Hava Durumu

Bursa Cumhuriyet Savcısı ile sanata doğru (Bedia BARAK)

Bursa Cumhuriyet Savcısı ve Şair Muhammet Zeki Bayraktar, 3. baskısı yapılan "Ben de Vurdum Ölümü” isimli şiir kitabının ardından 2. şiir kitabının hazırlığını tamamladığını söyledi ve “Yüreğin sese dönüşü şiirlerimle oluyor” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 16.03.2017 12:34
Haber Güncellenme Tarihi: 16.03.2017 12:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
Bursa Cumhuriyet Savcısı ile sanata doğru (Bedia BARAK)

1. kitabını Bursa Anadolu Medya Yayıncılık tarafından piyasaya çıkardığını 2. kitabı için FA yayınevi ile anlaşmak üzere olduğunun müjdesini veren Cumhuriyet Savcısı Muhammet Zeki Bayraktar, yüreğin sese dönüşü, yani has ve samimi şiir ‘insanca’ gören duyan, düşünen, söyleyen, yazanların sayesinde bu gök kubbeyi hep çınlattığını, kitabında aşk, toplumsal olaylar, aile bireyleri ile ilgili olmak üzere her konuda şiirlerin yer aldığını ifade etti.

Meslek hayatında insanlarla olan diyalogları sayesinde  birçok olay gördüğünü söyleyen Bursa Cumhuriyet Savcısı Muhammet Zeki Bayraktar, şiir yazmaya ortaokul yıllarında başladığını belirterek, “Mesleğim gereği insanlarla hep yüz yüzeyim.  Şiirlerimi genelde ilham geldiğinde hemen kalem, kağıdımı alıp yazıyorum. Şiirlerimin çoğu hece vezniyle yazılmış şiirler. Genellikle aşk şiirleri, ilahi aşk, bunun tezahürü olan insanlara, doğaya olan aşk ve toplumsal bazı olaylarla ilgili şiirler ilk kitabımda olduğu gibi 2. kitabımda yer alacak" dedi.

Bursa Cumhuriyet Savcısı ve Şair Muhammet Zeki Bayraktar sanat içeren bir söyleşi gerçekleştirdik.

B.BARAK: Kendinizi tanıtır mısınız?

Z. BAYRAKTAR: Bursa Cumhuriyet savcısıyım. Aynı zamanda şiir yazarı ve şairim.  Kitabımın 3. baskısı çıktı. 2. şiir kitabımı tamamladım ve yakında piyasada olacak.

B.BARAK: Peki, sanata olan ilgi ne zaman başladı?

Z. BAYRAKTAR: Sanatın şiir bölümü ile iştigal etmem ortaokul sıralarında başladı. O yıllardan Bursa'ya görev için gelene kadar sürekli şiir yazdım.

B.BARAK: Arşiv yaptınız mı? Kaç şiiriniz var?

Z. BAYRAKTAR: Sayı bilmiyorum. Yazdığımız şiirlerin bazılarını beğenmeyip sonradan attığımız oluyor. Bazılarını değiştirdiğim oluyor.

B.BARAK: Sanata bu kadar ilgili olmanıza rağmen neden sanat içeren bir meslek seçmediniz? Neden Cumhuriyet savcılığı gibi ağır meslek seçtiniz?

Z. BAYRAKTAR: Evet sanat çok güzel. Çok seviyorum. Ama sanat hayatını devam etmeniz için maddi açıdan yeterli olmuyor. Bir meslek sahibi olmanız lazım. Benim mesleğim Cumhuriyet savcılığı, hobim sevdam şiir. Benim babam ilköğretim öğretmeniydi ve çocuklarının okumasını çok isterdi. Okudum ve çok severek yaptığım bir mesleğim var. Türkiye'nin her tarafında görev aldım. Akdeniz, Doğu, Marmara, Karadeniz her alanda görev yaptım, gezdim.

B.BARAK: Şiir kitap satışınız nasıl?

