Uzun süredir politik yazılar yazıyorum. Yazmamın nedeni ülkemizde ve dünyada anlamadığım kötüye gidişi görme nedenimdir. 10larca ülkeden arkadaşlarımla sohbet edip, yazıştım. Gelişmiş, az gelişmiş, fakir ve gelişmekte olan tüm ülkelerde ekonomik göstergeler her geçen zaman içinde diplere doğru hareket ettiği konusunda hem fikir olduk. Tüketim ile üretim arasındaki makas ülkemizde olduğu gibi dünyanın birçok yerinde de açılmış. Dünya bu açığı üretim alanlarını genişletip, tüketim alışkanlıklarında da tasarruflar yaparak yöntemler geliştirilirken biz ise zorunlu ve herkesin ihtiyacı olan mallara yüksek rakamlı vergiler koyarak çözümler geliştirmeye çalışıyoruz. Yani hata üstüne hata yapmaya devam ediyoruz.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımı eşit olmadığını açıkça görebilmekteyiz. Gelir dağılımda büyük adaletsizlikler her dönem gelişmekte olan ülkelerin en büyük problemi olmuştur. Ülke yönetiminde bulunan ve yönetime yakın kesimler her dönem aynı tutumda olarak, ülke kaynaklarını kendi kişisel ve kendi yakınlarının çıkarlarını korumak adına kullanmaktan hiç çekinmemişlerdir. Bu nedenle her dönemin, yönetim kadrosu ve belli bir zengin kesim her zaman iyi yaşar buna karşılık olarak halkın büyük bir kısmı da büyük borçlar altına itilir. Tabi sadece bu kadarla kalınmaz gelecek nesiller de doğmadan borçlandırılmış olunur.

Bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak hem ülkemizdeki ekonomik dalgalanma sebeplerine hem de dünyanın ekonomik dalgalanmalarına genelde tepkisiz kalırız. Tabi bazen iş işten geçtikten sonra tepkiler vermeye çalışırız ama iş işten çoktan geçmiştir.

Bütün dünya ülkeleri için tüketime teşvik ve kalitesiz ürün üretimi-tüketimi tehlike arz eder. Çin mallarını ülkenize sokmayacaksınız. Kendi ülkenizde üreteceksiniz maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun. İçe kapanma ve fakirleşme size zor geliyorsa gelecekte daha kötüsüne hazır olun. İçe kapanma, uluslararası oyuncuların ve rantçıların işini zorlaştıracaktır. Para ve yüksek kazanç her şey değildir. Yakın bir gelecekte refah içinde ölmek mi güzel yoksa fakir de olsa birkaç on yıl daha yaşamak mı? Bunun cevabını ortaya koymalıyız.

Büyük kazançlar hiçbir zaman dürüst ve şeffaf yollardan olmamaktadır. Genelde Dünya’nın çok azı zenginlik içindedir. Büyük bir kesimi ise fakir yaşar. Büyük paralar dürüst ekonomilerde dolaşmaz. Sizin gördüğünüz ekonomi kocaman bir kandırmacadır. Gerçekte büyük paralar saman altından yürür ve denetimsizdir. Ülkeler genelde denetim mekanizmalarını çalıştırmazlar. Ülkelerin her zaman sıcak paraya ihtiyaçları vardır. Çünkü ödemeleri gereken borçları ve o borçlara ait faizleri vardır. Bu nedenler para gelsin de nereden, nasıl gelirse gelsin mantığını işletirler. Ülkelerin gerçek anlamda denetim mekanizmalarını çalıştırmaları gerekir. Ne kadar görmezden gelmeye çalışırsak çalışalım, içinde bulunduğumuz durum göründüğünden daha kötüdür. Dünya gerçek anlamda batmıştır. Ve buna acil önlem alınmazsa gelecek on yıllar çok daha kötü geçecektir. Bugün bu açıkça görülmektedir. Bu nedenle uluslararası alanda bütün ülkeler yeniden borç yapılandırmasına gitmelidir. Dünya ülkeleri bu güne kadar olup bitenleri önüne koymalı ve gelecek için nasıl hareket etmesi gerektiğini tespit etmelidir. Sadece kendi ülkesini kurtarması artık sorunları çözmeyecektir. Artık dünyaya bütüncül bakıp kendi ülkelerin problemini çözerken diğer ülkelere de zarar vermemenin yollarını ortaya koymalılardır.

Bugün yiyecek ekmeğiniz ve yatacak yeriniz var. Şimdiki halinizden daha ağır bir durumda olmak istemiyorsanız elimizi çabuk tutmalıyız. Gelecek 5-10 yıl içinde olası bir üçüncü Dünya savaşı veya küresel çapta doğal felaket yaşarsak, pek çoğunuz yaşamlarınızı yitirecektir. Ancak Dünyayı sömüren zengin azınlık varlığını sürdürecek. Toplumlar kendi ülkelerine sahip çıkmazsa ne yazık ki sonumuz felaket olacak.