Hava Durumu

“Çocukluğumu Ört Üstüme” (Bedia BARAK)

Gırtlağına kadar kirlenmiş bir dünyanın üzerine mavi konfetiler serpiştiren ünlü şair Şevket Karakış, ‘Kirler/in Üstünde Mavi’ isimli ilk şiir kitabının ardından ‘Çocukluğumu Ört Üstüme’ isimli ikinci şiir kitabını okuyucuyla buluşturdu.

Haber Giriş Tarihi: 19.05.2016 14:11
Haber Güncellenme Tarihi: 19.05.2016 14:11
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
“Çocukluğumu Ört Üstüme” (Bedia BARAK)

Kitaba ismini veren ve ilk sayfada yer alan şiirde; ‘üşürsem yeniden, çocukluğumu ört üstüme… Annem ol…’ diyor Şevket Karakış.

Evet, bu haftaki sanat köşemizin konuğu yaşadığı hayattan, tanık ettiği yaşamlardan ve kendi hislerinden yola çıkarak yazdığı şiirleri ‘Çocukluğumu Ört Üstüme’ kitabında bir kez daha bir araya getiren, aynı zamanda kitabındaki şiirlerini kendi el yazısıyla yazarak yeni bir projeye imza atan Şevket Karakış.

Bakmayın soyadının ‘Karakış’ olduğuna; Onun yüreği bir bahar kadar hafif, bir yaz dokunuşu kadar çılgındır. Tutar, olmadık şeyleri kendine dert eder. Biriktirir dertlerini, bir gül gamze akşamı şiir yağmurlarına dönüştürür sözcük bulutlarının serzenişlerini, başlar mavi mavi yağmaya…

B. BARAK: Kendinizden bahseder misiniz?

Ş. KARAKIŞ:1963 yılında Bitlis'in şirin bir ilçesi olan ve Van Gölü'nün hemen kıyısında kurulan Adilcevaz'da doğmuşum.1979 yılından beri İzmir'de yaşamaktayım.

İzmir / Bornova'da  11 yıldan beri işletmeciliğini yaptığım“Şafak Türküsü Türkü ve Şiir Evi “ adı altında bir kafem var.

B. BARAK: Kaç yıldır şiir yazıyor ve okuyorsunuz?

Ş.KARAKIŞ: Uzun zaman oldu sanırım…  “Kirlerin/in Üstünde Mavi “adlı ilk kitabım, 2004 yılında yayımlandı ve 6. baskısını yaptı. Nisan 2015 de de yeni kitabım “ Çocukluğumu Ört Üstüme “ çıktı. Yaklaşık 30 yıldan bu yana da, şiiri insanlara sevdirmek adına, usta şairlerin şiirlerini dillendiriyorum…

B. BARAK: Neden şiir?

Ş.KARAKIŞ:Şiir yaşamın her alanında, bireysel ve toplumsal aydınlanmanın simgesidir. Bünyesinde sevdayı, hasreti, acıyı, sevinci ve özgürlüğü barındırır. Yani “içinden geleni yazmak” değil. Tek başına duyguyla da yazılmaz, akılla da; akıllı bir duyguyla yazıldığında şiir olur; bu da hiç şüphesiz ki bilgi ve donanımı gerektirir. Çünkü şair; geçmişin belleği, bugünün tanığı, geleceğin habercisi olmak durumundadır. Şair;  duyarlı, muhalif ve anarşist olmalıdır. 

Sözün özü; “soruyu şiir nedir? “ diye yanıtladığımızda, “neden şiir?” sorusunun yanıtı kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Örnekse ;

Şiir nedir?

-           Güzellik

Güzellik nedir ?

-           Özgürlük .

Peki ya özgürlük?

“Bir ananın doğurganlığıdır özgürlük.

Sevdadır, hasrettir, özlemdir.

Demir parmaklık ardındaki

Haykırış, direniştir özgürlük.

Bir umuttur bazen,

Bazen bir düştür.

Kısacası özgürlük

Toplumsal bir gülüştür.”

B. BARAK: Neden mavi?

Ş.KARAKIŞ: “Kirlilerin/in Üstünde Mavi “ adlı ilk kitabımı yayına hazırladığım zamanlarda gerek ikili, gerek siyasal, gerekse toplumsal yaşamda, çirkinliklerini, iki yüzlülüklerini,  kaypaklıklarını mavi ile örtmeye çalışan çok insan(lar) tanıdım. Sonrasında söz konusu insanların üzerindeki mavinin rüzgarın etkisiyle uçtuğuna yada güneşin kızgınlığından dolayı eridiğine tanık oldum ve bu nedenle kendimce maviye oldukça ağır anlamlar yükledim; hak etmeyenlerin, taşıyamayacağı anlamlar;

“ Mavidir hayat

Hayata anlam katan şiir mavi.

