Hava Durumu

Doktor, Yönetmen Turgut Kanal…

Yazının Giriş Tarihi: 16.01.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.01.2021 00:00
2020 yılında, bence toplum kahramanları doktorlardır. Bu illet hastalıkla mücadelemizde, en ön safhada doktorlar görev yapıyor, bizim için savaşıyorlar. Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir tespit var. İnsanların sağlık sorunlarını dinleyen doktorlar, görsel sanatlara ilgisi büyük ve bu konularda başarılı eserler yaratıyor. Film sanatı ile uğraşan ve takip ettiğim, başarılı işlere imza atan Dr. Turgut Kanal, yoğun iş temposuna rağmen "Yaren" isimli kısa filmi bu sene farklı yarışmalardan ödüller aldı. Bu vesile ile Dr. Turgut Kanal'a aklıma takılan merak ettiğim soruları ve sinemaya bakış açısını sordum.  M:Haluk Yalçınkaya: Sizce sinemanın anlamı nedir?                                               Dr. Turgut Kanal: Çok sevilen bir sinema-sahne sanatçısının ufak bir ekleme ile benimsediğim bir sözü var; ‘Tiyatro hayat, sinema sanat, televizyon ise mobilyadır.’ Tanımlamam gerekirse sinema, insan hikayelerinden esinlenen videografi sanatıdır diyebilirim. Bu durum süreden ve türden bağımsızdır. Fotoğrafçılığın aksine karakterler barındırdığından empati yaptırma yetisi vazgeçilmezlerinden olmalı. M:Haluk Yalçınkaya: Film çekme fikri nasıl doğdu? Filmleriniz ve aldığınız ödüllerden bahseder misiniz?                                                                                                                                Dr. Turgut Kanal: İlk kısa metraj denemem olan ‘Safira’nın senaryosu, mülteci bir çocuk hastamın babasının başından geçen bir süreci uyarlamam neticesinde ortaya çıkmış oldu. Kendisi ailesinin büyük kısmını ve mesleğini Irak’ta bırakmak zorunda kalıp ülkemize göç eden bir hekimdi. Bu hekimin öyküsünü bahsi açıldığında pek çok arkadaşıma anlatmıştım. Fakat sözel anlatı empati kurmamızda daima yetersiz kalmakta. Görsel ile desteklendiğinde ise daha geniş bir kitleyi daha derinden etkileyebilir. Ki öyle de oldu. İlk kısa filmim olmasına rağmen teknik başarısından ziyade hikayesiyle pek çok ulusal gösterim ve ödüle değer görülüp oldukça fazla izleyiciye ulaştı. Ardından benzer hikayeden yola çıkılarak çektiğim ‘Tabip’ kısa filmi 1 dakika olmasına rağmen ABD, İran, İngiltere ve İtalya’da çeşitli festivallerde gösterilerek ulusal ve uluslararası başarı sağladı. ‘Dilsiz Uşak’ ve ‘Ali Cama Bak’ ise temasına uygun yarışmalarda dereceler kazanmış oldu. Ön hazırlığı ve çekim sürecini daha özenle ve daha özverili bir ekiple tamamladığımız ‘Civciv’ 2020 sonbaharında tamamlanmış olup birkaç ay içinde gösterim seçkilerinin yanı sıra 4 ödül kazandı. Sağlık çalışanı arkadaşlarımız ile çekimlerini tamamladığımız salgın sürecini sağlık kahramanlarının gözünden anlatan ‘Yaren’ ise şimdiden 3 ödül kazandı ve teması itibariyle ulusal basından oldukça ilgi gördü.  M:Haluk Yalçınkaya: Doktorluk görevini yaparken nasıl oldu (hangi olay ya da durum) sizi sinemaya ilgi duymanız sonucunu doğurdu?                                                                                                                            

Dr. Turgut Kanal: Özellikle üniversite yıllarında çok sayıda filmi notlar alarak izlemeye başladım. Senaryoya dönüştürülebilir öyküler karalamaya da bu dönemde başladım. Mesleğe başladıktan sonra hayatına dokunma şansı bulduğum pek çok insanın yazılmaya değer hikayeleri olduğunu fark ettim. İlk göz ağrım ‘Safira’nın senaryosu da bu vesile ile ortaya çıkmış oldu. M:Haluk Yalçınkaya: Film çekmekteki amacınız, hedefiniz, idealiniz nedir?                                                                                   

