Toplum içinde yaşayan insanın kendisini, çevresini daha iyi tanıması için, Bireyin yaşadığı çevreyi daha kaliteli hale getirebilmesi için, Toplumsal çalışmaları ve yaşamı kolaylaştırmak için, etkili iletişim kurmak gerekmektedir. Bu iletişim önünde ise hiçbir bariyer olmamalıdır. Bariyersiz olsun ki herkesin ne dediği belli olduğu gibi gerçek düşüncelerin ortaya çıkması daha net olsun.   Toplumda iletişimin kimler arasında, nasıl ve hangi sonuçlarla nasıl gerçekleşeceğini büyük ölçüde o toplumun, toplumsal ve kültürel özellikleri tarafından belirlenir. Yetiştiğimiz çevre, eğitim ve öğretim düzeyimiz, kişilik özelliklerimiz, rollerimiz, inançlarımız, değerlerimiz, tutum ve davranışlarımız ve en temel olan önyargılarımız iletişim kurmamızda en etkili unsurlar olmaktadır.   İletişim, bireyin bir başka bireye yaptığı herhangi bir etki olmasının ötesinde, bir paylaşım eylemidir. Bu nedenle iletişim tek yönlü olmayıp, iki yönlü olmalıdır, olmazsa zaten iletişim olmaz. İletişimin olmadığı birçok durumu çoğu zaman açıkça gördüğümüz birçok olay ile karşı karşıya kalmaktayız. İletişimin birçok bozucu engelli vardır ve bunlardan bazıları tutarsızlık, güvensizlik, isteksizlik, yetersiz dinleme, abartılı anlatım ve güç kullanılarak kurulan iletişimler doğru iletişimler değildir. İşte bugünkü köşemde iletişimin niçin önemli olduğunu ortaya koyarken bugünlerde hangi konularda daha güçlü iletişim kurulması gerektiğini size aktaracağım.   Hemen hemen her an bir yerlerde çeşitli konular çerçevesinde iletişim kurulmaya çalışılmakta ancak genel olarak bakıldığında ise sonuç alınamamaktadır. Sonuç alınamayan konuların en başında ise toplumsal yaşama ilişkin olan iletişim konuları gelmektedir. Ne yazık ki ülke içinde eğitim de ve sorumluluk alma konularında büyük boşluklar olduğu için birçok kişi kahvede konuşur gibi genel iletişimler kurmakta ve suya sabuna dokunmadan bulunulan ortamdan kaybolunmaktadır. Artık bu gelip geçen ve suya sabuna dokunulmayan tüm yollardan kurtulun malıdır. Yaşamın tamamında iyileşmelerin daha fazla olabilmesi için her insanın konuşması ve konuştukları konularda ise vatandaşlık görevleri gereği sorumluluk almalıdır. Geleceği inşa ederken tüm vatandaşların işbirliği yaparak, gelecek nesillere daha kaliteli hayatla bırakılmalıdır. Son günlerde yaşanan terör sorunu, ekonomik sorunlar, tarımsal sorunlar, diplomatik sorunlar, enerji sorunları, kuşaklar arasındaki iletişim sorunları, medyanın gerçekçilik sorunu, hukuksal alanlardaki sorunlar, trafikte yaşanan sorunlar, beslenmedeki sorunlar, insanlar konusundaki sorunlar, siyasi alandaki sorunlar, ticari alandaki sorunlar, istihdam alanındaki sorunlar, teknoloji üretmedeki sorunlar, beyin göçündeki sorunlar, sığınmacı sorunları, yeşil alan sorunları, kentsel dönüşüm sorunları, sosyal medya sorunları ve sayamadığım diğer tüm konuları vatandaş açıkça konuşmalıdır. Konuştuğu gibi üstüne düşen sorumlulukları alarak adımlar atması gerekmektedir. Vatandaşın konuştuğu ve sorumlulukları aldığı konularda ise ilgili kurum ve kuruluşların stratejik adımlarıyla ortaya konmasının önü açılmalıdır. Kurum ve kuruluşlar kendilerini ilgilendiren konuları devletin gücü olarak devamlı takip etmelidir.
İşte o zaman iyileşmeye ve refaha giden yol açılmış olacaktır. İşte o zaman ülke hedeflerine daha da yaklaşılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma sorumluğunu unutmadan yaşama tutunduğumuz gibi eksiklikleri eleştirebildiği gibi tüm güzel durumları da ayakta alkışlamalıdır. Zaten Anayasamızın bizi sorumlu kıldığını da unutmamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası her vatandaşça tam okunmalı ve temel haklar öğrenilmelidir. Öğrenildiğinde görülecek ki Türkiye Cumhuriyeti tam anlamıyla Türk halkına emanet edilmiştir. Türk halkı olarak emanetçi olduğumuzu gördüğümüzde ise emanet için gereğini yapıp gelecek nesillere taşımalıyız. Sorumluğumuzu yerine getirebilmek için ise konuşmamız gerekmektedir.