Hava Durumu

Küreselleşen ekonomide biz

Yazının Giriş Tarihi: 11.02.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.02.2019 00:00
 

Sağlık, huzur, keyif, mutluluk ve hayır; hanelerinizi bereketle gönüllerinizi neşe ile doldursun dileklerimle haftanın ilk köşe yazısını yazacağım. Malum yerel seçimlerden daha öte bir durum var ki o da ekonomik durumlar. Tabi bu yazımda çarşıya pazara girmeyeceğim. Çarşının pazarın yaktığı canlardan hiç bahsetmeyeceğim. Bugün size küresel ekonominin neye dikkat ettiğini ve Türkiye neresinde olmalı konusundan bahsedeceğim.

 

Ne yazık ki dünyadaki birçok kişi ortaklıklar adı altında birçok model üzerinde beraber olmaktadır. Bu ortaklıkların büyük bir kısmı ise ekonomik üzerinden olmaktadır. Dünyada büyüyen ekonomi ise küreselleşmenin ardına saklanmış büyük bir kontrol gücü olduğunu bilerek hareket etmemiz gerektiğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.

 

Katıldığım birçok ekonomi zirvesinde gördüğüm bir konu var ki o da bir yandan rekabet avantajı ve pazar genişliği açısından küreselleşme, diğer yandan ekonomik imkanların birleştirilerek tek bir ekonomik güç oluşturma açısından bölgeselleşme, bugün dünya ekonomisinin iki temel özelliği haline gelmiştir.   Özellikle, bölgesel ekonomik gruplaşmalar olgusu, dünya için yeni bir ekonomik harita çizmektedir. Bu haritanın sınırları, ekonomik gruplara dahil olmak isteyen yeni ülkelerin talepleriyle devamlı bir gelişme göstermektedir.

 

Küreselleşme, pazarın dünya ölçeğinde büyümesi, ulusal sınırların dışına çıkması, dünyanın tek pazar haline gelme olayıdır. Değişen gelişen dünyamızda küreselleşme kaçınılmaz bir hal almıştır. Küreselleşme ile beraber dünya bir bütün olarak düşünülmeye başlamıştır. Bugün bir ülkenin küreselleşme dışında kalması pratikte pek mümkün gibi görünmemektedir. Nicelik olarak küreselleşme ticaret, sermaye akımları, yatırımlar ve insanların ülkeler arasındaki dolaşımında meydana gelen artışı ifade etmektedir.

 

Niteliksel olarak ise, politik, ekonomik ve sosyal süreçleri kapsar. Yani diyebiliriz ki, sınırlara tabi olmayan dünya ekonomisi ortaya çıktı. Küreselleşme ile birlikte artık ulus devlet yok olmaya başlamıştır. Artık bir değil birden fazla ülkenin geleceği söz konusudur. Dar kalıplarla düşünmek yerine daha geniş açılardan olaylara bakmamız gerekmektedir.

 

Gelişen piyasalar olarak anılan orta ve ortanın biraz üstündeki gelişme düzeyindeki üçüncü dünya ülkeleri merkez ülkeler için yeni yatırım alanları olarak ortaya çıktı. Orta gelişme düzeyindeki ülkeler sermaye hareketlerini serbest bıraktılar. Sermaye giriş ve çıkışı üzerindeki kontrollerini yitirdiler.

 

Dünyanın her yerinde istediği gibi üretim yapabilmek istediği gibi mal ve hizmet satmak ve daha önemlisi, istenildiği gibi sıcak para denilen spekülatif parasını bütün dünyada dolaştırmak, en yüksek kâr oranı neredeyse, anında oraya ulaşmaktır. Sermaye kendi güvenliğini, kârını gerçekleştirmek için dünyadaki bütün engellerin kaldırılmasını istemektedir.

 

Bağımsız devlet, kendi halkının çıkarlarını tam olarak koruyabilen devlettir. Dünyadan kopuk yaşamak değildir.

 

Küreselleşme ve akabinde sermeyenin sınırları kaldırması, ülkelerde stratejik ve kültürel alanlarda egemen olması; millet, ulus ve kültür ayrıcalıklarını kaldırıp tek dünya milleti yaratma hedefine doğru gitmektedir.

 

Kaçınılmaz olan küreselleşme ve sermayenin dolaşımı karşısında, Milli siyaset güden ülke içerisindeki siyasi aktörlerin, statükoculuğu bırakıp, kaçınılmaz hale gelen sistemin içerisinde yapıcı bir rol oynamaya soyunmaları, kültür, dil, Milli Şuur fikrini her platformda, doğru bir şekilde bilimsel tabanda tüm dünyaya haykırmaları gerekmektedir.

 

Türkiye küreselleşen ekonomin bir parçası olurken yerel ekonomik hareketlerden oldukça uzaklaşmıştır. Üretmek yerine ithalat kapasitesini büyük bir şekilde artırmıştır. Bugün küreselleşen dünyada Türkiye yeri önemli ancak küreselleşen dünyada Türkiye’nin içinde büyük bir kriz bulunmaktadır. Önümüzdeki uzun bir süre vatandaş bu krizden de etkilenecektir.

 

Yapmamız gereken küreselleşmeyi takip ederken yerelliğin hiçbir değerini kaybetmemek olmalıdır. Dünyayı takip ederken dünya bağımlısı olmamamız gerekir. Eskide olduğu gibi değerleri, ürettikleri ve yaşantısı ile kendine yetebilen güçlü ülke olmalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.