Z. BAYRAKTAR: Şiir kitabı çok satılmıyor? Maddi beklentim yok. Hobi olarak severek yapıyorum. Ayrıca ahşap üzerine oyma, yakma, boyama hobimde var. Resimde yapıyorum.

B.BARAK: Kaç yıldır Bursa'da görev yapıyorsunuz?

Z. BAYRAKTAR: Bu yıl 13. yılım oldu. Bursa adliyesinde 13 yıldır Cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyorum.

B.BARAK: Emekli olunca sanat sevdanıza daha çok ağırlık vermeyi düşünüyor musunuz?

Z. BAYRAKTAR: Emekli olunca bir dükkan kiralayıp, ön tarafını yaza hane, arka tarafını atölye, ahşap, torna atölyesi yapma planlarım var. Şiir etkinliklerine katılmak istiyorum. Bursa'da çok var. Bursa dışından da çok davet alıyoruz. Tokat, Antalya, Amasya her yerden davet geliyor. Ama Gemlik'te yapılan programlara dahi katılamıyorum vakit yokluğundan dolayı. Bunları emekli olunca planlamayı düşünüyorum. 

B.BARAK: Peki şiir nasıl yazılıyor?

Z. BAYRAKTAR: Şiir beklemekle gelmiyor, geldiği zaman yazılıyor. Aklınıza gelmeye başladığı anda yazarsanız onun devamı geliyor. Günü saati yok. Mutluyken nadir ama hüzünlüyken daha çok ilham geliyor. Hüzünlüyken ya da hüzünlü olayla karşılaştığın da  duygular daha çok yoğunlaşır.

B.BARAK: Adliye'de görev yapan arkadaşlarınızdan sizden başka şair var mı?

Z. BAYRAKTAR: Var tabi. Ama o arkadaşlar yazıyor fakat yazıklarını ortaya çıkarmıyorlar. Ben de ortaokuldan beri yazmama rağmen 2013 yılına kadar bu yazdıklarımı yayınlamayı düşünmemiştim. Faaliyete dahi katılmadım. 2013 yılında İstanbul'da bir matbaacı arkadaşımın, matbaasında ilk kitabımı bastırınca bu konuda ne tür faaliyetler var diye araştırmaya başladım. Önce Bursa Büyükşehir Kent Konseyi şairler yazarlar gurubuna katıldım. Mesleğim el verdiği kadar devam ediyorum. Zaman bulabildiğim kadar çünkü işlerimiz çok yoğun. Bursa adliyesi ve şehri Türkiye'nin 4. büyük adliyesi ve şehri.

B.BARAK: Meslek gereği ciddi bir kişiliğiniz var ya da öyle olmak zorundasınız. Şiir yazdığınızı duyanlar şaşırıyor mu?

Z. BAYRAKTAR: Kendi meslektaşlarım bile inanamıyor. Bu meslekte olunca doğal olarak beklenmiyor. Bir savcı arkadaşım bir gün dedi bana "Şöyle bakıyorum sana, senden bu şiirler nasıl çıkar" diye.

B.BARAK: Müzik aleti çalıyor musunuz?

Z. BAYRAKTAR: Hayır. Benden 3 yaş küçük kardeşim çok güzel bağlama çalar. Babam da şiir ve resim yeteneği iyi derecede vardı. Köy enstitüsünde yetişmiş bir öğretmen olduğu için, marangozluk, ahşap işleri, sıhhiyecilik, iğne vurma, arıcılık her şey vardı. Dedem okuma yazma sı yoktu ama çok güzel türkü, şiir söylerdi. Ailemde sanat var yani.

B.BARAK: Şiir yazmaya devam edecek misiniz?

Z. BAYRAKTAR: Hiçbir şair yürek titreyişini, yüreğin sese dönüşen yazısını susturamazsınız. Yüreğin sese dönüşü, yani has ve samimi şiir ‘insanca’ gören duyan, düşünen, söyleyen, yazanların sayesinde bu gök kubbeyi hep çınlatacak”.  Şiir severlerin ve kamu kurumların kitabıma ilgi göstermesinden dolayı mutluyum.  Yeni şiirleri yazmaya devam edeceğim.

