Hava Durumu

“Biz son şanslı kuşaktık” (Bedia BARAK)

Sanat sevgilerimiz, aşklarımız, niteleyebilecek duygularımız doğadan uzaklaşmış durumda. Biz belki de son şanlı kuşaktanız. Bir kızı tarif ederken 40 tane çiçek ismi bildiğimiz için birine benzetebiliyorduk. Ama şimdi ki kuşaklar ne ağacı, ne doğayı, ne çiçekleri bilmiyorlar diyen Cevdet Bağca ile “Öyle bir gülümse ki” ya da al ömrümü koy ömrünün üstüne, senden gelsin ölüm başım üstüne…

Haber Giriş Tarihi: 23.03.2017 12:25
Haber Güncellenme Tarihi: 23.03.2017 14:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
“Biz son şanslı kuşaktık” (Bedia BARAK)

Öğretmen, söz yazarı, besteci, eserlerini bana kalırsa en güzel kendisi yorumluyor ama Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Hüseyin Turan, Nurettin Reçber, Kubat  gibi ünlülerden hayranlıkla dilediğimiz albümlerin baş yazarı ve  bu hafta ki konuğumuz ünlü üstat Cevdet Bağca….

"Öyle bir gülümse ki” diye başlar sözlerine ve devam eder:

"Öyle bir gülümse ki”Gülüşün tutuklansın, bakışın yasaklansın. 

Dağlar; dağ olmaktan utansın gülersen…

Gülersen Mardin’de Deyrul Zafaran’da vaftiz olur Bütün çocuklar.

Fırat Dicle’sine kavuşur, Şattül Arap çöl olur.

Gülersen Ağrı’da İshak Paşa Sarayı’nın gölgesinde, Ahmede Hani mezarında gülümser…

Gülersen Iğdır’da neşeli bir kayısı ağacı çiçek açar, açar bahçesinde gülleri annemin…

Gülersen Erzurum’a bahar gelir, Mardin kapı şen olur, kavuşur yıkılır Nemrut’lar…

Gülersen annemin gözbebeklerinde ülkem de güler "

B. BARAK: Kendinizden bahseder misiniz?

C. BAĞCA:1965 yılında Iğdır'ın Melekli kasabasında doğdum. Ailem Turgutlu'ya göç ettikten sonra yıllarca işçilik yaptım, öte yandan anne ve babamın da gayretiyle öğrenimime devam ettim. Üniversite yıllarına kadar Turgutlu'da yaşadım. Politik gerekçelerle yarım kalan birkaç üniversite yaşantımdan sonra Gazi Üniversitesi Sınıf Öğretmenliğini bitirdim. 1989'da öğretmenliğe başladım. O tarihten beri öğretmenliğe devam etmekteyim. Bununla birlikte 30 yıldır profesyonel anlamda söz yazarlığı ve bestecilik yapmaktayım.

B. BARAK: Sizin söz yazarlığı ve besteleriniz başka sanatçılar tarafından yorumlanıyor ve dinleniyor hangi ses yorumcularıyla eserlerinizi paylaştınız?

C. BAĞCA:  Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Hüseyin Turan, Grup Sentez, Yeninur Ada, Metin Yılmaz, Yol Arkadaşları, Alişan, Güler Işık, Nurettin Güleç, Nurdan İpek, Deniz Erdoğan, Bağdagül, Recep Ergül, Umuda Ezgi Grubu ve birçok sanatçılarla çalıştım. Ayrıca film müzikleri ve belgesel çalışmaları yaptım.

B. BARAK: Albümlerinizden bahseder misiniz?

C. BAĞCA:  İlk albümüm olan Simurg'u 2000 yılında yaptım. Bu başarılı albümü Emanet Öyküler(2005), Mayna(2004) ve Nuda(2011) ve Haymatlos, (2015) albümlerim izledi. Yurtiçi ve yurtdışında devamlı konserler vermeye devam ediyorum hatta Bursa’ya da Fransa Paris’te ki konserimden geliyorum.

B. BARAK: Sanat hayatınıza ne zaman başladınız?

C.BAĞCA: 30 yıldır söz yazarlığı ve bestecilik yapıyorum. Şöyle, yorumlama kültürü bende 1990 yılında başladı. Öğretmenlik yaptığım için yorum yapma, sahne yapma anlamında uzak kaldım. Öğretmenlik mesleğimden yeni ayrıldım. Müzik anlamında devam ediyorum. Birçok sanatçı arkadaşımla çalışıyorum. Kubat, Edip Akbayram, Nurettin Reçber ve daha birçok arkadaşımla devam ediyoruz. Dizi ve film müzikleri yaptım yapmaya devam ediyorum.