Mavidir annemin rengi,

Özlemin kokusu mavi.

Mavidir özgürlüğün adı ve

kardeşçe yaşamanın tadı” dedim.

Ayrıca maviyle bu denli bütünleşmemde, Sabahattin Eyüboğlu’nun da katkıları olmuştur.  Örnekse ;

Sabahattin Eyüboğlu “ Mavi ve Kara “ adlı deneme kitabında “ güneş çekilip gittikten sonra bile mavi,  sabahlara kadar cenkleşir karanlıkla. Karanlığı asıl yenen mavidir, güneş değil. En güzel gecelerin rengi mavidir.

Her rengin farklı bir derinliği ve tadı vardır ama mavi farklıdır. Sanatın ta kendisidir. Her yaşayanın iliklerine işleyen ölüm karasına, yüz karasına, kasvet karasına bire bir gelen renk mavidir. “ demiştir.

Bence de mavi,bütün renkleri bünyesinde barındıran, olağanüstü bir güzelliktir…

B. BARAK: Şiir yazarken nasıl bir duygu içinde oluyorsunuz?

Ş.KARAKIŞ: Ben, şiirin içinde yer alması gereken sözcükleri, kendilerini ele vermemek için olmadık yerlere gizlenen hapishane kaçkınlarına, şairi de; bunların peşinden koşarak, gizlendikleri yerden çıkaran ve onların hepsini bir yerde toplayıp sonra da olması gereken yere teslim eden bir hafiyeye benzetiyorum.

Yani sözcükleri önce tek tek yakalayıp sonra da yazılması gereken şiirin dizelerine konuşlandırmak gibi …

Böylesine bir koşuşturmanın ardından yazma anındaki duyguları anlatmak, şiiri yazmaktan  daha zordur. 

Tıpkı; İlk kez uçurtma uçuran bir çocuğun,

İlk kez anne yada baba olan birinin, sevinci gibi bir şey olsa gerek.

Yani;Şiir yazarken içinde olduğumuz duygu,

Tıpkı aşkta olduğu gibi “ Anlatılmaz, yaşanır.” Dersem sanırım kabalık etmiş olmam…

B. BARAK: Şiirde aşkın rolü nedir?

Ş.KARAKIŞ: Üzerine sayısız şiirlerin yazıldığı ve gerek yazılı, gerek görsel alanların etkisiyle, içinde mitolojiyi de barındıran,dilden dile, gönülden gönüle dolaşarak, gücünü dünyaya kanıtlayan aşkın,şiirdeki rolü, yadsınamayacak kadar büyüktür…

       Bilmemiz gereken gerçek şu ki;

“  Aşk, kesinlikle kalp ile ilgili bir duygu değildir ve diğer bütün duygular gibi aşk da, sadece ve sadece beyinde başlar, beyinde biter. Ayrıca aşk, sadece kadın ve erkek arasında yaşanan bir duygu da değil. Denize, doğaya, hayvana ve insana da aşk beslenebilir ( Tabii bu biraz da, insanların aşktan ne anladığına bağlı )

Bu aşkın,insan bedenine ve belleğine kattığı huzur/mutluluk, şiire ilham kaynağı olabiliyor;

Şiirde aşkın rolü ve önemi, oldukça güçlü ve büyüktür…

B. BARAK: Okullarda edebiyat ve şiir konusu yeterli mi?

Ş.KARAKIŞ: Elbette yeterli değil…

Yazılı ve sözlü edebiyatımızın, okullarda yeteri kadar işlenmediği bilinen bir gerçektir. Sistemin dayattığı bilgiler dahilinde edebiyat eğitimi alanların büyük bir kısmı, edebiyatı gerçek anlamda anlamak ve tanımak adına, kendi olanaklarıyla birikim ve donanımlarını oluşturmak durumunda kalıyorlar. Okullardaki eğitimle sınırlı kalanlar, günümüz edebiyatçılarının ( Yazar / Şair ) çoğunu bilmez, tanımazlar. Ama gerektiğinde o tanımadıkları yazar ve şairlerin sözlerini, şiirlerini, birini ya da birilerini etkilemek adına, yaptıkları konuşmaların içine harmanlayarak kendilerine pay çıkarmaya çalışırlar. Edebiyat adına alınan iyi bir eğitim, güzel konuşma ve hitabetin de önünü açar. Dil ve düşüncenin önemini bilen her insan, güzel konuşmak zorundadır. Herkes şair olamaz ama az çok şiirden anlamalıdır…

