Hava Durumu

Derya Baykal, "Ustamı, kızlarımın babasını kaybettik çok üzgünüz"

Yazının Giriş Tarihi: 04.09.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.09.2021 00:00
Tiyatro sanatı, sadece boş vakitlerini doldurmak ya da sadece sosyalleşebileceğin bir aktivite değil. Tabi ki orda hoş vakit geçirmek eğlenmek çok çok önemli ve seyirci bunu ister ama tiyatrocunun hedefi bunun yanında ince nükteler ile bazı eleştiriler ile seyircinin yanında olduğunu belirtmesi yandaş olması gerekir.

Geçen bir oyuncu ilginç bir anısını anlattı. Japonya ya da Çin'de tam ülkeyi hatırlıyorum. Oradaki tiyatro oyununda; oyuncu arkadaş sahneye çıkarak; "Özür dilerim, bu sahnenin yukarıda olması ışıkların üzerime aksetmesi sizden farklı olduğum anlamına gelmiyor, tüm amacımız sizin oyunu daha rahat ve konfor içinde seyretmenizi sağlamak, bu yüzden sizden özür diliyorum" demiş. Oyuncudaki kibarlığa bakar mısınız!...

Bu hikayeyi niye anlattım eski tecrübeli oyuncuların çoğu böyle, şimdiki yeni nesil oyuncularda da keşke böyle naiflik, kibarlık olsa diyorum.

İşte Ferhan Şensoy böyle naiflikte, kibarlık ta bir oyuncu idi. Bu ara herkes Ferhan Şensoy'un hayatına odak kesildi. Ama ben kavuk meselesini anlatmak istiyorum.

Geleneksel Türk tiyatrosunda ‘fes ve kavuk’ çok önemli bir manevi mirastır sadece aksesuar değildir. İkisi arasındaki fark vardır; fes daha çok orta oyunu temsil eder kavuk ise orta oyunu ve güldürü geleneğini sembolize eder.

Kavuk geleneği İsmail Dümbüllü ile başladığı düşünüyor. Aslında kavuğun ilk sahibi Kel Hasan Efendi idi. Geleneksel Türk tiyatrosunun ilk yıllarında tek bir anlatıcı ile sahne alındığını görürüz. Antik Yunan’da anlatıcı olarak adlandırılan karakterler Türk tiyatrosunda ise kendilerine ‘meddah’ olarak adlandırılmıştır. Geleneksel Türk tiyatrosu önce Meddah geleneği ile başlamış ve şekillenmiştir. Ardından orta oyunu ile son halini alarak sanat tarihi içerisinde özel bir yer edinmiştir. Geleneksel ve modern Türk tiyatrosu hakkında herkesin bilmesi gereken önemli değerlerden biri olan ‘kavuk’ geleneğinin tarih içindeki yolculuğu oldukça önemlidir.  

Kavuğun yolculuğuna Türk tiyatrosunda kavuğun ilk sahibi olan Kel Hasan Efendi ile başlar. 1874 yılında İstanbul’da doğan Hasan Efendi’nin asıl mesleği aslında yoğurtçuluktur. Yoksul bir aileden gelen Hasan Efendi, yoğurtçuluk yaparken diğer yandan tutkulu ve hevesli olduğu tiyatroya başladı. Dönemin tanınan güldürü ustalarından olan Abdürrezzak Efendi’yi örnek alarak bütün oyunlarını dikkatle seyretti ve takip etti. Hasan Efendi sahneye ilk kez Küçük İsmail’in kumpanyasında adım attı. Başrolde oynamak istedi fakat başrolü Abdürrezzak Efendi alınca ikinci komik karakter olarak nitelendirilen külhanbeyli rolünü üstlendi. Hasan Efendi, Abdürrezzak Efendi’nin arkasında kalmak istemedi ve tiyatro topluluğundan ayrıldı. Ardından Agah Efendi’yle birlikte Hayalhane-i Osmani Kumpanyası’nı kurdular. Sonrasında ünü zaman geçtikçe duyulan Kel Hasan Efendi, İbiş tiplemesiyle alkışları topladı ve döneminin tiyatro seyircisinin beğenisini kazandı.

Saçları olmadığı için ‘Kel’ lakabıyla anılan Hasan Efendi; kaşlarını siyaha, burnunu kırmızıya boyar, başına da yırtık bir fes geçirir sahneye öyle çıkardı. Orta oyunundaki Kavuklu’ya benzer bir tipi canlandırmasıyla yaşadığı dönemin dikkat çeken güldürü ustalarından biriydi. Kel Hasan Efendi, Burhanettin Tepsi ve Naşit Özcan’la birlikte son zamanlarına dek sahnede kaldı. Fakat batı ağırlıklı tiyatro çalışmalarına uyum sağlayamadı. Kavuğun ilk sahibi 1929 yılında doğduğu şehir olan İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.

Sonra Kel Hasan Efendinin çırağı, İsmail Hakkı Dümbüllü ye geçer kavuk ve gelenek başlar,
Ardından 1968 yılında Münir Özkul'a "Oğlum Münir benden sonra kavuğu senin taşımanı istiyorum..." der ve gelenek devam eder.

Ferhan Şensoy Fransa Strasburg'ta Devlet Tiyatrosu okulunu bitirdikten sonra ülkesine döner, tiyatro yapmaya devam eder. Münir Özkul ona kavuğu devrederken, İsmail Hakkı Dümbüllü’nün söylediklerini söyler ve ekler “Kavuğu devredeceksen Türk tiyatrosunu ileri taşıyacak birine devret ve halkın sevdiği biri olsun” der.

Yıllar sonra o da kavuğu Rasim Öztekin'e o da Şevket Çoruh'a devreder. Şimdi kavuk Şevket Çoruh ta; kolay gele.

Ferhan Şensoy, hayatı yaptıkları ile bir dönem tiyatro sanatına damga vurmuş bir sanatçı. Ferhan Şensoy'un oyununu ve yazıları okumak nasip olmuştu, bence kalan eserlerini takip etmenizi tavsiye ederim.

Kızı Derya Şensoy, veda konuşmasında babasına seslendi: "Baba kız aşkımız şimdi okyanusları, çok bulutları ve yıldızları aştı. Seni çok ama çok seviyorum" dedi

Işıklar içinde uyu... İyi seyirler…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.