B. BARAK: Beste yaparken ne hissediyorsunuz?

C.BAĞCA: Duygular, düşünceler yoğunlaşıyor. Ama bir süre sonra sanki iş gibi algılamaya başlıyor insan. Birçoğumuz için yaşamımızın belirli dönemlerinde daha yoğun ve daha anlamlı oluyor. Her anınızda o yoğunluğu ve anlamlılığı yaşayamazsınız. Bir de sürekli kendi çeperinizden bakıp anlatırsanız, müzik ya da sanatı, bir süre sonra sıkmaya başlar. O yüzden hep derler ya empati kurarak yani başkalarının yerine kendini koyarak düşünmeye başlamak. Başkalarının hikâyelerini de dinlemek ve aracılık yapmak gerekiyor. Türkiye bu anlamda çok fazla hikâyenin yaşandığı bir ülke. Bende empati kurarak başka insanların duygularını yansıtmaya çalışıyorum. Kendi hayatımdan da örnekler var tabi ki eserlerimde. Geleneksel olarak beslendiğimiz çok güçlü bir damarımız var bizim. Bu ülkede çok iyi ozanlarımız, şairlerimiz, yazarlarımız, çok kıymetli insanlar var. Hepimizin hayatına dokunmuş Pir Sultanlarımız var.

B. BARAK: Ben oldum artık dediğiniz oldu mu?

C.BAĞCA: Rekabet demek istemem adına ama insanın kendinizle hesaplaşma kültüründen geliyorsanız kabaca ben yaptım ve güzel oldu diyemezsiniz. Sürekli karşılaştırarak daha iyisini yapmaya çalışırsınız. Nurettin Reçber’den dinlediğimde ufaktan kıskandığımda oluyor örneğin. “Nasıl kaçırdım bunu ben yazmalıydım” dediğim oluyor. Söylemenin dışında yazmakta, bestelemekte çok değerli benim için. Bu nedenle Aliyar arkadaşım ve Hikmet arkadaşım da çok değerli benim için.

B. BARAK: Sanat zarara uğruyor mu?

C.BAĞCA: Evet. Sanat sevgilerimizi, aşklarımız, niteleyebilecek doğadan uzaklaşmış durumda. Biz belki de son şanlı kuşaktanız. Bir kızı tarif ederken 40 tane çiçek ismi bildiğimiz için birine benzetebiliyorduk. Ama şimdi ki kuşaklar ne ağacı, ne doğayı, ne çiçekleri bilmiyorlar. Aşık Veysel görmeyen gözleriyle neler yazmış. Biz gören gözlerimizle hiç bir şey görmüyoruz. Bu hengâmede, bu kirli apartman görüntüleri arasında,  duvar ördüğümüz insanlarla aramızdasanatı da öldürme çağını yaşıyoruz. Bu dramatik hayatta gülen yüzümüz hep olsun. İnsanları çok önemsiyorum.

B. BARAK: Çok kıymetli eserleriniz olmasına rağmen, çok hayranınız olmasına rağmen sizi neden ekranlarda göremiyoruz?

C.BAĞCA: Ben çok fazla radyo programına çıktım çıkıyorum. Sanat maceramda ya da sanatımı örgütlerken, ulusal medya dediğimiz, televizyon kartellerinin görmezden geldikleri sanatçılar vardır. Duymazdan geldikleri sanatçılar vardır. Ben onlardan biriyim. Radyolar olmasaydı bu kadar çok iş yapamayabilirdim. Bütün albüm kapaklarımda radyolara teşekkür ederim. Son dönemde internetin katkısı çok oldu. Aynı zamanda sanatçılar arasında bir eşitlik te yarattı. Ulusal anlamda seçme sanatçılar ön plana çıkartılırken, internet aracılığı ile insanlar sevdiği, dinledi sanatçıları öne çıkarabildi. Mahkûm kalmadı. 7/24 garip, komik hayatlarını izlediğimiz o hayatları artık kimse merak etmiyor. İnsanlar artık yeni tatlar, yeni sesler, yeni adamları merak ediyor. Çağ teknoloji çağı ve çok önemli yer tutuyor hayatımızda.

B. BARAK: Al ömrümü koy ömrünün üstüne eserinizin hikayesini anlatır mısınız?

C.BAĞCA: Hikâyesini anlatmak istemiyorum çok hüzünlü ama insanın ömrünü adayabilecek biri varsa bu oğlu, kızı, eşi, annesi, karısı, dostu, arkadaşı babası olabilir, biraz hayatlarına dokunur. Ne mutlu insanın hayatında hayatını verebileceği insanlar olanlara. Bu çok iddialı sözler. Ben sevginin kirlendiği çağlar yaşadım. Ömrünü koyacak kadar büyük aşklar olmalı diye düşünüyorum. Bunlardan dolayı bu sözleri söylemişim diyelim.