Dr. Turgut Kanal: Teknolojiye ulaşmak kolaylaştığından yazıp çizmekten öte fotoğraf ve videolarla kendimizi ifade eder olduk. Yazmaya çalıştığım öyküleri naçizane görsel anlatım teknikleri ile aktarmaya çalışıyorum. Uzun vadede hedefim ise hatırı sayılır bir senaryo yazarı olabilmek. M:Haluk Yalçınkaya: Civciv filmi ile ödüller aldınız, ardından Yaren filmi ile güncel bir konuya değindiniz ve ödüller aldınız. Filmlerinizin hikayesini, çıkış noktalarını anlatır mısınız?                                                                                                                                            Dr. Turgut Kanal: ‘Civciv’in öyküsünün çıkış noktası hepimizin çocukluğu diyebiliriz. Çocukluğunda civciv beslemeyen hatta beslediği civcivi ölmeyen neredeyse yoktur. Bu yüzden bizim neslin izleyip 10 dakikalığına da olsa kendi çocukluklarını anımsamalarını hedefledim. ‘Yaren’de ise sağlık çalışanlarının fedakarlıklardan ufacık bir örnek göstermek istedik. Hastanelerde ve sahada meslektaşlarımız bu fedakarlığın çok daha fazlasını her gün gösteriyor. Temas ettikleri hayatları sayfalarca kitapta anlatmaya çalışsak dahi günümüz işleyişinde 5 dakikalık bir video kadar etkili olmayacağı aşikar. Sinemanın gücü ortada. Bu 2 filmi aynı ekiple tamamladık. Tüm ekibin özverisi ve emeği alınan başarılarda kendini belli ediyor. Sizin aracılığınızla hepsine tekrar teşekkür ediyorum.   M:Haluk Yalçınkaya: Senaryo yazarken, hikayelerini nasıl konulardan seçiyorsunuz?                                                

Dr. Turgut Kanal: Senaryo yazarlığı hususunda okumalar yapıp kazanımlar edinmeye çalışıyorum. Kat edilecek çok yol var. Gün içinde karşılaştığımız insan ve olay sirkülasyonu bilinçli bir bakış açısıyla gözlemlendiğinde oldukça farklı hikayeler çıkabiliyor. Yaşanmış öyküleri uyarlamak, gerçeklikten uzaklaşmadan kolay uygulanabilirlik açısından da avantaj sağlıyor. M:Haluk Yalçınkaya: En çok yazmayı ya da çekmeği istediğiniz film projesi var mı?                                                     

Dr. Turgut Kanal: Olay örgüsü kırsal bölgede geçen filmleri bir başka seviyorum. Özellikle bozkır hikayeleri gözüme daha samimi ve sinematik anlamda estetik geliyor. Diyalog metinlerinin doğallığı için yöre insanını yerinde gözlemleme fırsatım olursa öncekilerin aksine kötü karakterlerin de olduğu bir taşra hikayem var.  M:Haluk Yalçınkaya: Tercih etmeniz gereken bir durum olursa, sinema mı? Doktorluk mu? seçersiniz ve ya sizin için öncelik durumunu sıralar mısınız?                                                                                           

Dr. Turgut Kanal: Sinemanın benim için henüz vazgeçilmez değil. Hekimlik mesleğini eğitimini aldığımdan olsa gerek kendi adıma daha değerli görüyorum. Sinemanın okulunu okuyup takdir gören işler çıkarabilirsem bu değer sıralaması değişebilir. Bir gün sinema-hekimlik ikilisinden birini bırakmak zorunda kalsam bile sanırım hekimlik-senaristlik ikilisiyle devam etmek isterim. Dr. Turgut Kanal, sözlerinden anladığım kadarı ile sinema'dan vazgeçmeyeceği kesin ama doktorluk mesleğini de hiç bırakmayacak. Umarım her şey gönlünce olur. Sonuçta biz de yaptığım işlere saygı duyuyor, tebrik ediyoruz. Yeni filmlerde ve ödüllerde görüşmek üzere… İyi seyirler. 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.