B.BARAK: Sanatla uğraşan insanların suç oranı düşer mi?

Z. BAYRAKTAR: Evet otomatikman düşer. İnsanların sadece sanat ile değil başka sanat faaliyetlerinin de artması suç oranını azaltacağını düşünüyorum.

B.BARAK: Gençlere nasihatiniz var mı?

Z. BAYRAKTAR: Ailelerimiz, anne, babalarımız, çocuklarımız iyi yetiştirelim. Devletimize, vatanımıza, bayrağımıza sahip çıkan gençler yetiştirelim. Çocuklarımızın örgütlerin ya da serseri ruhlu insanların eline düşürmemek için çocuklarımızı devamlı kontrol bir şekilde, sıkmadan, bunaltmadan kontrollü bir şekilde yetiştirmeye çalışalım. Gençlerimiz ise imkanları çok güzel. Teknoloji, internet ortamı sayesinde iyi kullanırlarsa daha değişik alanlarda faydalı, faaliyetleri yollara yönelirlerse, vakitlerini boşa harcamamış olurlar. Bunları yapanların düşünüp de suç işlemeye vakidi olmaz. Her insanın bir hobisi olmalı, sanatın her alanında yer almalı. Toplum sadece iş, ev monotonluğundan kurtulmalı. Çünkü bu tür yaşam da insanı ister istemez mutsuzluğa itiyor.

Muhammet Zeki Bayraktar kimdir?

1962 yılında Erzurum'un Horasan ilçesinde doğdu. Aslen Erzurum'un Pazaryolu ilçesinden olup, öğretmen olan babasının görevi nedeniyle ilk, orta ve lise tahsilini doğduğu yer olan Horasan ilçesinde tamamladı . İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Cumhuriyet Savcısı olarak sırasıyla Adana ili Ceyhan ilçesi , Van ili Çatak ilçesi , Kastamonu ili Pınarbaşı ilçesi ve Aydın ili Kuyucak ilçesinde görev yaptı . 2004 yılından itibaren Bursa Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmaktadır .          Evli ve 3 çocuk babasıdır .

BEN  DE   VURDUM   ÖLÜMÜ

Küçüktüm , bilmezdim nasıl bir şeydir,

Ben bir gün babama sordum ölümü ...

"Başka  bir  aleme  gitmek  demektir."

Deyince  ,  rüyaya  yordum  ölümü  ...

Rüyada  her  yere  gidip  dönülür ,

Dakikada  bir  çok  insan  görülür ,

Niçin  yaşanılır  ,  neden  ölünür  ?

Çocuktum, bir oyun gördüm ölümü...

 

Dedem, ninem öldü ; anlayamadım,

Ağlayanlar  oldu  ,  ağlayamadım ...

Bunu  bir  sonuca  bağlayamadım ;

Urgana  un  gibi  serdim  ölümü ...

 

Henüz tanışmadan ben bu korkuyla,

Gençlik geçti gitti , türlü coşkuyla ,

Bayramda, törende milli duyguyla ;

Yalnız düşmanlara verdim ölümü...

 

Babam öldüğünde ben de babaydım ,

O  zaman  ilk  defa  ömrümü saydım ,

Ancak , daha sonra zamana yaydım ;

Yine  bir  sürgüne  sürdüm  ölümü ...

 

Binlerce  ölüyü  gördüm  işimde ,

Hep  kavak  yelleri  esti  başımda ,

Annem öldüğünde, kırkbeş yaşımda;

Ben yeniden başa sardım ölümü ...

 

Ne dadaş, ne gakkoş, ne zeybek, efe ,

Bildim ,  direnemez  artık  bu  defa ,

Çok  yaklaşıp  nişan  aldım  hedefe ;

Bir  yay  gibi  çekip  gerdim  ölümü ...

 

Bak  yaşın  elliyi  geçti  Bayraktar,

Korkunun   ecele  ne  faydası  var ,

Dolunca  ,   sayılı   o   dakikalar ;

Ölüm beni , ben de vurdum ölümü.

HABER: BEDİA BARAK

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.