Hava Durumu

“Harika bir baba,muhteşem bir dedeyim” (Bedia BARAK)

1972 yılında “Asi gençler” adlı filimle canlandırdığı karakterle Türk sinemasının mafyaların pis işlerini zevkle yapan, korumasız kadınlara tecavüz edip, kirli şakalar yapması ve pis sırıtması ile hafızalara Tecavüzcü Coşkun olarak yerleşen Coşkun Göğen ile çok hoş bir söyleşi yaptık.

Haber Giriş Tarihi: 05.03.2016 19:11
Haber Güncellenme Tarihi: 05.03.2016 20:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
“Harika bir baba,muhteşem bir dedeyim” (Bedia BARAK)

Halkın bazen nefretinin bazen de eğlencesinin kaynağı olmuş bu karakter günümüze kadar hala Coşkun Göğen olarak değil ‘Tecavüzcü Coşkun’ lakabı olarak kalmıştır.

71 yaşında ve hala genç bir delikanlı gibi. Emekli olmayı asla kabul etmese de yasal olarak emekli. Her fırsatta ilk eşine olan sevgi saygısını dile getiren, aynı zamanda İkinci eşiyle mutlu. İlk evliliğinden 3 kızı var: Uzay, Dünya ve Güneş. ‘Harika bir babayım. Muhteşem bir dedeyim’ diyor.

Berberlik mesleğiyle küçük yaşta tanışan Göğen, dükkanlarının önünde Yeşilçam’a giden yönetmenlerin figüran toplayan ekibin yanına giderek, onlara katılmasıyla sanat hayatı başlayan ve daha 13 yaşında iken Hülya Koçyiğit ile acemiliğini yaşayan Göğen, 71 yaşında ve halen sokakta yürürken hayranları etrafını sarıyor. 

Tecavüz sahnelerini güreş yapmaya benzettiğini ifade eden Göğen, “Çok dürüst, dümdüz bir adamım. Dünyadaki en namuslu tecavüzcüyüm” diye kendini ifade etti.

B. BARAK: Kaç filminiz var. Arşiv yapıyor musunuz?

C. GÖĞEN: 500 film çalışmam var ama hiç cd, kaset ya da arşivim yok. Ben manyak mıyım kendimi izleyeyim.

B. BARAK: Kendinizden bahseder misiniz?

C. GÖĞEN: Antalya'da 23 yıldır yaşıyorum, 3 kızım, 1 torunum var.  Antalyaspor'un amigoluğunun yanı sıra bir eğlence merkezinde halkla ilişkiler koordinatörlüğünü yaptım. Sezon açılınca tekrar yapmayı düşünüyorum. Aslen Makedonyalıyım. 14 Haziran 1946'da Antalya'da doğmuşum. İlkokul mezunuyum.   İstanbul Samatya'da büyüdüğüm için “sahil çocuğuyum” boğulma tehlikesi geçirdiğimden beri denize giremem. Ankara Anıttepe'de 24 ay askerlik görevimi yaptım. Yıllar sonra erkek olduğum yeri görmeye gittiğimde bulamadım izi bile kalmamıştı.

B. BARAK: Tecavüzcü olarak tanınmak sizi rahatsız etti mi?

C. GÖĞEN: Hayır hiç etmedi. Bizim meslekte ya iyi ya da kötü roller hafıza kalır örneğin Erol Taş gibi. Ben hayatımda hiçbir kadına laf bile atmadım. Ben görebileceğiniz en namuslu tecavüzcüyüm. Kadınlar bana gelip bana da tecavüz eder misin diye tacizde bulunur ama ben asla kimseye bakmam eşimi çok seviyorum.

B. BARAK: Çok beddua aldınız mı?

C. GÖĞEN: Evet sanırım çok beddua aldım. Ama o beddua edenler sonradan bana dua etmeye başladı.

B. BARAK: Kimler neden dua etti?

C. GÖĞEN: Bizim yaptığımız filmlere bakarak birçok genç aileleri tarafından koruma ve gözetme altına alınarak korundu. Zamanın kötülüklerinden kurtulan çok çocuk oldu. Sonradan ise beni tanıyan izledikleri kadar kötü biri olmadığımı görenler dualarını eksik etmedi.

