Rüzgarda savrulan yaprak gibi Türk vatandaşı ekonomi karşısında savunmaktadır. Bu savrulmanın ne zaman, ne şekilde ve nasıl olacağını bilinmemektedir. Ne yazık ki bu savruluş can yakmanın ötesine geçmiş olup, canlar almaya başlamıştır.

Ne yazık ki dünyanın en çok asgari ücretli çalıştıran ülkelerin üst sıralarında yer almaktayız. Yani Türkiye'nin neredeyse yarısı asgari ücretle çalışırken, Avrupa ülkelerinde ortalama nüfusunun yüzde 5 kadarı asgari ücretle çalışmaktadır.

Asgari ücret düşüklüğü yanında dünya nezdinde Türk lirasına düşük olması, verginin yüksek olması, verginin vergisi olması, liyakatin olmadığı gibi hukuksuzluğun artmış olması ve bunlara ek olarak birilerinin menfaat için yasalar, vergi afları gibi anlamsız uygulamaların olması vatandaşın biriyim ciddi anlamda bükmektedir. 

Asgari ücret 2.825 TLdir. Buna karşılık açlık sınırı 3000 TL civarındadır. Yani asgari ücret açlık sınırının çok çok gerisinde kalmıştır. Dolayısıyla Türk vatandaşı her gün yeni bir maceraya uyanmakta veya dayanmaktadır. 

Ne yazık ki görülmemiş derecede ekonomik buhran toplumun büyük bir kesimini sarmıştır. Ne yazık ki toplumun büyük bir kısmının bankalar dahil birçok kişiye bireysel borçları bulunmaktadır. Bu borçlar insanın yaşam kalitesini düşürdüğü gibi insanlar arasındaki iletişim kaynaklarını da tamamen bitmesine neden olmaya başlamıştır.

Ekonomi bu denli kötü gittiği için insanların büyük bir kısmı hayaller kurmaktan vazgeçmiş sadece geçim derdine düşmüş oldukları görülmektedir. Hele gençler ise ekonomiyi yöneten ve ekonominin bu denli kötüye gitmesine sebep olan kimseye güvenmemekte ve yaşanan bu kötü gidişat unutulmayacak dönüm noktası olarak gençlerin hafızasına kazanmıştır.

Asgari ücretli ve asgari ücretin üstünde çalışan çok sayıda arkadaşımdan duydum en temel konu 2inci bir işe sahip olmanın yollarını aramak, iş bulmaktan ümidini kesmiş insanlarda ise kolay para kazanma yöntemleri ile ilgili araştırmalar yaptıklarını sık sık duyar oldum. Hatta yasadışı birçok işle para kazanan insanların sayısının artmış olduğu da ortadadır. 

Türk vatandaşının, yöneticilerinden beklediği temel durum Türk lirasının değerini yükseltmek ve çağdaş dünya ülkeleri gibi çalışma şartlarına sahip olmayı istemektedir. Toplumun büyük bir kısmı yaşam kalitelerine göre siyasi yaklaşımlar içinde olacağını açıkça beyan etmektedir.

Türk vatandaşının ülke yönetimindeki algısı, ideolojik yaklaşımlardan daha öte yaşam kalitesine artı katan fikirsel yönetimlere değer verdiği apaçık ortadadır. Türk vatandaşı kendisinin yaşamına değer katan insanlarla yol yürümek istemektedir. 

Türk vatandaşın istekleri;

Alın terinin ve emeklerinin tam  karşılığı,

Çalışma şartlarının çağdaştırılması,

Vergi oranlarının düşürülmesi ve vergiden vergi alınmaması,

Birilerinin menfaati için vergi aflarının çıkartılmaması,

Hukuk önünde eşit ve hızlı yargılanma,

Devletin her biriminde denetim şeffaflığı sağlanması,

Vatandaşlık haklarının sömürülmemesi....

Vatandaşın ekonomi üzerinde ekonomiyi yönetenlerden beklentisi yukarıdaki saydım konulardır. Bu konular dahilinde yapılacak her iyileştirme vatandaşı daha mutlu edecektir. Türk vatandaşı mutlu olmayı hak etmektedir. Türk vatandaşının mutlu olmasını istemeyen kişiler ise ne yazık ki bilmeliler bu toplumun içinden ayrıştırılaraktır. 

Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet olması tek sebebi ulus olma becerisini, kuruluş döneminde sağlam inşa edilmesine borçludur. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet olduğunu unutmayip, toplumsal iyileşmeyi sağlamak adına hep birlikte çalışmak gerekmekte. O nedenle birlik olmayı hiç unutmamak gerekir.