ERKAN AYDIN: DEZAVANTAJLI GRUPLARIN YANINDAYIZ
Ceyhun İrgil’in ardından söz alan CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın terör olaylarına dikkat çekerek, Kayseri’de yaşanan saldırı sebebiyle üzüntü içinde olduklarını ifade etti. “Her gün içimiz yanıyor” diyen Aydın iktidara göre ülkenin tek sorununun başkanlık olduğunu söyleyerek; “Ülkenin bu kadar ağır sorunları varken, teröre bir buçuk yılda binin üzerinde şehit vermişken, ekonomik kriz yaşanırken sıfır sorundan sıfır dosta gelmişken. Ve bundan sonraki gidişatta hiç belli değil. Engelli engelsiz hepimizin hayatını etkileyecek bir süreç” dedi. Sağlık komisyonunun engellilerle ilgili kısmında çalıştığını belirten Aydın, bir toplumun çağdaş, gelişmiş ya da ileri düzeyde sayılabilmesinin engelli ve dezavantajlı gruplara verdiği değer, önem ve onların hayatını ne kadar kolaylaştırdığıyla doğru orantılı olduğunu söyledi. “Engelli bir birey kimseye ihtiyaç duymadan hayatını idame ettirebiliyorsa, o ülke o kadar uygarlık düzeyinde ilerlemiş olarak kabul ediliyor” diyen Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: “ Bu bizim anayasamızda da var. Uluslararası anlaşmalara da imza atmışız ama ne oluyor, bir tekerlekli sandalye verildiğinde tören yapılıyor. Demek ki yazmak yetmiyor, hayata geçirmek uygulamak gerekiyor.” Engelli vatandaşların en büyük sıkıntısının geçim sıkıntısı olarak göründüğünü ifade eden Aydın, devletin maaş bağladığını ancak vatandaşın üzerine bir mal kaldığında bu maaş kesildiğini, pek çok bürokratik işlemle uğraşıp bunu tekrar alabilirse şanslı sayıldığını anlattı. Sağlık raporlarıyla ilgili de büyük sıkıntıların olduğuna dikkat çeken Aydın; “Sağlık raporlarında yüzde 40 ve üzeri engelli sayılıyor. Örneğin bir bacağı olmayan bir kişi ne engelli ne de engelsiz sayılıyor. Devlet engelli istihdamıyla ilgili yasal düzenlemeler yapmış. Her 100 kamu kurumundan 72'si bu engelli çalıştırma kontenjanını doldurmamış. Bunlardan sadece yüzde 16'sı kontenjan fazlası vermiş yüzde 28'si ise kontenjanını doldurmuş. 61 bin 386 engelli çalıştırması gerekirken bunun 37 bin 31'i dolu, 24 bin 355"i ise açık olarak kalmış” açıklamasında bulundu. Sürekli engelli raporlarının her yıl yenilenmesi prosedürünün de kendi içinde ciddi bir çelişki olduğunu belirten Aydın; “Hem sürekli engelli diyorsunuz hem her yıl yenilenmesini istiyorsunuz. Engelli vatandaşların hayatını kolaylaştıran bir takım tıbbi malzemelere ulaşılmasındaki prosedürlerin de bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunlar hayatı devam ettirebilmek için mecbur olan ihtiyaçlardır. O yüzden anayasanın ilgili maddesi gereği devlet tarafından zaten sağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu. Yerel yönetimlere sosyal yaşam merkezi kurma yetkisi verildiğini hatırlatan Aydın sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak bu konuyla ilgili hala yeterli adımların atılmadı. Pek çok aile de ben ölürsem çocuğuma kim bakacak kaygısı taşıyor. Bu merkezlerde aile olmadan da çocuğun hayatını devam ettirebileceği merkezler olmasıyla ilgili kanun çıkarılmış ama sadece kağıt üzerinde kalmış fiiliyatta bunların sayısının çok az olduğunu görmekteyiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak sosyal devlet anlayışımız gereği başta engelliler olmak üzere bütün dezavantajlı grupların yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.”
ERDURSUN: HAKLARINI BİLMİYORLAR
Panelistlerden Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun ise sosyal güvenlik konusunda engelli yurttaşlarımızın yaşadıkları sorunları her ortamda dile getirdiğini söyledi. Sosyal güvenlik ve çalışma hayatıyla ilgili konularda insanlar haklarını bilmediklerine dikkat çeken Erdursun; “Bilmedikleri için de haklarını alamıyorlar. Karmaşık bir yasamız var” dedi. Türkiye’de engelli oranının yüzde 12,5 olduğunu ifade eden Erdursun; “Yaklaşık 8,5 milyon vatandaşımız engelli statüsünde. Haklarından yararlanabilmeleri için yüzde 40 engelli sayılmaları gerekiyor. Ülkemizde bu oranı nasıl düşürürüz de haklarını vermeyiz çalışması yapılıyor. Engelli statüsünde emekli olabilmeniz için engelli raporunuzun yanında vergi indirim belgenizin de olması gerekiyor. Engellilerin emekliliğinde kademeli emeklilik sistemi var. Çok yanlış bir uygulama. Önceden 15 yılda 3600 iş gününde emekli olabilirken şimdi bu süre 20 yıl 4400 iş gününe çıkartıldı. İş bulabilmelerinde, çalışabilmelerinde zaten sıkıntı yaşarken 20 yıl bilfiil 4400 iş günü çalışmalarını istiyorlar” şeklinde konuştu. “Dünyada hiçbir yerde olmayacak bir uygulama 2008’de Türkiye’de oldu” diyen Erdursun sözlerini şöyle sürdürdü: “Sisteme 2008’den önce girenler daha geç emekli olurken 2008’den sonra girenler daha erken emekli oluyor. Hükümetin yaptığı tek iyi şey Özürlü emekliliği ibaresini Engelli emekliliği olarak değiştirmesidir. Engelli emeklilerin maaşları da giderek düşüyor. Ama birçok önemli değişiklik yapılmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Hükümetin şu anda engellilere yönelik tavrı umursamaz bir tavır.” Özgür Erdursun’un ardından söz alan Türkiye Kas Hastalıkları Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir, Türkiye’de yıllar içinde eğitimde yaşanan gerilemenin hayatın her alanını olumsuz etkilediğini vurguladı. “Kas hastalıklarının çoğu genetik faktörlü hastalıklar. Akraba evliliklerinde anne ve babadan gelen bozuk genler birleşerek hastalıkları oluşturmaktadır” diyen Özdemir, akraba evliliklerinin yoğun olduğu bölgelerin eğitim oranlarının düşük ve bu tür hastalıkların görülme oranının yüksek olduğuna dikkat çekti. Kas sistemi ve kas hastalıklarıyla ilgili sunum yapan Özdemir, kas hastalıklarıyla ilgili yeni tedavi yöntemlerine dair bilgi verdi.