İki gün önce Bursa dağ bölgesindeki kiraza oynanan oyunu bu köşede sizlere anlatmıştım. Birçok çiftçiden, birçok uzmandan telefon aldım. Destek olan ve durumu idare etmeye çalışan herkese teşekkür ederim. En azından konu gündeme taşındı. Tabi bir teşekkür ise Bölge Milletvekili Sayın Erkan AYDIN’A. Bölgenin iki milletvekiline çağrıda bulunmuştum, çağrıya Sayın Aydın cevap vererek konuyu kamuoyu gündemine taşıyarak daha konuşulur hale getirdi.

Çiftçi Milletin Efendisi derdik ama ne oldu bilmiyorum bu ülkenin her alanda en fakirleri haline dönüştü.

Kiraz derken başka patates ve soğanın tezgahlarda hortladığını hepimiz şahit olduk. Patates ve soğan gösterdi ki çiftçi sahipsiz. Tek sahipsiz çiftçi mi? Kesinlikle değil. Olaylar gösteriyor ki tüketicide sahipsiz!

Bugüne kadar olaylar hep böyle gitti ama bundan sonra kesinlikle böyle gitmemeli. Olup biten gösteriyor ki düne kadar devlet büyüklerimiz üreticiyi ve tüketici hiçbir şekilde korumamış. Koruduğu kişiler tüccarlar yani paranın baronları olmuş. Bunu üzülerek tekrar tekrar belirtmek istiyorum. Devlet büyüklerimiz tüccarlara taraf çıkmıştır.

Kara denizde fındıkta olduğu gibi, Ege de,-Marmara da zeytinde olduğu gibi, İç Anadolu da buğdayda olduğu gibi… Bu örnekleri o kadar çok çoğaltabiliriz ki. Artık çiftçinin düne kadar yaşadığı her şeye dur demelidir. Ürettiğinin hakkını tam alabilmeleri için tüm ilgilileri harekete geçirmelidir. Bununla beraber tüketici ise yerli ürünü tercih ederek, ithal edilen tüm ürünleri boykot ederek yetkililerin dikkatini çekmelidir.

Bu davranış kalkınma hareketinin ilk adımıdır. Bu davranışlarla hem çiftçimiz, hem de tüketiciler mutlu olacaktır. Burada tek mutsuz olacak kişiler ise paranın baronluğunu yapan tüccarlardır. Tabi tüccarların ve aracıların tamamını bu olayların içinde görmüyorum. Ahlaksız tüccarlar ve aracılardan bahsediyorum. Tabi birde buna çanak tutan bazı yetkililerden bahsediyorum.

Köylünün Milletin Efendisi ilkesiyle kurulmuş bir ülkenin bugün bu durumlarda olması gerçekten akıl almaz bir durum. Devletin tüm yetkililerini bu konuya odaklaşıp çözüm geliştirmelerine yönelik bir çağrı yapıyorum. Çok acil müdahale edilmesi gereken bir konu haline dönüştü.

Bugün çiftçimizin tüm hakları korunarak, yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve dolayısıyla ürettikleri ürünlerin kalitesinin/miktarının artırılmasına yönelik politik adımlar atması gerekmektedir. Çiftçi bugün küçük arazilerde, sınırlı şartlar dahilinde, doğanın onlara verdiği izin kadar ürün üretebiliyor. Bunu bilmek gerekiyor. O nedenle çiftçiye sahip çıkmak gerekmektedir.

Yine çiftçi kadar tüketiciyi de korumak gerekiyor. Sağlıklı ve taze ürünlere en ucuz şekilde tüketiciye ulaştırmanın yollarını yine bugünümüzün yetkilileri çözümler bulmalıdır.

Belki o yetkilerin arasında büyük tüccarlar olabilir bu yazım onlara batabilir ama diyecek bir şey yok. Batsın…

Seçime 2 gün kala konuştuğumuz şeylere bakın. Kendini bilmez bazı kişiler yüzünden vatandaşın ekmeği ile oynanıyor. Tabi bu sorunların büyük bir nedeni yasal boşlukların olmasıdır.

Kim ne yapar, kim ne eder bilmem. Ama çağrımı yeniliyorum. Hem üretici, hem de tüketici mağdur. Bu durumlara çanak tutan birçok kişi bulunmakta ve menfaatlerini gözeten insanlar ortadadır. Sorunların çözümü için ülkenin tüm yetkileri bir araya gelmelidir. Gıdada oynanan bu oyunu çözüp kamuoyu vicdanına sunmalılardır. Yoksa bu milletin kimseye hakkı helal olmaz.

Tarlada ve pazarda görüyorum insanları her biri mutsuz. Çözüm bulunarak bu insanları mutlu etmeli. Yine benim için her zaman geçerli olacak şey KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR…