Toplumsal toplumsal kutuplaşmanın getirdiği sonuçlar ile karşı karşıya kalmaktayız. Hemen hemen Türkiye’nin her yerinde, her kurumunda hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, kanunsuzlukların ve kuralsızlıkların ciddi bir şekilde kendisini gösterdiğini görmekteyiz. Yaşanan bu kural dışı hayat ise toplumun tamamına kayıtsız şartsız zarar vermektedir. İşte bugün Türkiye karanlık taraf ile mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Ne yazık ki bu karanlık taraf çok güçlü ve çok etkin bir şekilde hareket etmektedir. Bu karanlık taraf toplumun tamamına zarar verdiği gibi devletin yönetim sistemine de büyük zarar vermektedir.
Daha önce de belirttiğim gibi toplumun büyük bir kesimine bu karanlık taraf nüfuz etmiş durumdadır. Ne yazık ki toplumun bu karanlık kısmını oluşturan kişiler toplumun kanaat önderleri olduğu gibi aynı zamanda toplumun yönetiminde söz sahibi olan kişilerden oluşmaktadır. Bu kişiler bulundukları makamları, bulundukları yerleri şahsi çıkarları veya kötü niyetleri için kullanmaktadır. Makamdan alınan gücü kötüye kullananları gören vatandaş ise cesaretlenip kendi uygulamalarında birçok hukuksuzluk yapma hakkına sahip olduğunu düşünüyor. 
Ne yazık ki bu gidişat hiç hayra alamet değildir. Bu gidişat devlet yönetimin tamamını zedeleyebilecek durumdadır. Önceki yıllarda gerçekleştirmiş olduğum Ortadoğu ve Afrika seyahatlerinde karşılaştığım olumsuzlukların büyük bir kısmını ne yazık ki ülkemiz sokaklarında yaşar durumunda kaldığımızı görmekteyim.
Aslında gelişmemiz iyileşmem iz ve vefa seviyemiz de artışlar olması gerekirken ne yazık ki 3üncü, 4üncü dünya ülkelerinde yaşanan usulsüzlükler ve kuralsızlıkla arka arkaya sokaklar da yaşanmaya başlanmıştır. Ne yazık ki bu sütsüz ve kuralsızlıklara ne yargı, ne kolluk kuvvetleri, ne de vatandaşın kendi otokontrolü yapmasına engel olmamaktadır. Sonbaharda savrulan yaprak gibi savrulan ve hiçbir şekilde cezalandırılacağını düşünmeyen kişilerin artmasına sebep olmuştur. 
3. dünya ülkelerinde sık sık karşılaştığım insanlara taciz, hayvanların öldürülmesi, sokakların kirletilmesi, ana yolların arabalar veya satıcılar tarafından işgal edilmesi, her an kavga edecek kişilerin öfke kontrolü olmaması, küfürleşmenin ulu ortada yapılması, kolluk kuvvetlerinin gücünü kontrolsüz kullanırken vatandaşın da kolluk kuvvetleri hiçe sayması, ağaçların zorbalar tarafından tahrip edilmesi, dilencilerin her köşe başında daha fazla saldırgan olup para toplaması, yasak olan yerlere araba park edip geçişi yaya geçişine engellenmesi ve sayısal bitmeyecek sadece sokaklarda yaşanan bir olay bulunmaktadır. Bu olayların tamamı ve daha fazlası vatandaşın güç sahibi olup kurallara uymayan kişilerden cesaret almasından kaynaklanmaktadır.
Yaşanan tüm bu olayların bitmesi, engellenmesi veya durdurulması zaruridir. Yaşanan bu olaylara neden olan her sebep sonuç ilişkisi incelenip sebepleri ile birlikte bitirilmesi gerekmektedir.
Kanunsuzluklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere ve kuralsızlıklara sebebiyet yaratan her şeye dur demek için toplumun tamamı tarafından ses çıkartılması gerekilmektedir. Yaşanan her olayın bir gün kendisine zarar vereceğini bilerek vatandaş tedbirli davranarak önce kendisi kuralsızlıklara son vermelidir. 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı basiretli ve vicdanlı bir millettir. O nedenle önce kendi eksiklerini giderebilecek güce sahip olduğu gibi vatanın içinde bulunan çürük tarafları da engelleyebilecek güce sahiptir. Kendimizden yola çıkarak kaliteli yaşam için bir adım atma zamanı çoktan gelmiştir.