Hava Durumu

BİR ABLANIN İSYANI! (Bedia BARAK)

Şizofren bir anne ile büyüyen ve annesinin rahatsızlığından dolayı intihar etmesinin ardından üvey anneyle ile yaşamını devam ettiren, 38 yaşında 2 çocuk annesi Eda Tosun isimli babasını da kaybedince şizofren 2 kardeşinin bakımını üstlenin yaşadığı kâbus dolu yıllarını gazetemize anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 04.03.2016 18:42
Haber Güncellenme Tarihi: 05.03.2016 19:43
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
BİR ABLANIN İSYANI! (Bedia BARAK)

“BABAMI BALTAYLA ÖLDÜRMEYE KALKTI”

Tosun, “38 yaşındayım. 14 yıllık evliyim. 2 tane çocuğum var. Ev hanımıyım. Kira da oturuyorum sadece eşimin çalışmasıyla geçimimizi sağlıyoruz. 5 kardeşiz. 1 kız kardeşim evli yurt dışında yaşıyor. 1 erkek kardeşimiz üvey annemizden, babam ölünce üvey annemiz onu aldı gitti.  Bir erkek kardeşim çocuk yaşından beri hapishanede ona ben bakıyorum. İhtiyaçlarını ben gideriyorum. Maddi, manevi destek oluyorum. 27 ve 36 yaşında 2 erkek kardeşim daha var. 2 kardeşim de yüzde 90 raporlu şizofren hastası. 3 yıl öncesine kadar babam hayattaydı ve o bakıyordu. Babam hep tek başına kardeşlerimin sorunlarıyla ilgilenir, bize yansıtmamaya çalışırdı. Benim evliliğime zarar gelmesin diye böyle yaptığını o ölünce anladım. Sadece 1 kere babamı baltayla öldürmeye kalkmış büyük olan kardeşim, o zaman işin ciddiyetini anlamıştım. Babamı 3 yıl önce kaybedince sudan çıkmış balık gibi oldum. Hemen vasiliklerini ben aldım. Başka kimsemiz de olmadığı için beni aradılar. Kendimi o an itibariyle cehennemin ortasında buldum” dedi.

“HAFTANIN 3 GÜNÜ KARAKOLDAYIZ”

Tosun, vekâletlerini aldığı 2 kardeşine bakmaya başlayınca, komşulardan, yabancılardan şikâyetlerin bitmediğini ve haftanın 3 günü karakoldan çağrıldığını söyledi.

Tosun, “Kapımın zili çalıyor hiç tanımadığım insanlar, 3 yaşında ki çocuklarını itekleyip düşürmüş, dondurmalarını elinden almış gibi acayip şikâyetler. Hastaneden telefon geliyor yaralanmış. Ya da Karakoldan birileri ihbar etmiş tutuklanmış, haftanın 3 günü karakola gidip onları çıkarıyorum. İnsanlar hasta olduklarını bilmedikleri için yaptıklarından korkup ya bana ya da emniyete şikâyet ediyorlar. Hastaneye götürüyorum, şizofren diye dışlanıyorlar. Dokunmak, yaklaşmak istemiyorlar. Toplum bir kere onları insan olarak kabul etmiyor. Bunu da hemen anlıyorlar. Dışlandıklarını anladıkları an zarar verme eyleminde bulunuyorlar. İyi davranan insanlara asla zarar vermiyor, sözünden çıkmıyorlar. Her dediğini yapıyorlar. Çok zekiler, çok konuşkanlar, inanılmaz sevimliler” diye konuştu.

