Doğal afetlerin artarak üst üste eklendiği zaman dilimindeyiz. O kadar çok olay başımıza geliyor saymakla bitmeyecek kadar çok. Bir gün bakıyoruz sel ile uğraşıyoruz, bir gün fırtına çıkıyor ve hiç bir şey yerinde kalmıyor, başka bir gün salgın hastalıklar nedeniyle insanlar ölüyor, başka bir gün kuraklık nedeniyle susuzlukla veya gıdasız kalmakla karşı karşıya kalıyoruz ve biz hiç birine dur diyemiyoruz. Bahsettiğim her afet karşısında daha az zarar görmek mümkünken ne yazık ki afet sonrası bedelini en ağır şekilde ödüyoruz… Türkiye’nin önündeki en büyük doğal afetlerin başında ise deprem gelmektedir. Deprem konusu ne yazık ki herkesin dilinden düşmediği gibi çoğu kez dilden başka bir yere de gitmediğini görmekteyiz. Tabi bazı kişi ve kurumlar depreme ilişkin olarak küçük adımlar atmakta ancak ne yazık ki yetersiz görmekteyim. Çünkü eğitim hayatımızda doğal afetler sosyal etkinlik gibi kurgulandığı için deprem bilinci en baştan beri eksik başlanmaktadır. Dolayısıyla deprem başta olmak kaydıyla doğal afetler kapsamında tam bilinçlenme sağlanmalıdır. Bugün biliyoruz ki önümüzde ki günlerde Türkiye de yaşayan insanlar deprem ile muhakkak karşı karşıya kalacağız. Yine biliyoruz ki depremin insanı öldürmediği gibi tedbirsizliklerin insanı öldürdüğünü… Kesinlikle altı çizilmesi gereken konu tedbirsizlik insanı öldüreceğidir. Bunu defalarca yazmakta ve defalarca anlatmakta fayda olduğunu düşünmekteyim. Deprem değil, tedbirsizlik insanı öldürür. Bugün biliyoruz ki hem kişisel yaşantımızda, hem de toplumsal yaşantımızda deprem başta olmak kaydıyla doğal afetlere yönelik tüm tedbirleri en üst düzeyde alınması gerekmektedir. Tabi bu tedbirlerin belirlenmesi, uygulanması, takibi, yönetilmesi ve değerlendirilmesini ilk önce devletin kendisi ve kurumları yapmalıdır. Doğal afetlere uygun şehirlerin planlanması, Doğal afetlere uygun üretim, sanayi, tarım alanlarının planlanıp uygulanması, Doğal afetlere uygun binaların yapılması, Doğal afetlere uygun iletişim araçları yatırımlarının yapılması uygulanması, Doğal afetlere uygun toplanma alanları oluşturup sadece afetler içini kullanılması, Doğal afetler zamanında kullanılmak üzere, gıda, enerji, su gibi temel ihtiyaçların kullanılması için depolar oluşturulması, Doğal afetlere yönelik eğitim müfredatları oluşturulup bilinçlendirmeyi tam yapılması, Yani devlet kurumu, doğal afetlerin her türüne göre akış stratejisini güncel tutup uygulaması gerekmektedir. Vatandaş ise deprem ve diğer tüm doğal afetler konusunu önemseyerek yaşamını sürdürmelidir. Bu önem çerçevesinde yaşadığı binanın sağlığı konusuna dikkat etmesi, deprem çantası hazırlaması, devletin doğal afetler stratejinin güncelliğini takip etmesi gerekmektedir. Çünkü yine tekrarlamak gerekiyor ki doğal afetlerle muhakkak karşı karşıya kalacağız. Yine biliyoruz ki bu afetler ne zaman yaşanır bilgimiz çoğu kez yok. O nedenle ki her afete karşılık ön tedbir almak gerekmekte. Çünkü artık nüfusun büyük bir çoğunluğu büyükşehirlerde bulunmaktadır. Buna ilişkin olarak Marmara bölgesinde yaşayan insanlar başta olmakta afetlerin getireceği zarar ile karşı karşıyadır. Tekrarlamakta fayda olduğunu düşünüyorum yaşadığımız yer her nerede olursa olsun tedbir almamız zorunludur…