B. BARAK: Peki, sizin filmleriniz yüzünden okula gidemeyen kız çocukları da olmuştur bunun için ne dersiniz?

C. GÖĞEN: Çok haklısınız bunu düşünmemiştim. Galiba kız evlatlarının kötü insanlarla karşılaşmaması ve kötülük yaşamaması için birçok aile kız çocuğunu okula göndermemiştir. Bunun için üzgünüm ama inanın kurtarılan çok kız çocuğumuz da olmuştur.

B. BARAK: Ailenize çok düşkünsünüz?

C. GÖĞEN: Ben mükemmel bir babayım. Çocuklarıma çok düşkünüm. 2 evlilik yaptım. 2 eşimde dünyalar iyisi. Çok şanslıyım. Çocuklarımın annesine sonsuz saygı duyuyorum. Şimdi ki eşimde aynı şekilde. Bir tane de torunum var. Aile olmak  mükemmel bir şey.

B. BARAK: Sanat ile uğraşanların maddi sıkıntı çekmesinin nedeni nedir?

C. GÖĞEN: Haklısınız bizim işte çok kazanır, çok harcarsınız birikimde yapmazsanız sıkıntılı yaşam başlar. Maddi durumum kötü değil ama çok iyi de değil. Emekli maaşım var 71 yaşındayım halen çalışıyorum. Ama inanın dünyanın en zengin insanıyım. Ben insana yatırım yaptım, en büyük yatırım insan. Ben parayı sevmiyorum, hiç de sevmedim. İnsanlar paradan çok daha değerli.

B. BARAK: Halk sizi çok seviyor bu size ilginç geliyor mu?

C. GÖĞEN: Tecavüz kelimesi aslında çok kötü. Ama insanlar beni bayağı seviyorlar. Çok büyük bir sevgi seli var, saygı var. Kafalarında şöyle yönlendiriyorlar, "Sen bir sanatçısın" diyorlar. Biz bir senaryoda ne yazıyorsa, okunduğu gibi yaptık. Onun dışına çıkmadık başarılı olduk.

B. BARAK: Amigoluk da yaptınız?

C.GÖĞEN: Evet önce Galatasaray sonra Antalyaspor’un amigoluğunu yaptım. Çok güzel günlerim geçti. Seyirciyi coştururdum. Benim Türkiye'de görmek istediğim taraftar Bursaspor taraftarı. Abi onlar muhteşem ya. Onlar bir koro. Senin dediğin her şeyi anında çizen yazan besteleyen tipler. Bir anda bir ağızda götürüyorlar.  Allah göstermesin çıldırdıkları zaman onları kimse tutamaz

B. BARAK: Sanat, televizyon, dizi, film sizin için nedir?

C.GÖĞEN: Bir aşktır. Bir tutkudur.

B.BARAK: Şuan televizyonlarda daha çok manken gibi oyunculara yer verilmesinin nedeni nedir?

C.GÖĞEN: Eski filmler gerçek hayat hikâyelerinden yola çıkılarak yapılırdı. Hepsi yaşanmış gerçek hikâyedir. Halen unutulmaz, bıkılmaz her gün izlenir. Şuan çoğu hayal ürünüdür. Ve insanlar güzel görmek istiyor. Oysa eskiden her karakter yaşanmış hikâyeye uygun seçilirdi. Hepsinin ayrı bir tadı vardı.

