Hava Durumu

Niçinlere kim cevap verecek?

Yazının Giriş Tarihi: 17.07.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.07.2019 00:00
 

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden, 17 Temmuz 2019 tarihi yani bugüne kadar birçok olay ile karşı karşı karşıya kalmıştır. Yani Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak bu olayları biz yaşamaktayız. Yaşıyor olmamızın birçok sebebi var anacak en temel sebebi ise bulunduğumuz coğrafyanın dünya coğrafyaları karşısında çok önemli olmasından dolayıdır. Coğrafyamızın bu özelliğinden dolayı yaşadığımız coğrafyaya dış kaynaklı birçok saldırı yapılmaktadır ancak bu saldırılar ise içeride bulunan hainlerin desteği ile gerçekleşmektedir. İşte o nedenle dik duruşumuz sürekli olmalıdır. Nasıl olması gerektiği konusuna gelince adaletli, vicdanlı, demokratik ve geçmişiyle barışık olmakla mümkün olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk 6 temel ilke üzerinde hareket ederek ülkeyi gençlere emanet etmiştir. Bu temel ilkeler ışığında vatanın birliği, beraberliği sağlanırken, geleceğe vizyon çizmeyi hedeflenmiştir. Tabi bugün bu ilkeler birçok kez çaptırılarak anlatılmaktadır ve o nedenle ki birçok problemi doğrudan yaşayan ülke olmaktayız. Bu bilgiler bazen ise bilinçli olarak çaptırılmaktadır. İşte o zaman hıyanet içinde olan insanların çevremizde olduğunu açıkça bilmeliyiz.

Geleceğe projektör tutan Mustafa Kemal Atatürk altı ilkesinin tanımını kendi cümleleri ile sizle aktarmak istemekteyim. Altı temel ilkenin yaşanarak deneyimlenmiş olup ülke insanlığına niçin emanet edildiğini bugün daha iyi anlayacağız. İşte altı ilke ve işte Mustafa Kemal Atatürk’ün altı ilkeye ilişkin sözleri..

 

1. Cumhuriyetçilik:

Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)

Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.... (1925)

Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

 

2. Milliyetçilik:

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)

Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlâtları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932)

Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

 

3. Halkçılık:

İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921)

Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)

Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)

 

4. Devletçilik:

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)

Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)

Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)

 

5. Lâiklik:

Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)

Lâiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. (1930)

Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

 

6. Devrimcilik:

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)

Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)

 

İlkeleri tek tek okuduğunuzda neyi fark ettiniz? Hangi ilke sizin veya devletin bütünlüğüne zarar vermektedir? Niçin hala birçok anlaşmazlık ortada? Daha birçok niçin var ama sadece bu üç soruya verilecek yürekten verilen cevapla ile her şeyi daha iyi anlamış olacağız.

Değerlerimizi bilip, iyi sarılmalıyız. Yoksa vay halimize…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.