Okullarda eğitim, edebiyat ağırlıklı olmalıdır…

B. BARAK: Çocukları şiir okuma ve yazmaya nasıl teşvik etmeliyiz?

Ş.KARAKIŞ:Üstat, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın, aşağıdaki söylemi, böyle bir soru sorulduğunda, verilmesi gereken yanıt gibi hazırlanmış adeta;

“ Elimde yetki olsaydı, sabah kalkar kalkmaz ilk işim herkese şiir okutturmak olurdu “

Çocukları, şiir okumaya ve yazmaya teşvik etmenin yolu,

Anne – baba ve sonrasında başlayan okul sürecinde, onlarla uzun zaman geçiren öğretmenlerden geçer…

Onlar okumalı ki,

Çocukları okumaya, dolayısıyla şiir yazmaya teşvik etsinler…

B. BARAK: Şiir yazarken bulunduğunuz mekânın, müziğin etkisi olur mu?

Ş.KARAKIŞ: Şiirin mekânı yoktur. “ Güzel bir mekân buldum, hadi burada bir şiir yazayım “ demekle şiir yazılmaz. Şiir, kendini yazdırtacağı zamanı bilir. Ama şiir üzerinde derinlikli çalışma zamanı vardır, bu çalışmayı yapmak için mekân ve müzik önemli olabilir. Şiiri bir inşaat olarak ele alırsak;

Kabası bitmiş bir inşaatın nasıl ki ince işleri varsa, şiirinde var. İnce sıvası var, kapı penceresi var, boya badanası var,

En önemlisi, evin içindeki eşyaların dizaynı var; “ Koltuk takımları, televizyon,  tablolar, biblolar vb. “ gibi. Yani ne, nerede daha güzel duruyorsa, düzenleme öyle yapılır. Şiirde de öyle, “ Bu sözcük burada daha güzel durur, bu sözcük olmasa da olur, bu sözcüğün yerine eşdeğer bir sözcük kullanılırsa daha şık durur vb. “ gibi… Bütün bu çalışmaları nerede yaparsanız yapın, huzurlu bir şekilde yapabiliyorsanız, bilin ki, şiir mekanı sevmiştir…

B. BARAK: Hangi yaş gurubuna hitap ediyorsunuz? Şiiri en çok kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çok sever?

Ş.KARAKIŞ: Yaş sınırı yoktur… Şiiri dinleyenlerin ortalamasını bulmak çok zor ama en dikkatli dinleyiciler, hiç şüphesiz ki kadınlardan oluşuyor diyebilirim…

B. BARAK: Turnelere konserlere gidiyorsunuz bunun hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Ş.KARAKIŞ: Turne değil de, dinletilere, bazen de festivallere gidiyoruz kitap fuarlarına katılıyoruz. İmza, dinleti; güzel bir duygu…

B. BARAK: Eklemek istediğiniz görüşleriniz var mı?

Ş.KARAKIŞ: Maksim Gorki, derki;

“ Kitaplar kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve aklı, dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır. “…

Okuyun! Okuduklarınızı paylaşın ki, “ Masmavi Bir Dünya “ hayallerimiz gerçeğe dönüşsün…

Yaşanmamış sevda

Sende bir şey var

Özünü gizleyen

Sevgiden yana

Aşktan-tutkudan

Yorgun gönülden

Ağrılı sancıdan yana.

Sende bir şey var

Zaman özürlü

Yaşanmamış bir sevdaya büyüyen

Acılarla Şekillenmiş Zaman

İlkbaharımdın ve son düştün avuçlarımdan yara bere içinde düşlerim.

Kokun sinmiş her dalın sıkıntısına örtünüyorum,

Sana akan ıslağına sabahlıyorum döşeğimin.

Bağrım üşüyor, yanıyor sırtım med-cezir gülüşlerimde kor-kar hesaplaşması.

Dizelerime öyküsünü yazıyorum kaçışlarımın hınca belenmiş.

Pusulamı yitirdiğim saatlerde hasretini yudumluyorum

eşikteki çatlaktan sızan. Suskunluğum kimsesiz hüznüme

İçimin aynasına ağlayan; dönde bak!

Dönde bak bizden yana acılarla şekillenmiş zaman.

‘Duru Sevdam, Ben Aklımı Sana Saldım, Öyle Sevdim, Hayatın Rengi’ gibi birbirinden güzel şiirlerin yer aldığı bu eseri mutlaka okumalısınız…

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.