EPİLEPSİ HASTALARINA KETOJENİK DİYET TEDAVİSİ!

Bursa’da Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı olarak görev yapan Meltem Uzun, bebek, çocuk ve yetişkinler de görülen epilepsi hastalarımızın tedavisi için ( epilepsi, bazı metabolik hastalıklar da) Ketojenik diyet tedavisi ile sağlıklarına kavuşmalarında önemli gelişme kaydedildi” dedi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.gazetebursa.com.tr/
 Uzun, “Dirençli epilepside tedavi yöntemi olan bu diyetle nöbetler durabilmekte veya değişen oranlarda azaltabilmekte ve kullanılan Birçok İlacın sayısı, dozları azaltılmakta, hatta bazen tüm ilaçların kesilip sadece diyetle tedavi sürdürülebilmekte. , nöbetlerin tedavisi yanında kognitif ve veya motor becerilerde artabilmekte. Epilepsi toplumlarda sık bir hastalık olup bunların bir kısmı da dirençli olmakta, birçok ilaç kullanımı, her hastada Cerrahı mümkün olmuyor. Bu tür hastalarımız da Ketojenık Dıyet son zamanlarda önemlini kazanmakta. Ancak uygulaması hem takip eden ekip hem hasta hem Aile için kolay olmamakla beraber kısa bir süre Sonra zorluklar aşılmakta, her kronik hastalık gibi sabır gerekmektedir” diye konuştu.

KETOJENİK DİYET NEDİR?

Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Meltem Uzun, “Ketojenik diyetin temel prensibi yüksek yağ oranından oluşan beslenmedir. Bu oran o kadar yüksektir ki vücut enerji ihtiyacının neredeyse tümünü yağlardan sağlar. Bu yağların yakılması sırasında ortaya çıkan ketonlar nedeniyle, ketojenik diyet adını almıştır. Bir diğer temel prensip ise düşük karbonhidrat tüketimiyle insulin salgısını olabildiğince azaltmaktır. Ketojenik diyet diğerlerine göre çok daha yüksek oranda yağ içerir. Klasik diyette hastanın yediklerinin %80’i yağlardan oluşur.  Ketojenik diyet sağlıklı bir diyet değildir, dengeli bir diyet hiç değildir. Bazı vitamin ve minerallerin dışarıdan tabletlerle sağlanması gereklidir. Fakat ilaçlara yanıtsız epilepsi hastalarında sağladığı yararlar nedeniyle uygulanabilir. Sara hastalarında ketojenik diyetin, Karbonhidrat metabolizması kaynaklı nöbet uyarımını engellediği, Beyin metabolizmasını dengelediği, Uyarıcı nörotransmitterleri azalttığı, Nöbet uyarıcı mekanizmaları dengelediği düşünülmektedir. Sara hastalarının yaklaşık %10’unda dramatik denebilecek derecede etkilidir. Diğer %10-15’inde ise nöbet sayısını oldukça azaltabilir. Özellikle beyin filminde belirgin bir yara olmayan çocuklarda daha etkilidir” dedi.

HABER: BEDİA BARAK