Aylar süren sıkıntılı ve bol depresyonlu bir süreç, nihayet yerini biraz da olsa kontrollü bir rehavete terk etti… Etti etmesine de... Başka bir kaos başladı. FAZLALIKLAR!.. KİLOLAR!.. UZUN YAŞAM ARAYIŞLARI!.. (Geç te olsa anladık mı acaba yaşamın önemini? Ya sevdiklerimizin önemini…) Hadi keşfedelim neymiş...   Şayet tropik adalarda yaşamıyorsanız, bol papaya, goji, çiya tohumu, kara mürver meyveleri ve de en önemlisi( ki bu olmazsa olmaz) her öğünde menüde “ejder” meyvesi yoksa… Boş verin gitsin! Aslında uzun yaşamanın sırrı bütün bunların eksikliği değil hayatımızda. Bu yüzden tükenmiyoruz! Bizleri tüketen fazla trafik, çok fazla hava kirliliği(yerel yönetimlerin hakkını vermeliyiz bu konudaki çabasızlıkları için),fazla yemek, fazla STRES, fazla KAOS!   Her gün bir yerlerde yeni keşiflerle karşılaşıyoruz: ne yesem, ne içsem de 120 yaşına kadar yaşasam! Diğer taraftan da 50 yaşında olup 25 yaşında görünmeye çalışan gereksiz çabalardayız! Uzun yaşamak ve genç kalmak için yeni yeni formüller buluyoruz. Tabii akan nakit akışından buradan söz etmiyorum.   Bir yerlerde okumuştum. Hindistan’da Nirvana’ya erişmiş 120’sinde çakı gibi olan, 70’lerinde doğum yapan(bence hiç te iyi bir fikir değil) insanlarla ilgili bir makaleydi. Bol oksijen ve kurutulmuş meyveye bağlanmış işin sırrı. Ben onların yazdıklarını aktardım.   Bir anda düşündüm. Ben ne mi yapıyorum... Kapalı alanda, pencere kenarında, sağımda hemen kahve kupam ve çalışma masamdayım. Dışarısı çok hafiften serin. Sevmem serin havayı. Neticede Himalaya’larda yaşayarak o mertebeye erişemedim. Henüz Nirvana’ya da ulaşmış değilim. Derhal pencereyi kapatıyorum....Bu benim kabahatim değil. Bizim atalarımız da Hint dağlarında çeliklenmedi netice itibarıyla... Bence çare goji veya kara mürver meyvesi değil. Ejder meyvesi hiç değil… Zaten sizin saray sofranız da yoktur.   Herkes derdine deva arıyor. Az oksijen, bol telefon ve televizyon, doğadan izole bir yaşam(zaten kestiler biçtiler, tükettiler, doğa da kalmadı)... Her yerde insan hayatına zararlı etkileri olan GDO’lu yeme içme tüketim tetikçileri, bol trafikli fazla stresli. Tüm yayın organlarından ziyadesiyle kötü haber aldığımız bir hayatımız var. İşte bizim gerçeğimiz!   Çözüm çiya tohumu, limonlu kahve, ananas hapı, pahalı tropik meyve polenleri ve argan şurubu da değil. PARANIZI HARCAMAYIN! Ben birçoğunu denemiş insan tanıyorum. İtiraf ediyorum: bazılarını ben de denedim. Bir arpa boyu yol alamadım. İşe yaramıyor! Neysem oyum. Aylardır evlerde kapalıydık. Bir felaket olmadı. Mucize de olmadı. AYNIYIZ! Bu bol gürültülü hayatımızı sihirli meyveler düzeltmeyecek. Açıkçası bu karmaşık hayatımıza bir sürü ‘’bilinmeyenler’’i ekleyerek düzeltebileceğimize inanmıyorum. Fakat benim önerilerim kökten bir çözüm getirebilir ve hayatımızı daha basit kılar. Hatta hafiflediğinizi de açık seçik hissedersiniz. Pandemi sonrası mutlu sağlıklı ve daha keyifli yaşam için çıkaracaklarımın listesi:   MARKALAR!   İŞ ÇIKIŞ SAATLERİNDE UZAK MESAFE TOPLANTI VEYA KONFERANS (Müdürüm bilgilerinize. Aksi halde hafif protesto hakkım doğabilir mi?.. müsaadenizle gayet tabii ki!..)   YÜRÜYEBİLECEKKEN ARAÇ KULLANMAK!   FAZLASIYLA ALDIĞIM KIYAFET, ÇANTA VE AYAKKABILAR!   EVİMDEKİ TÜM KALABALIK EŞYALAR! (Kitaplarım hariç. Onları koridora bile sığdırırım)   FELAKET SENARYOSU YAZAN TÜM TV PROĞRAMLARI!   ‘’Eeeey DİYE BAĞIRAN TÜM SİYASİ KONUŞMALARI! (of button)   ASLA SÖZÜNÜ TUTMAYANLARI!   ENERJ VAMPİRLERİNİN İSTİSNASIZ TÜMÜNÜ! Ve tüm ‘’DEĞMEZLER’’ listesinde olanları...   Tavsiyemi dinleyin. Çiya tohumu, mürver meyvesini boş verin. Siz kebabınızı bir güzel afiyetle yiyin. Bir de üsttekileri hayatınızdan çıkarttınız mı, alın size ‘’mis’’ gibi detoks ve uzun yaşam.... Niye herkes çareyi uzaklarda arıyor? Kaos aslında tam içimizde. Çözümü de bizde. Her şey kalabalıktan ibaret. Hayatımızı kaosa çeviren, ömrümüzü yok eden içimizde. KURTULUN GİTSİN! (Mis gibi tavsiye...Bu iyiliğim de unutulmasın). Uzun uzun matematik hesaplarına ne gerek var. Sağlıklı uzun yaşam dediğimiz şey aslında hayatımıza doldurduğumuz fazlalıklardan ibarettir! Atın gitsin! BUNU BİR DAHA DÜŞÜNÜN!