Güzel bir tatil modundayım.

Gürültü istemiyorum. Her saniye ruhumu tırmalayan felaket haberleri duymak istemiyorum.’’Patolojik oyuncuların’’ sarmal olduğu bir dünyadan kısa bir süreliğine de olsa uzakta kalmak istiyorum.

Yemesem de, gülmesem de,ağlamasam da olur....Yeter ki bu derin sancılarımız dinsin bir kaç  günlüğüne de olsa.En güzel haberler alayım.İşte o zaman her şey şenlenir.Tüm renkler geri gelir.Martılardan tez vakit tez güzel haberler bekliyorum buralarda......

=

Affedin ey dostlar ben biraz daha buralarda tatil modunda ölmeye devam ediyorum...

Her şeyden uzak uzun uzun uyumak istiyorum.Gün yüzüme doğsun, martılar uçsun, yunuslar dans etsin, dalgalar benimle derin derin sohbetler etsin.Sabah kuş sesleri, geceleri cır cır diyen ağustos böcekleri. Doğa, deniz ve en önemlisi tarih kokan sokaklarında ‘’YALNIZ MECNUN’’ misali sırt çantamdaki nevalemle tarihi ve geçmişi,yaşanmışlıkları nefes olarak alıyorum.

=

Doğaya, hayata,güneşe ve kumlara ‘’komparsita’’ modundayım...Az müsaade!

Bana kalsa yüz yıl bırakmam, fakat elbet bitecek bu özgürlük.Şimdilik buralardayım....

Tabii özlediğim yerleri gezmeyi de ihmal etmiyorum.

Tarih demişken, her defasında benim için ayrı keşif olan Efes harabelerinden bahsetmek istiyorum.

Eşsiz mimarisiyle M.Ö.6000 yıllarına dayanan Efes antik Kenti, farklı dönemlerde Roma, Yunan ve Türklere ait bir kent olarak varlığını bu günlere kadar korumuş.Anadolunun en eski tanrıça olan Artemis kültürünün en büyük tapınağıdır Efes.

(Aslında kısa bir müsaade yazısı olacaktı, fakat yine benim marazi merakım ve irdeleme huyum hiç rahat durmuyor.)

Hadi daha fazla eveleyip gevelemeden en iyisi direkt yazayım.

Hani olur ya kendi kültürümüzü,kendi topraklarımızda kendi tarihi yerlerimizi dolaşıp tanımak isteyenleriniz varsa hala.....Haberiniz olsun.

Artık hiç bir şey eskisi gibi değil.Öyle üç kuruşa tarihimizi öğrenmek yok...Bu arada sevgili meslektaşlarım, sizlere de bir haberim var...Bu ülkede halkın haber alma hakkını sağlıyorsunuz diye, eksra bir hak yok buralarda.( SALAMON amca öyle diyor).

Giriş 100 TL. Dört kişilik bir aile 400 TL.NET....Bu arada harabelerin içinde bulunan Yamaç evlerini de görmek isterseniz kişi başı estradan 45 TL.

Yanına bir de Meryem Ana, Şirince ziyareti eklediniz mi, konaklama, yeme içme dört kişilik üç günlük bir tatil üç aylık maaşa bedel....

Eh... bu durumda evdeki hesap pek çarşıya uymuyor gibi.Ama üzülmeyin. Gözlemlerime göre buralar yine pek boş kalmıyor.Ülkemizin  ‘’aslolan  misafirleri’’ buralarda pek bir rahat tatillerini yapıyorlar.Neyse ki turizmciler sayelerinde sezonu kurtarmış görünüyor.Sahillerimizi biraz tanımakta zorlansam da, en azından kumlar aynı.....

=

Velhasıl...

Tatil modundayım.

Ne siyasi liderlerin tavsiyeleri, ne kutuplaşmalar.....

Ne avokado veya envai tropik meyvelerinin ‘’itibar sofralarına’’ ulaşana kadar trafiğe takılıp kararacak mı dertleriyle uğraşmıyorum.(İtibarımız önemli. Mazallah yine de zeval gelmesin)

=

=

Bir süre, aşırı güneşten omuzları soyulduğu için hayıflanan süslü hanım kafasında yaşamak istiyorum.Başaramasam da, en azından denemek istiyorum.Bu da bir deneyim.

Anlayacağınız üzere....Fedakarlıklardayım!

=

Sürekli tatil yaşayan insanların (küçük bir kesim), ne kadar monoton bir hayatı olduğunu inceleyip çok yakında geleceğim.

Kaldığım yerden devam ederiz sonra!

Ben yokken şehre iyi bakın!