Türkiye olarak son yıllarda oldukça zor zamanlar geçirdik. Terör saldırıları, çevremizde meydana gelen savaşlar, ülkemize göç eden mülteciler gibi sorunlarında yanında darbe girişimi gibi uzun yıllar toplumsal hafızalardan silinmeyecek bir olayla karşılaştık.

Ayrıca, bu gündemlerin halkı yeterince yorduğu bir noktada yapılan referandum toplumsal huzursuzluğun artmasına neden oldu.

Özellikle, siyasilerin toplumu psikolojik açıdan yoran bu süreçlerin ardından gelen Ramazanı adetleri ile uygun olarak güzel bir şekilde değerlendirilmesi durumunda, toplumu için rahatlatıcı 1 ay geçirilmesini sağlayacaktır. Her ne kadar, Ramazan ruhuna aykırı hareketlere toplum içinde rastlayabilecek olsak da, belediyelerin ya da özel sektörün kurduğu ramazan çadırları, ailelerin bir araya gelmesine vesile olan iftar sofraları gibi adetler ön plana alındığında, görüşleri fark etmeksizin farklı bir iklim yakalanabilecektir. Toplumda oluşacak bu atmosfere mutlak bir şekilde siyasilerin ayak uydurması gerekmektedir.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yenikapı Mitinginde ve Cumhurbaşkanlığı makamında cumhurbaşkanı, Ak Parti, CHP ve MHP liderlerinin bir araya gelmesi, toplumda yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen toplumda bir huzur yarattı. İçinde bulunulan dönem içinde devletin bekası noktasında fikir birliğinde olan parti liderlerinin bu olumlu tavrı maalesef uzun sürmedi. Şu veya bu şekilde yeniden ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı söylem ve eylemler ile toplum yeniden gergin bir zemine çekildi. Bunun yanında referandum sürecinin yaşanması toplumsal psikolojiyi oldukça olumsuz etkiledi. Toplumun bu yorgunluğu içinde başladığımız ramazan ayı, siyasilerin bir araya gelmesi için bazı fırsatlar sunuyor.

Öncelikle, Ramazanın birleştirici ruhu hali hazırda siyasilerin bir araya gelmesi için yeterli olması gerekirken geçmiş yıllardaki tecrübelerimizden bunun gerçekleşmeyeceğini ön görebiliriz. Siyasileri bir araya getirecek ve Ramazanı bunun için bir bahane olabileceği gerçekleri şu şekilde sıralamak mümkün; toplum son zamanlarda yaşananların yanı sıra siyasilerin kutuplaştırıcı söylemlerinden oldukça huzursuz.

Bu noktada, siyasilerin artık toplumu rahatlatacak politikaları izlemeleri gerekiyor. Bu mevcut durumda topluma karşı büyük sorumluluklarından sadece biri. Bunun yanında ülke olarak komşularımızda meydana gelen savaşlar ve bunun doğurduğu olumsuz sonuçlar ile yüzleşiyoruz. Bu jeopolitik olumsuzluk içinde Türkiye gerçek bir bekaa sorunuyla karşı karşıya. Suriye'de PKK'nın uzantısı PYD'ye verilen uluslararası destek son olarak ABD'nin ağır silah vermesi ile devam ediyor. Ayrıca, FETÖ'nün uzantılarının devlet kademelerinden temizlenmesi sürecini yaşıyoruz.

Tüm bu sorunlar içinde kamuoyu siyasiler tarafından yalnız bırakıldı. Siyasilerin tüm bu olumsuz koşullar içinde yapmaları gereken bir araya gelerek kamuoyunu rahatlatmakken, siyaset kavga dilini kullanmaya devam ediyor.

İşte, Ramazan ayı, siyasilerin bu gerçeğin farkına varmaları için olumlu bir havayı beraberinde getiriyor. Kısır siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp, iktidarıyla muhalefetiyle ülkenin bu zor durumunda ortak politikaların belirlenebilmesi ve uygulanabilmesi gerekiyor. Bu ortak dil geliştirilmediği ve siyasi atmosfer düzeltilmediği sürece, bu zor şartlarda kamuoyu siyaset tarafından yalnız bırakılmış olacaktır...