B. BARAK: Sanata merhaba dediğinizde örnek aldığınız isim?

C.BAĞCA: Ben sanata merhaba dediğimde çok özel sanatçılar vardı birçoğu hala var. Zülfü Livaneli hayatımıza çok dokunmuştur. Selda Bağcan, Ali Asker, Edip Akbayram, Ahmet Kaya gibi. Çok şanslı bir dönemdi.

B. BARAK:Maddi açıdan hak ettiğinizi alıyor musunuz?

C.BAĞCA: Müzik sektörü dünyanın en devasal sektörlerinden biri. Hak ettiğimizi alıyoruz noktasında bir eksiklik söz konusu. Çünkü ülkemizde bu konuda ki yasalar olmasına rağmen, işler hale getirilmediği için, takip ve telif hakları konusunda tahsili aksıyor. Müzik yayını yapan her yerin müziği üreten kişilere karşı telef hakkını yerine getirmesi gerekiyor. Almanya’da bu işi yapan sendikalar bir yer müzik yayını yapmak isterse Kültür Bakanlığına yaptığı belirli bir ücreti ödemek zorundadır. Herkesten bu alınır. Alınan bu para bir havuza konulur. Bu havuzdan hak eden sanatçılara ödeme yapılır. Her gün de yeni alanlar çıktığı için bu alanları da devlet takip eder. Bizde de bu yasalar var. Bende üye sanatçılardan biriyim. Bu meslek kuruluşlarının elbette bize katkıları oluyor. Ama bu tek başına meslek kuruluşlarının takibi ile olabilecek bir durum değil. Yetersiz kalıyor. Devletlerin takip etmesi gerekiyor. Sorunda burada başlıyor. MESAM sizinle, restoranlarla,  otellerle, muhatap olmak zorunda kalıyor. İnternette se tıklama oranlarına göre ödeme alır. Ama yurt dışında orijinali tıklanır biz de ise henüz albümü piyasaya çıkmamış kişilerin tıklanma oranına göre övünen kişilere karşı bu işi mesleği edinen, sadece bu iş ile geçinen kişiler arasında bir denksizdik var. Yani albümün orijinal olup olmaması hatta hiç albüm olmamasının önemi ülkemizde yok.  Sadece beste yaparak geçimini sağlayan bir insanın ne kadar hak kaybına uğradığını düşünsenize. Örneğin sigara içmek ülkemizde yasak ama sigara içilmeyen yer gördünüz mü? Müzik alanında da biz aynı şeyleri yaşıyoruz.

B. BARAK:Hukuk konusunda ne yapılmalı?

C.BAĞCA:Bizim genel olarak hukuk ve hukuk içinde yaşama sorunumuz var. Dünyanın modern ülkeleri, insanı, yaşamı, gündelik hayatın sorunlarını hukukla çözerler. Bir kadın Almanya’da kadın olduğu için baskı görmez. Yalnız yaşadığı için baskı görmez. Kabalık görmez niye çünkü hukuk var. Cezasını çekeceğini bilir. Sanatın da hukuku çok değerli. Geçmişte kanallara kendimizi duyurmak için çok paralar ödedik. Klip çekerek. Üstelik yazan sensin, seslendiren sensin, klip çeken parasını ödeyen sensin. Bu kadar emek ve ödemelerin ardından bunu yayınlamak için bir de kanallara ödeme yapıyorsunuz. Hem para vermiyor hem de üstüne para alıyor. Bunun tersi olması gerekmez mi? Bunun haricinde bir de senin yayınladığın klip için ayrıca reklam da alıyor. Kanallar her yerden kazanırken sen her yerden kaybediyorsun. Paran yoksa klip çekemiyorsan seni kimse tanımıyor, ne kadar iyi olursan ol. Yazık değil mi bu ülkenin çocuklarına. Ayrıca izleyicilere de yazık. Sadece parası olan sanatçıları tanımak zorunda kalıyor, parası olmayan çok iyi sanatçıları tanıyamıyor, dinleyemiyor.

B. BARAK: Sahnede şarkıyı unuttunuz ne yapasınız?

C.BAĞCA:  Çocuklar ya devam eder ya da hatırlatmaya çalışır ama ben gülmeye başlarım ve kitlenirim.

B. BARAK: Çok teşekkür ederim doğal sohbetiniz için

C.BAĞCA: Samimiyetiniz ve dostluğunuz için ben teşekkür ederim. Enerjiniz için size, dostlarımıza, çalışan arkadaşlarınıza dolu dolu sevgilerimi iletiyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum. Emeğinizi yüreğinize sağlık.  HABER: BEDİA BARAK

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.