“ANNEM İNTİHAR ETTİ”

12 Yaşındayken annesinin, hastanenin 4 katından atlayarak intihar ettiğini ve bu hastalıkla ilk o zaman tanıştığını ifade eden Tosun, şöyle devam etti. “12 yaşındaydım, annem İstanbul Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi olurken, hastanenin 4. Katından aşağı atlayarak intihar etti. Biz aslında bu hastalığın en başından beri içindeydik. Annem evden kaçar, çırılçıplak soyunur, birileri görür haber verir gider alır gelirdik. Çok zor bir durumdu. O zaman 5 kardeşiz hepimiz küçüktük hiç birimizde böyle bir hastalık yoktu. 27 yaşında olan erkek kardeşim liseyi bitirdi, konservatuar çok istiyordu 5 enstrüman birden çalıyordu. Bestelerini Murat Göğe Bakan ve Kekili’ye sattı. Halen aynı. Müzik onun hayatı. Hastalıklar aşlarının büyümesiyle ortaya çıktı. Şuan en son derece, ağır şizofren hastası”  şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARIMIN PSİKOLOJİSİ BOZULDU”

Tosun, “eşim çok anlayışlı ve çok destek oluyor. Bir eş bir kadını ancak bu kadar sevebilir. Yaşadıklarımıza rağmen bana destek oluyor ve çözemediğim yerde kendi sorunları çözmeye çalışıyor. Onun bu anlayışı nedeniyle ben eksiliyorum, ben yetemiyorum eşime çocuklarıma mahcup oluyorum. Eşime her gün dua ediyorum. Şükrediyorum. Eğer onun bu anlayışlı yaklaşımı olmasaydı bu kadar sorunla baş edemezdim. Şuan kardeşimin 1 tanesi Mimar Sinan Klasbahis Bakım evinde kalıyor. Onu çıkarıyorum 1 hafta bakıyorum ama korkuyorum. Her an tetikteyim geldiğinde ne yapacak diye. Kardeşlerime ilaçlarını içiremiyorum. Dilinin altında saklıyor, atıyor bilemiyorsun. İçti sanıyorsun bir bakıyorsun şiddetle ya da saldırganlıkla tepkileri olunca içmediğini anlıyorsun. İğneleri var diğerinin 15 günde ama kendi gitmek istiyor, peşinden takip ediyorum ya da arıyorum vuruldumu diye eğer ilaç alır, iğne vurulursa rahatım. Çocuklarımın da psikolojisi bozuluyor. 9 ve 12 yaşında ki çocuklarımın yanında beni öldürmeye kalktı. Okullarına gidiyor olay çıkarıyor. Normal olunca inanılmaz seviyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz” dedi.

“HASTALANDIĞI ZAMAN NE YAPACAKLARI BELLİ OLMUYOR”

Tosun, “Apartmanı basıp zilleri kırıyor, içeri girebilse zarar verecek korkusuyla karakolu arıyoruz, karakol bizi kurtarmıyor, zarar vermeden ilgilenmiyorlar. Sesler duyuyor. Emir aldığını söylüyor ve sizi öldüreceğim diyor. Cebinden hac şeklinde bir şey bulmuş onu göstererek öldürecekmiş ama böyle yapacağını bilemiyorsun ki. Gerçekten öldürecek sanıyorsun. Birde insanların yanında ya da polisin yanında normale dönüyor. Kimse hasta olduklarını anlamıyor. Hastaneye en şiddetli haliyle götürüyorum 1 iğne vurup geri gönderiyorlar yatırmıyorlar. Sık sık devlet hastanesine yatırıyoruz. Eve almam imkânsız korkuyoruz. Babamın evinde yaşıyor. Benim doğduğum, büyüdüğüm mahallede kalıyor ama komşularımız kardeşimi görünce yolunu değiştiriyor, kaçıyor hatta tiksiniyorlar bunu anlıyor. Dışlandığını anlayınca daha kötü oluyor. İnsanların uzaklaşması, onu yok görmesi tamamen tek başına bıraktı. Sokaklarda konuşacak ona insan gibi davranacak insan aramaya başlıyor” diye konuştu.

