Hava Durumu

Kavram ve Gerçek

Yazının Giriş Tarihi: 21.02.2016 17:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.02.2016 17:42

İlginçtir ki günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız kavramların gerçekten neyi ifade ettiğini bilmiyoruz. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi kavramlar özellikle siyasilerin dillerinden düşmüyor ancak gerçekten bu kavramlar içselleştirilmiş olsa, ülkemiz çok çok daha ileri seviyede olurdu. Yada çoğu müslümanın kul hakkı diyerek yaşaması ve sürekli kul hakkına girmesi olağandışı bir durum olsa gerek. Savunduğumuz şeyleri çiğneyerek savunuyoruz. İşin ilginç tarafı eğitim düzeyi yüksek insanların bu hataya sıklıkla düşmesidir.

Devlet kavramı da çoğu zaman gerçek anlamı bilinmeden kullanılan bir kavramdır. Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Platon devleti; insanların tek başına yaşamayı bırakıp, toplu halde yaşamalarının nedenini insanların kendi kendilerine yeterli olmayıp, yaşamak ve gereksinimlerini karşılamak için başkalarına ihtiyaç duymaları olarak belirtir. Yani toplumu yaratan şeyin "işbölümü" olduğunu dolaylı olarak ifade eder. Bu iş bölümü beraberinde bir örgütlenme ihtiyacı hissettirir. Bu örgütlenme çeşitli şekillerde olabilir ve ülkelere göre farklılık gösterebilir. Baki olan bu iş bölümünü gerçekleştiren yapıdır, bunu yönetenler değil. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devletinin devamıdır. Siyasal yapı değişmiştir ancak belirli duygularla bir araya gelen öz yapı kendisini korumuştur.

Demokrasi, yani halkın genel olarak iş bölümlerini yapacak kişi ya da kişileri kendisinin belirlemesi elbette ideal olandır. Çünkü bir kişinin doğduğu andan itibaren bu iş bölümü sistemini yönetecek kademeye gelemeyecek olmasını belirlemek o sistemin yetkisi dahilin de değildir. Ancak gerçek bir demokrasi ile yönetilmek isteğinin halk tarafından arzulanması ve bunun mücadelesinin verilmesi gerekir ki, o ülkede gerçek demokrasi sağlansın.

Yukarıda bahsedilen devlet ve iktidar yönetim sistemi günümüzde birçok sorunun temelini oluşturmaktadır. Bulunulan toprak parçasındaki iş bölümünü genel olarak kimin yöneteceğini seçmek orada yaşayan halkın inisiyatifindedir, başkasının değil. Demokratik ülkelerin hepsinde bu demokrasiye sahip olmak için halk büyük bedeller ödemiştir. Bu bedeller, devlet sisteminin değişimi için halktaki iradenin gerçek ve sürdürülebilir olduğunu gösterir. Halk demokrasi ile yönetilmek isteyebileceği gibi, otokratik sistemle de yönetilmek isteyebilir.

Ülkemizde özellikle rahatsızlık duyulacak nokta, iktidarın devlet gibi algılanması ve bu algı yanlışına muhalefetin de düşerek söylem ve eylemlerinde devlet kurumunu yıpratıcı davranmalarıdır. Mevcut iktidar sadece, devlet sistemi içinde bu iş bölümünün genel çerçevesini yönetmek için görevdedir. İktidar ve iktidarı savunanlar, devlet ile iktidar arasındaki farkı görmeli ve bu farka göre eylemlerini ve söylemlerini geliştirmelidir. Muhalefet ise bu işleyişle ilgili yanlışları eleştirmek ve çözüm önerileri sunmakla görevlidir. Beklenti iktidarın devlet gibi davranmaması muhalefetin ise devlete zarar verici söylem ve eylemlerden kaçınmasıdır. Ülkemizde demokrasinin gerçekten işlerlik kazanması ve iktidar ve muhalefetin hareket edebileceği sınırların çizilmesi halk tarafından gerçekleşmelidir ve bu durum sadece seçimlerle olmaz. Bütün bunların anlaşılması ve bu sürecin ideal şekilde yürümesi, demokrasi yolculuğumuzda, bu sistemi ne kadar istediğimizle alakalıdır…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.