Hava Durumu

Özkula: “Hayata farklı açıdan bakma sanatı: TİYATRO”

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2019 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2019 00:08
 

"Seyirci tiyatro da güler, eğlenir, rahatlar ve kendine yeni sorular yöneltir..." Bora Özkula

Tiyatro bence tartışmasız bir sanattır. Düşünün ortada bir sahne ve sizi seyreden onlarca kişi ve sadece bir kaç kostümle orda çaycı, simitçi, katil ne bileyim belki de uzaylı olacaksınız.  Zor bir sanat bu rollere bürünmeniz için replikleri ezberlemeniz yeterli değil, sokağa çıktığınız da insanların hal ve hareketlerini incelemeniz gerekli, aslında herkesten bir şeyler öğrenmeniz lazım, yetmez sizin bilgi birikiminizi de üzerine koyup akşamları sahneye çıktığınız da seyirciye bu enerjiyi yansıtmanız daha da önemli. Yani tiyatrocunun heybesi hep dolu olmalı, heybesini doldurmayandan belki tiyatrocu olur ama sanatçı olmaz.

Bursa'da adını sıkça duyduğum Bora Özkula ile sonunda tanışma fırsatı buldum, tiyatro sevdalısı oyuncu arkadaşım Özkan Özdamar 'ın yardımı sayesinde Bora hoca'dan randevu aldım ve Bursa Devlet Tiyatrosu’nda buluştuk. Fuayede güzel bir sohbet yaptık.

M:Haluk Yalçınkaya: Ortaokul ve lise yıllarında başka uğraşlarınız var mıydı?                                            Bora Özkula: Ortaokul ve lisede okurken yaz tatillerinde hiç boş durmadım, o zamanlar tiyatro ile ilgilenmediğim zamanlardı. Çok değişik işler de çalıştım. Bursa Ticaret Borsası’nda katiplik yaptım Koza Handa koza alımı ile ilgilenirdim bu sayede çok değişik insanlarla tanıştım. Koza Hanı çok severim, bu çalışmalar ayaklarım üzerinde durmamı sağladı. Hala zaman zaman eşimle Koza Han’a giderim.

M.Haluk Yalçınkaya: Tiyatro merakınız nasıl başladı?

Bora Özkula: Tiyatroya lise yıllarında tanıştım. Lise de bir oyunda görev aldım ve beni çok etkiledi. Başka insanları taklit etme ya da anlamaya çalışmak beni çok etkiledi. Lisede üç tane oyunda  rol aldım. İlk oyunum Yıldırım Lisesi’nde İsmail Galip Arcan'ın "Hava Parası" adlı oyunu idi. Amatör olarak Bursa'da arkadaşlarla kurulan tiyatrolarda oyunlar oynardık. Tiyatro izleme ye ve sohbetler etmeye başladım ve zamanla tüm arkadaşlarım tiyatro  ile ilgilenen ve konuşan dostlardan oluştu. Hayatımda hep tiyatro vardı.

 

M.Haluk Yalçınkaya: Bursa Devlet Tiyatrosun’da gençlik kurslarında kursiyerlik yaparken hocalarınız ve izlenimleriniz neler?

Bora Özkula: Fera-İzcizade Mehmet Şakir Gençlik Tiyatro Kursu’nda kursiyer oldum. Yıllar sonra kadroya geçtikten sonra başvuru evrakımı arkadaşım gösterdi. O zaman hocalarım ise Devlet Tiyatrosu Müdürü Ali Cengiz Çelenk, Feyha Çelenk,  Kenan Işık, Tülin Oral ritmik jimnastik dersi verirdi, Sevinç Aktansel Çetinok, Türkiye'nin en eski meddahı Şükrü Serener, Adnan Açıkdüşünenler  ve Yalın Tolga o zamanlar kadroda idi, Okan Kılan sahne amirimiz sonra  Çetin Polat vardı. O zamanlar tiyatro üzerine rüyalar görmeye başladım. Tüm hocalarımı ölenleri rahmetle anıyorum, yaşayanlara Allah uzun ömürler versin diliyorum.

 

M.Haluk Yalçınkaya: Üniversite de önce yabancı diller sonra tiyatro kürsüsüne geçişiniz nasıl oldu?

Bora Özkula: Yabancı diller okulunda okudum ama okul istediğimi veremedi.  Aileme Ankara'da okumak istediğimi  söyleyemedim. Ailemden habersiz  bir daha üniversite sınavına girdim. Tercihlerime 1. sıraya Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünü yazdım,  birinci tercihimi kazandım. Bir akşam eve geldim üniversiteden gelen zarfı büfenin üstüne benim göreceğim şekilde konmuştu, hemen heyecanla açtım baktım ve 1. tercihimi kazandığımı gördüm. Artık kendi ayaklarımın üzerinde durmak kendi istediğim yöne uçmak, kendi istediğim işi yapmak sevdiğim işle uğraşmak kendime ait dünya kurmak üzere idim.

 

M.Haluk Yalçınkaya: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde hocalarınız kimdi?

