Hava Durumu

Sevgi Neydi?

Yazının Giriş Tarihi: 17.02.2018 12:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.02.2018 12:18
 Çıkar nesnesini elde etmenin adı “aşk” oldu. Birliktelik sürecini, hormonları canlandırmasından faydalanılan “aşk” başlatır oldu. Ardından gelen narsist beklentiler ise, ilişki süreçlerini kısalttı.

 

Nasıl olsa tüketim çağındayız ve çabuk doyuyoruz… Peki, sevip sevilmeyi sürdüremezken mutlu muyuz?

 

Yaşamlarımızda; mutluluğumuzu gerçekleştirmemizin kökleri, kendimizi ve başkalarını sevebilme yeteneğimize bağlıdır. Sevgi, insanlığın kutsal emanetidir. Bir kıvılcımla dünyayı sevgi sarsın diye, bu ateşi biz –sevgiye inananlar- körükleyeceğiz.

 

Erich Fromm’ un “Sevmek Sanatı” isimli kitabından faydalandığım “sevgi” anlatımım, bize bir kıvılcım olsun istiyorum.

 

Meister Eckhart, “Eğer kendinizi severseniz, başkalarını da kendiniz kadar seversiniz.” demektedir. Birey önce kendisini; olduğu gibi kabul etmeli, değerli bulmalı ve sevmelidir.

 

Sevginin ilk basamağını gerçekleştirelim ve kendimizi sevelim.

- ‘Yalnız kalabilme becerisi’, sevme becerisinin koşuludur. Bir uğraşımız olmadan her gün, sadece nefes alıp verdiğimizi dinleyebilmeliyiz.

- Yaptığımız işe yoğunlaşabilmeliyiz. Etrafımızda var olan uyarıcılar, bizim anımıza odaklanmamızı engellemesin. Müzik dinlerken, kitap okurken ve manzara seyrederken ‘yoğunlaşma’ yı öğrenmeliyiz.

- Hayatımızı, bizi hoşnut kılan ‘disiplin’ içinde yaşayabilmeliyiz. Günlük planlarımızı memnun kalacağımız yönde düzenlemeliyiz.

- Diğer konularda üretken olmayan sevgide de üretken olamıyor. Verimli, canlı ve etkin çalışarak ‘üretkenlik’ kazanmalıyız.

Böylece odaklandığımız anımızdan memnun, mutlu ve kendimizi seven bir birey oluruz.

 

Sevgi, sevgi üreten bir güçtür. Sevgi, kişinin soyutlanma ve ayrı olma duygularını yenmesini sağlar. Aynı zamanda kişi kendisidir, bütünlüğünü yitirmez ve aklını kullanarak karşısındakine nesnel bakabilir.

 

Kendimize sevginin ürettiği, ikinci basamağı yani birisini sevmeyi ele alalım.

- Birisini sevmemiz; sadece güçlü bir duygumuz değildir. Sevgimiz; bir düşüncemiz, bir yargımız, bir inancımız ve verilen bir sözümüzdür.

- Severken, sevdiğimiz hakkında ‘bilgi’ sahibi olmalıyız. Bir gülü bir papatya bilirsek, sulanmasını ve ışığını yanlış zamanda veririz. Gül hakkında bilgimiz varsa, onu anlarız ve severiz.

- ‘Saygı’,bir insanı olduğu gibi görebilme yetimiz ve onu özgün bireyselliği içinde fark edebilmemizdir. Sevgi, özgürlüğün çocuğudur. O, asla zorbalığın çocuğu olamaz. Kişisel değerleri kabul etmeliyiz.

- Sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ‘ilgi’dir. Sevgimizin varlığının kanıtı, bağlılığımızın derinliği ve ilgimizdeki canlılıktır. Uğrunda emek harcadığımız şeyleri severiz ve sevdiğimiz şeyler için emek harcarız.

- Sevgimiz, içimizde yaşattıklarımızı, sevinçlerimizi, ilgimizi, anlayışımızı, bilgimizi ve nüktemizi ‘vermek’ tir. Yaşamımızdan bir şeyler vermek, yaşama sevincimizi karşılıklı coşturur. Aktarılan, karşımızdakinden geri yansır. Geri yansıyanla verenken, almış oluruz. Böylece, yaşama yeni bir şey getirmenin sevincini bölüşürüz.

- Sevmemizin etken unsurlarından bir diğeri sorumluluktur. Sorumluluk, iradi bir erdemdir. Sevdiğimiz kişinin, gizli ya da belirgin gereksinimlerine yanıt vermeye hazır olmalıyız.

- İlişkiyi kuvvetlendirmek için ise ‘dinlemeyi bilmeliyiz. Kendi konuştuklarımızı ve karşımızdakinin konuştuklarını ciddiye almalıyız.

 

Türk Sinemasın “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin, son sözleriyle biz de yazımızı sonlandıralım:

Sevgi Neydi?

Sevgi iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti.

 

Sevgimizi, kendimize ve başkalarına verdiğimiz mutlu günlere…

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.