“UYUŞTURUCU KULLANMAYA BAŞLADI”

Tosun, “insanların dışlaması ve kaçması kardeşimin kötü insanlarla muhabbet etmesine ve uyuşturucuya başlamasına neden oldu. Daha önce dışarı çıkmadığı için bunları bilmezdi. Şimdi bana verilen bakım parası ve 3 ayda aldığı engelli maaşını uyuşturucuya veriyor. Hatta bu insanlar onun evine gelip kalıyorlar. Parası bitince bana geliyor. Benden istiyor. Bende bir yere kadar yardımcı olabiliyorum. Parası olmayınca çevresinde insan kalmayınca tekrar hastalanıyor ve saldırganlaşıyor. Aldığı para 15 gün bile yetmiyor. 2 kardeşimin de iyileşmesi imkânsız. Onlar için yapılabilecek hiçbir şey yok. Çok araştırdım. Sadece Ankara’da onlara uygun hastane var. Bursa’da yok. Bende çıkmazdayım. Akıl danışmadığım kimse kalmadı. Okumadığım kitap kalmadı. Ama bu hastalığın çaresi yok. Devlet en fazla 2 ay hastanede tutuyor. Sürekli yatırmıyorlar. Ben babamın annem için verdiği mücadeleyi biliyorum. Babam hiçbir şey yapamadı ben ne yapabilirim 2 kardeşimle bilemiyorum. Korku içerisinde sadece dua ediyorum ilacını içmiş olsun diye” dedi.

“7 GÜN İLAÇ İÇMESİN 9 GÜN SONRA BICAKLA GEZİYOR”

Tosun, “Hastane de yatan kardeşim çok daha ağır. 7 gün ilacını almasın 9 gün sonra elinde bıçakla insanlara zarar veriyor. Çok ağır olduğu için onu yatırıyorlar. 10 yıldır yatıyor. Sürekli olarak kontrol ediyorum. Ziyaretine gidiyorum. Diğer kardeşimin evini temizliyorum. Elbiselerini yıkıyorum. İhtiyaçlarını yapıyorum. Hapiste olan ayrı bir üzüntü.  Hastane de yatan kardeşim hapishane de gibi. Soğuk duvarlar. Bir çiçek bir tablo bile yok. Hiçbir aktivite yok. 10 yıl sonra yeni müdür gelmiş top oynayacaklarmış izin vermiş çok sevindim. Evde ki kardeşim için yapılacak çok bir şey yok. Sadece ilacını alması onu normalleştiriyor bu nedenle bir yere kapatılamaz bu haksızlık olur. Hayatını idame ediyor ama kötü insanlarla inanıyor. Birde aşırı derece sigara içiyorlar. Günde 3 paket sigara tüketiyorlar. Sarma tütün alıyoruz 1 tepsi içiyor” diye konuştu.

“BABAM 2. EVLİLİĞİNİ YAPINCA EVİ TERK ETTİ”

Tosun, “Şuan hapiste olan kardeşim, babam evlenince bunu kabullenemedi. 9 yaşında evi terk etti. 4 yıl boyunca ondan haber alamadık. O kadar çok suç işine karışmış ki. Onun hapisten çıkabileceği inanmıyorum. Cezası bitiyor yeni bir suç dosyasından tekrar mahkûmluğu devam ediyor. Genel af olmazsa 10 yıl daha var. Bir abla için 3 kardeşimin yaşadıkları çok zor. Dayanılması gerçekten zor. Eşimin ve çocuklarımın anlayışı, sevgisi, yardımı olmasaydı bu yaşadıklarımı nasıl kaldırırdım bilmiyorum. Tek istediğim iyi olmaları imkânsız biliyorum ama onların ve onlar gibi hasta olanların toplum tarafından dışlanmaması, ötekileştirilmemeleri, tiksinilmemeleri, onları görüp yollarını değiştirip kaçmak yerine onlara bir tebessüm göstermeleri bir merhaba demeleri. Onlar insan olduklarını hissettirmeleri” şeklinde konuştu. 

BEDİA BARAK

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.