Bora Özkula: 22 yaşında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde eğitime başladım. Orda hocalarım, Prof. Sevda Şener, Prof. Sevinç Sokullu, Prof. Dr.  Metin And, Prof. Dr.  Nurhan Karadağ, Prof. Dr. Tahsin Konur ve Turgut Özakman, Yücel Erten ve pek çok değerli hocalarım oldu ve pek çok yolculuğa çıktık. Tiyatro bölümünden mezun olup ilk devlet tiyatrosu olan sanatçısı benim.  Okulumun yanında Ankara’da tiyatrolarda çalıştım,  Altan Erkekli, Füsun Oruç, Serap Eyüpoğlu, Metin Balay ve Rutkay Aziz ile görüştüm hemen oyun verdiler ve ilk profesyonel yaşamdaki oyunum Ankara Sanat Tiyatrosunda "Hikaye-yi Mahmut Bedrettin"dir.  Rumuz Goncagül'ü oynadık orda reji asistanı idim. Rutkay Aziz Rejisör bende asistanı idim.

 

M.Haluk Yalçınkaya : Bursa Devlet Tiyatrosu’nda ne zaman çalışmaya başladınız?

Bora Özkula: Askere Sarıkamış'a gittim. Üniversiteden arkadaşım Vildan Hanım  ile evlendim. Vildan Hanım benim için çok değerlidir ve hayatım boyunca beni çok destekledi. Eşim Vildan Hanım, Hürriyet Gazetesi’nde  Devlet Tiyatrosunun sınav  açtığını  görmüş ve sınava müracaat ettim. Hocam,Turgut Özakman'ı aradım sınav günü izin al gel dedi, izin aldım Ankara'ya sınava gittim, sabah imtihan oldu akşam kazananları odasına topladı. Herkes kendi bölgesine gidip çalışacak diye müjdeyi verdi. 1983 yılında ekim ayında girdiğim sınav sonucu kadroya geçtim. Kadrom Bursa ya açıldığı zaman ben askerdeydim.  O zaman benimle beraber Devlet Tiyatrosuna girenler,   rahmetli İlhan Kantarcı ile beraberdik, Ümit Bakış, Nesrin Üstkanat, Zeliha Ürkmez Güney, Sabiha Kılavuz, Macit Sonkan, Rengin Samurçay. Rengin Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi’nden sınıf arkadaşımdı.

 

M.Haluk Yalçınkaya: Bursa Devlet Tiyatrosu’nda  ilk oyununuzun adı neydi?

Bora Özkula: 1983 yılının aralık ayında Bursa'ya geldim "İbiş'in Rüyası" oyununa rol asmışlar ben gelmeyince benim yerime  Mustafa Uğurlu oynamış. 1984 yılında Doğu  Anadolu  turnesinde Mustafa turneye çıkmadı, ben rolümü geri aldım.

 

M.Haluk Yalçınkaya: Bir tiyatrocuyu nasıl tanımlarsınız?
Bora Özkula: Tiyatrocular çok içerler, hep hovarda olurlar, düzensiz yaşarlar onun için hep ömürleri kısa olur diye bir inanış var. İşin doğrusu tam tersine ben öyle düşünmüyorum. Hayatlarının hemen hemen her günü başkalarını düşünerek başka rolleri başka sorunları geçirirler ve dolayısı ile kendi hayatlarının zorluklarından uzaklaşırlar. Var olan hayata farklı açılardan bakarlar, her açıdan bakarlar. Çevreyi üzmeden yaşarlar diye düşünüyorum.

 

M.Haluk Yalçınkaya: Sizce sinema mı, tiyatro mu daha zevkli?

Bora Özkula: Sinema farklı bir şey, sinemada geri dönüş mümkündür, istediğin yeri silersin.  Tiyatro insanı insanla anlatan ve canlı canlı sahnede oynadığın karakterin çerçevesinde o andaki etkileşimlerle  her gece o karakteri yeniden bürünürsün.  Şimdiye kadar canlandırdığımız 80-100 oyun vardır ve bunları 100 kere 200 kere tekrarladığımız oyunlar vardı. Tekrarladıkça mutlu olduğumuz ve her seferinde mutlu olduğumuz ve tekrarladıkça yeni şeyler keşfettiğimiz bir sanattır tiyatro. Sinema da kaydı yaparsın, kurgu yaparsın ve makineden hep aynı şeyi seyredersin. Tiyatro hep aynı şey değildir. Tiyatro denen şey, İnsanların kendilerine bile itiraf edemedikleri şeyleri sahneye çıkarır ve gösterir ve seyirci "-aaa" der hiç bu açıdan bakmamıştım der ve seyirciye alternatif  sunarız ve seyirci kendisini aydınlatır. Seyirci tiyatro da güler eğlenir rahatlar ve kendine yeni sorular yöneltir. Onun için tiyatro bambaşka bir şeydir.

 

 

Bana soyadımın yabancı olmadığı söyledi sonunda babam Feridun Yalçınkaya ile tanıştıklarını anlattı, babamın tiyatrocu ve yazarlarla arasının iyi olduğunu bilirdim, çocukken bazı tiyatro sanatçıları ( Yalın Tolga, Macit Sonkan)  matbaaya gelirdi. Bora hocada gelirmiş.

Bora Özkula iyi güzel bir söyleşi yaptık. İşte sanat hayatınız diyebileceğim bir yaşam. Bu röportajın tamamı Bora Özkula hocanın sesi ve görüntüsünden, belgesel tadında, Youtube sayfamdan bulabilirsiniz. Bora Özkula'ya teşekkür ederim. İyi Seyirler…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.