Yaşamın iyileşmesini istemeyen bir kısmın olduğu kesinlikle ortada. Bu kesim şahsi çıkarlarını her şeyden önce tutuyor ve bencil davranışlar sergiliyor.

Eğitimde, sanatta, kültürde ve bilimde gelişemiyor ya da ilerleme kat edilmesine izin verilmediğini kesinlikle bilmeliyiz.

Çünkü dikkat ederseniz hemen hemen her seçim döneminden önce ilgililer, yetkililer ve liderler birçok açıklama yapar ama sonra neredeyse eski dönemleri arar duruma bile düştüm birçok durum gelişmiştir. Neden mi çünkü o gün koltuğa gelmek isteyenler, koltuğa gelene kadar, koltuğun gücü için yapamayacakları ya da akıllarının almayacağım her şeyi söylemekten çekinmezler. Koltuğa geldikten sonra ise koltuğun var olan gücünü yalnızca şahsi ve yakınları çıkarları için sonra kullanırlar. İşte tüm mesele burada kitlenir.

Çünkü seçilmişlerin dışındaki kişiler haklarını yeterince kullanmadıkları için seçilmiş kişilerin bazıları toplumsal kuralların dışına çıkarak toplumun var olan hakları üzerinde hakimiyet oluştururlar.

Bilmediğiniz ki ben de devam edersek, düzen bu şekilde olumsuz bir şekilde devam edecektir. Ancak kendimizi, gelecek nesilleri seviyor ve kıymet veriyorsak bir çok iyileşmeye katkıda bulunabiliriz.

Yapmanız gereken tek şey anayasal kurallara uyup vatandaşlık haklarımızı tamamen kullanmaktan geçmektedir. Vatandaşlık haklarımızın bir kısmı devletin belediyelerin ve özel kuruluşların nasıl yönetildiğini sorgulamaya ilişkindir. Görülen yada hissedilen yanlışlıklar varsa niçin, neden, nasıl sorularını vatandaş olarak sorarsak ilgililer, yöneticiler ve liderler yanlış adım atmaktan çekinirler. Yanlış kadından öten kuralları doğru istetirler. Devletin kuralları doğru işlerse yasama, yürütme ve yargılama zamanlı ve doğru çalışır. Zaten o zaman toplumsal gelişme ve ilerleme kaçınılmaz olur.

Toplumsal olarak artık kötü giden her şeye dur demek zorundayız. Çünkü kaybedecek çok fazla değerimiz kalmamıştır. Gençlerimizin bir kısmı göç etmiş, eğitim sistemimizin bir kısmı çökmüş, tarımsal alanlarda, tarım bırakılmış, kadınlara çocuklara olan şiddetin boyu artmış, uzun yargılama süreleri arttığı gibi usülsüz yargılamalar gerçekleşmiş, dinciler birçok köşeyi katmış yani toplumun birçok alanında dejenere olunmuştur.

İşte o nedenle kaybedecek zamanımız yoktur. Kaybettiğimiz değerleri yeniden kazanmak için gelecek nesillerin ve kendi zamanımızdan kullanacağız. O nedenle bir an önce kendimize çekidüzen vermeliyiz. O nedenle bir an önce harekete geçmeliyiz.

Harekete geçmek dediğimiz nokta sadece niçin neden ve nasıl sorularını sormakla ilişkin olmalıdır.

Bu soruları sorduğumuzda hem kendimize hem de gelecek nesillere doğrudan büyük katkıda bulunacağız. Yani hayatın her anlamına iyileşme katacağız. Biliyorum ki birçok kişi bu iyileşmeye katkı koymak istemekte. İşte o nedenle harekete geçmek gerekir.

O zaman harekete geçmek için neyi bekliyoruz?