Hava Durumu

Söz Uçar, Yazı Kalır

Yazının Giriş Tarihi: 02.05.2017 17:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.05.2017 17:32

Dün, bilgi ve deneyim dolu toplantılarımın ardından bugünkü köşemi yazdım. İşçi haklarını nasıl savunmalı ve en önemli silahı olan kalemi nasıl kullanması gerektiğinden bahsedeceğim. Çalışma hayatında işveren – işçi arasında yaşanan ilişkinin en önemli kısmını kayıt altına almak oluşturmaktadır. Bu ilişki içerisinde yaşanan olayların kayıt altına alınmaması ileride doğacak bir uyuşmazlıkta kimin ne yaptığı, nasıl yaptığı, ne dediği, nasıl dediği belli olmayacağı için tarafları zora sokacaktır. Zira herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Bilindiği üzere bir işverenin, iş mevzuatına ilişkin herhangi bir davayı kazanması için haklı olması yetmemektedir. İş mevzuatına ilişkin birçok ihtilafta işçi, yalnızca iddia etmekte, fakat iddia edilenin doğru olmadığını ispat etme yükü işveren üzerindedir. Yani işçi, bir hakkının varlığını yalnızca iddia etmekte, o hakkın olmadığını veya ödendiğini ispatlamak zorunda olan ise işverendir. İşveren, işçinin iddiasının doğru olmadığını ispatlayamaz ise ihtilafın çözümünde büyük çoğunlukla kaybeden tarafta yer almaktadır. Personel ile işveren arasındaki bir iş hukuku ihtilafında işçi hemen hemen tüm iddialarını yalnızca 2 şahit ile ispatlayabilirken, işveren ise haklı olduğu davasını ancak yazılı belgeler, usulüne uygun tutulmuş tutanaklar ve işçi özlük dosyası ve benzeri yazılı delillerle ispatlayabilir. İşveren bu belgeleri sağlıklı ve eksiksiz bir şekilde tutmamışsa çoğu zaman aslında haklı olduğu bir davayı yalnızca belge düzenindeki eksikliklerden ötürü kaybetmektedir. Bu nedenle işçinin işe alınması ile başlayan süreçten itibaren işten ayrıldığı tarihe kadar düzgün bir arşivlemenin yapılması zorunluluktur.

 Çalışanın iş başvuru formu ve özlük dosyası içerisinde bulunan evraklarla başlayan bu süreçte, çalışanın görev ve görev yeri değişiklikleri, yasal haklarını kullandırıldığı ve verildiği,  atama işlemleri, kusurluğunun tespiti ve bu sürecin takibi, cezai yaptırımlar ve iş sözleşmesinin feshedilmesi sürecinin de mutlaka yazılı kayıt altında alınması gereklidir. Ülkemizde işveren – işçi arasındaki çalışma hayatı ağırlıklı olarak sözlü, genellikle yanlış ve anlaşılmaz bir iletişim içerisinde yaşanmaktadır. Bu da zaman içerisinde iki taraf arasındaki çatışmada içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir. Bunu önlemek için firmanın kendi içerisinde kendisinin ve işçilerinin menfaatini koruması amacıyla şirket içerisindeki işleyişin sağlıklı olarak sürmesi için yazılı prosedür oluşturmalı, bu prosedürlerin işletilmesi, takibi ve kontrolü için yetkin çalışanlar istihdam etmeli ya da çalışanlarını bu konuda eğitmelidir. Zira çalışma hayatında çokça yaşanan,” kim dedi” ya da “neye istinaden böyle yaptın” sorularının karşılığı olarak alınan “ müdür dedi”, “ şundan duydum”, “herkes öyle yapıyordu”, “ işime öyle geldi “ şeklinde daha çok kişinin o an içersinde bulunduğu psikolojik duruma göre çeşitlilik gösteren ve çoğu kez yasal ve geçerliliği olmayan teamüller oluşmakta,  bu da şirkette kurumsallaşma denen sürecin oluşmamasına neden olmaktadır.

Basit bir örnek verecek olursak; malum olduğu üzere şirket içerisinde yaşanan olumsuz olayı yazılı kayıt altına almak başlıca bir uzmanlık gerektirir. “ Tutanak”, “ Tutanaktır” diye başlayan genelde mağdur ya da yetkili kişi tarafında tutulan  “ bana şöyle dedi”, “ bana böyle yaptı” şeklinde daha çok mağduriyeti anlatan, objektif olmayan sadece tek bakış açısından, olayın ne zaman, nerede, nasıl olduğundan bahsetmeyen, kimin ne dediğini ve yaptığını belirtmeden, olaya tanık olanların olup olmadığından bahsetmeyen, düz yazı denemeleri yapılır. Bu da konuyu değerlendirecek olanları doğru bir karar vermelerini ya da süreci doğru olarak yönetememelerine neden olur ki bunun sonucunda işveren veya işçi açısından haklı iken haksız bir duruma düşülmesine sebep olur.

Bu nedenle tutanakta sebep sonuç sürecinin yer, zaman, nasıl sorularının açıkça cevabının alınabileceği, objektif bakış açısı ile oluşturulmuş bir şekilde yazılı kayıt altına alınması en doğru olanıdır. Yukarıda belirttiğimiz gibi “ herkes iddiasını ispat zorundadır” ve bunun içinde “ Söz Uçar, Yazı Kalır “ atasözünü asla unutmayalım.

Her gün emekçinin günü olduğunu da asla unutmayın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.