B. BARAK: Şimdi filimler de anlatılmak istenen nedir? Arada ki farkı anlatır mısınız?

C.GÖĞEN: Son 15 yıldır, 20 yıldır yetersiz kadro ile film yapılıyor. Çünkü çok değerli arkadaşlarımız vefat etti. Bir kısmı koptu. Başarılı gençlerimiz de var tabi. Onları çok seviyorum. Sevmek mecburiyetiyim çünkü hem bir sanatçı olarak geleceğimizin arkamızdan gelmesi bizi mutlu ediyor. Bugün gençlerin yaş ortalaması 30 ile 40 arası. Arada ki insanlar yok. Bunu da televizyonlar becerdi. Olumlu olumsuz birçok diziler var. Sakın bir saygısızlık olmasın ama ben dizileri izlemiyorum. Vaktimde yok. Çoğunlukla spor izlememe rağmen arada gözüm takılıyor tabi. Fantezi bir çağda yaşıyor bizim gençler. Mariobet Olumlu olumsuz şartlarda bile Allah’a dua etmelerini istiyorum. Abileri, dedeleri bizim gibi insanlar ne şartlar filim çektiler tahmin bile edemezler. Görmeleri mümkün değil. Ama bizler işimizi çok sevdik. Halen o ateş içimizde yanıyor. Çağrıldığımız an hemen gidiyoruz. Arada ki fark bizi sadece üzüyor. Onlar bizi emekli görüyorlar. Bizi bitmiş görüyorlar öyle değil.

B. BARAK: Standart bir çekim sizin de ilginizi çekiyor mu?

C.GÖĞEN: Bunlar Yeşilçam çocuğu. Bizler yöre çocuğuyuz. Ben İstanbul çocuğuyum ama İstanbul’da sanatçı yoktu hepsi doğudan, yörelerden, köylerden gelmişlerdi. O zamanlar okulu da yoktu. Biz asfaltta büyüdük.

B. BARAK: Sinemanın geleceği nasıl olacak?

C.GÖĞEN: Yapmacık olacak. Gerçeklerden çok uzak olacak. Bana tecavüzcü diyorlardı, en bir kişiye tecavüz ediyordum oysa şimdi dizilerde biri amcakızına, diğeri yengesine o buna şu ona hepsi birer tecavüz sahnesi. Herkes birbirini götürüyor benim adım çıkmış. Genelde bizim kültürümüze uymuyor.

B. BARAK: Tecavüzcü olmak sizi üzüyor mu?

C.GÖĞEN: Hayır kesinlikle o kelime artık bana yapışmış benim soyadımı kimse bilmiyor, gerçek adım daha çok sıkıntı yaratıyor. Magazin dünyasının bana hediyesi tecavüzcü kelimesi.

B. BARAK: Beddua ettiniz mi?

C.GÖĞEN: Asla ben beddua etmem. Kimsenin kötü durumda olmasını istemem. Herkes kısmetini yer, yaşar. Kimsenin kötülüğü beni mutlu etmez. Ben insanları, doğayı, kâinatı her şeyi seven bir insanım. İçimde ki büyük sevgi ile yaşıyorum.

B. BARAK: Farkınız nedir?

C.GÖĞEN: Biz okumadan böyle olduk. Okusaydık, eğitim alsaydık nasıl olurduk bilemem. Nuri Alço benim en iyi arkadaşım kader ortağım. Birlikte güzel çalışmalar yaptık.

B. BARAK: Gençlere tavsiye eder misiniz?

C.GÖĞEN: Tabi ki. Sinema büyük bir konsept. Sanat öyle. Benim kızım güzel sanatlar mezunu. Şimdi çalışmıyor. Baba ben niye okudum acaba diye soruyor. 5 yıldır çalışmıyor. Gençler okulu bitiriyor ama finanse edecekleri alan yok. Şimdi kızım 32 yaşında 2 lisan biliyor, ne zaman iş bulabilecek. Okumanın olumsuz yanları da var tabi. Ama yine de eğitim şart. Gençlerimiz hepimizin evladı.

B. BARAK: Burcunuz nedir.

C.GÖĞEN: Benim burcum çok fantazi. Ben her gün ağlarım. Çok duygusalım. Doyuma ulaşamayan bir burç  “İkizler” ,hayatı başka görürler. Fantazi yaşamayı severler.

B. BARAK: Siz hayatı nasıl görüyorsunuz.

C.GÖĞEN: Ben sevgi dolu bir insanım ama yaşadığımız ortama bakınca şunu demek istiyorum. Benim hayatı görmem için şuan ki kültürümden bir şey öğrendim. Dünya delikanlı olsaydı yuvarlak olmazdı. Kaygan bir zeminde yaşıyoruz Allah herkese yardım etsin. Köşeli bir dünya düşünemiyoruz değil mi? Biri gidiyor biri geliyor. Şuan biri gidiyor, 1,5 geliyor. Çoğalıyoruz.

