kurumunun arkasından dolaşarak iş yapılmak istenmektedir. O iş yapılırken çoğu zaman faydalıymış gibi görülse de uzun sürecin içinde hukuksal bir suç olarak karşımıza çıkacağına emin olunuz.

Üzerinde uzun uzun incelemeler yapılması gereken hukuksal konular ne yazık ki toplumun tamamında hunharca tartışılmaktadır. Bu tartışmalar öyle bir tartışma ki bazen insanlar arasındaki ilişkileri bile bozmaktadır.

Türkiye cumhuriyetinde yaşayan insanların bir kısmı en önemli ilkelerden birini açıkça unutmaktadır. Yada görmek istememektedir. O da Türkiye Cumhuriyeti Hukuk Devleti olduğunu. Yani Türkiye “dedikodu, laf at izi kalsın, güçlüyüm benim adaletim olsun, biz sizden daha çoğuz o yüzden tabi ki biz haklıyız, bizim paramız var tabi ki bizim dediğimiz olur, biz nüfuslu insanlarız haklıyız, biz çok ezildik o nedenle ezeriz” ülkesi değiliz. Biz hukuk devletiyiz.

Bunları neden mi söylüyorum! Ne yazık ki birçok kişi bugün hukukçular adına konuşmakta, hukukçular adına yorum yapmakta ve en garibi ise hukukçular adına karar vermektedir…

Bugün siyasilerimiz başta olmak kaydıyla hukuk adına karar vermemenin tehlikeli olduğunu açıkça görülmelidir. Ne yazık ki birçok kişi birçok suç işlemektedir. Suçlardan da kaçınma yolları bulunduğu gibi, işlenen suç ile birçok kişi ve kişileri hayatlarına büyük zararlar verilmektedir.

Bugün hukukun çözmesi gereken birçok konu ne yazık ki ilgisiz kişiler tarafından ele alınarak kısa vadeli çözümler ortaya konmaktadır. O çözümler ise ne yazık ki, doğayı yok ediyor, kentleri yaşanmaz hale getiriyor, insanın yaşam güvencesine tehdit oluyor, ekonomik gelişmelerin önüne geçiyor, birilerin haksız kazançlar etmesine neden oluyor… Yani o kadar çok olumsuz şey oluyor ki say say bitmez. En önemlisi de bu hukuk dışı yaklaşımlar ne yazık ki gelecek nesillerin bile yaşam haklarını da açıkça yok ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendisini hukuka teslim etmekten çekinmemelidir.  Hukuk karşısında herkesin adil ve eşit olarak değerlendirilmesi gerektiğini bilmeli. Dolayısıyla da adalet kurumu güçlü ve bağımsız olmalı.

Türkiye’nin demokrasini güçlendirmek istiyorsa, Türkiye’nin yaşam kalitesine katkı koymak istiyorsa, Türkiye’nin eğitim kalitesini geliştirmek istiyorsak, Türkiye’nin her alanda kaliteli üretim yapmasını istiyorsan, Türkiye’nin kültürel/sanatsal alanlarda gelişmesini istiyorsak ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü korumak istiyorsak hukuk devletinde yaşamanın gereğini yapmalıyız.

Bugün hukukun arkasından dolaşıp iş çeviriyorsanız, emin olun ki o çevirdiğiniz iş bir gün ayağınıza dolaşacaktır.