B. BARAK: Kendinizi nasıl ifade edersiniz?

C.GÖĞEN: Bende din, dil, ırk mezhep ayrımı yoktur. Allah’ıma çok şükür Elhamdülillah Müslümanım. Ama bütün dünyada ki dinlere ve düşüncelere de saygılıyım. Hepimiz aynı yerden çıktık neyin tartışmasını, neyin kavgasını yapacağız. İnsan öleceğini bilse, doğar mı? 71 yaşındayım kendimi çok seviyorum. Kendime çok saygılıyım. Aynen etrafıma da sevgi ve saygılıyım. Her sabah aynaya bakıyorum ve lan moruk sen daha büyümedin mi diye kendime soruyorum. Kendimi çok seviyorum. Hem sanatçıyım. Hem insanım, hem adamım daha ne olsun.

B. BARAK: Unutamadığınız anınız var mı?

C.GÖĞEN: Olmaz mı? Hepsi bir anı hayatımın. Arkadaşım, benim bir günlük hayatım 3 tane roman yapar. Hiç param yok ama bana çok para teklif edenler var yaşadıklarımı roman yazmam için. İnanılmayacak şeyler yaşıyorum ve çok zevk alıyorum. İnsanlara sürekli yardımcı oluyorum.

B. BARAK: Sanatta emeklilik var mı siz olacak mısınız?

C.GÖĞEN: Ben hiç emekliye benziyor muyum arkadaşım baksana bana. İçim kıpır kıpır, hayat dolu.

B. BARAK: Bu yaşta bu kadar pozitif olmanın sırrı nedir?

C.GÖĞEN: Bilemeyeceğim bebeğim. İnsanları seviyorum. Hayatımda her şeyin olumlu tarafından baktığım için vallahi olumsuz şeyler bana yaklaşmıyor. Sabah eşim uyandırıyor kakuşkam kalk diye (sakalları sert demek. Eşim hep öyle der) Eşim bir yere gideceğimiz zaman 5 sat önceden hazırlanır bende o hazırlanana kadar 2 görüşme yaparım. Beni hiç rahatsız etmez. İnsan anlaşmak istedikten sonra her şekilde anlaşır. Yeter ki anlayışla yaklaşın hayat çok güzel olur. Anlaşamadığınız insanla değil oturmak, yatağa bile giremezsiniz.

B. BARAK: Sizce günümüz de neden boşanmalar çoğaldı?

C.GÖĞEN: Valla yeniler düşünsün. Onların hiç evlenme şansı yok. Beraberlik şansları yok. İlişki şansları yok. Çünkü o kadar rahat büyüyorlar ki. Hiç acı çekmeden her şeyi değiştirebiliyorlar. Kocayı bile hemen değiştirebiliyorlar. İki evlilik yaptım ikisini de çok seviyorum. İlk eşimden asla ayrılmazdım ama 52 yaşındaydım, O beni terk etti. 3 kızımı da aldı gitti. O benim hayatta en sevdiğim saydığım insandı. Görüşüyoruz, konuşuyoruz bazen oturuyoruz. 5 yıl rölanti yaşadım, sonra bir balerin ile evlendim. Allah bana bir güzel kadın daha verdi çok şanslı bir erkeğim.  Allah’ıma çok şükür.

B. BARAK: Spor yapıyor musunuz?

C.GÖĞEN: Her türlü sporu yaparım canım benim sen bile şaşırdın yaşımı duyunca. 71 yaşındayım. Allah herkese uzun ömür versin ama ekmezseniz biçemezsiniz.  Hayat bir spor aslında.

B. BARAK: Son olarak ne demek istersiniz?

C.GÖĞEN: Dünyayı seviyorum her ne kadar yuvarlak olsa da. İnsanları, çocukları çok seviyorum. Herkesi ve özellikle kendimi çok seviyorum. Sizleri çok seviyorum ve çok teşekkür ediyorum.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.