Hava Durumu

Kimse sormuyorsa ben sorarım

Yazının Giriş Tarihi: 27.01.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.01.2021 00:00
Yazımın ilk cümlelerine ‘’ Bu ülkede de ne güzel gelişmeler yaşanıyor’’ diye başlamak isterdim. Ne yazık ki yazamıyorum. Çünkü o kadar üst üste kötü gelişmeler yaşıyoruz ki... Deprem, susuzluk, pandemi ve virüsün neden olduğu ölümler. Ve bir türlü sonu gelmeyen kadın cinayetleri… Artık bir veya bir kaç cinayeti aynı güne sığdırabiliyoruz. En kötü tarafı ise bu ölümlerin normalleşmesi. Kısa  süre medyada yer alıyor ve bir süre sonra rakamlara dönüşüyor. Hatta unutuluyor. Failler veya katiller ise tahrik veya iyi hal yasasından yararlanıp ya tutuksuz yargılanıyor, veya iyi hal indirimlerinden yararlanıyor. Bir süre sonra da serbest kalıp hayatına devam ediyor. Peki ya kurbanlar?.. Onların kendilerini savunma imkanı yok. Dolayısıyla gıyabında iffet veya tahrik ithamlarıyla neredeyse suçlu ilan ediliyor öldüren kişi tarafından. Aslında incelendiğinde kadın cinayetlerine kurban giden kadınların neredeyse tamamı cinayet öncesi bir şekilde şiddet görüyor. Birçoğu cinayete kurban gideceklerini biliyor ve yardım talebinde bulunuyor. Ne yazık ki çok ta ciddiye alınmıyor. ‘’Aile arasında olur böyle şeyler’’ deniliyor. Hatta bazen kadının kendi ailesi ‘’Kol kırılır yen içinde kalır. Namusumuz kirlenmesin’’ gibi saçma gerekçelerle yardım talebini geri çeviriyor ve bir kadının daha ölümüne sebep olabiliyor. Ve....Kadın cinayetleri ‘’ GELİYORUM’’ diyor. Göz göre göre canlar feda ediliyor. Takan yok. Önlem alan yok. 2020 yılında resmi rakamlara göre 369 kadın cinayeti işlendi. 152 kadın ölümü ise şüpheli hala.   ‘’KADINA KARŞI ŞİDDETE DUR’’ demek, kadın cinayetlerine tepki göstermek, bazılarına göre feministlerin ‘’Ortalığı velveleye verdiği’’ bir konu olarak algılanıyor. Açıkçası o ‘’velvelecilerden’’ biri de benim. Meslek hayatım boyunca yüzlercesi kadın hikayesi dinledim. Birçoğuna yardım etmeye çalıştım elimden geldiğince. Her hikaye beni ayrı duygulandırdı. Onlar anlatırken, ben ise dinlerken onların acılarını, çaresizliklerini gördüm.   Neyse ki hala vicdanlı ve cesur kadınlardan oluşan bir ordu var ki, onlar hayatını kaybeden kadınlar adına mücadelelerine devam ediyorlar. Onlar ‘’MOR’’ cepkenli kadınların devamı olan ‘’MOR’’ fularlı kadınlarımız. Bir ülkede ‘’KADIN CİNAYETLERİNİ DURDURUN’’ diye haykırmak zorunda kalan milyonlarca kadın varsa, bu o kadınların ayıbı değildir!... Katillerin nereden aldıkları ‘’belli’’olmayan büyük bir cesaretle, her gün daha da canileşerek kadınları soğukkanlılıkla öldürmeye devam ediyor olmaları ise ve hametin en acı tarafı. Hangi caninin hangi cinayetini yazalım. Bir güne bazen bir veya iki kadın. Ertesi gün bu cinayetler üç olabiliyor. Hepsi ayrı bir vahşet! Bir tarafta ölen kadının ardından ‘’iffetsizdi’’ yakıştırmalarıyla adeta suçlu ilan edilerek, bu canilere destek verircesine tartışmalar yapılırken, diğer taraftan katillerin ‘’Üç beş yıl sonra dışardayım’’ gibi özgüven patlaması edasıyla gazetecilere gülümseyerek konuşması, mağdur ailelerin daha da çok üzülmesine sebep olmaktadır. Bilinmelidir ki tüm taciz, şiddet ve cinayetlerin hiç biri asla farkında olmadan işlenecek suçlar değildir. Ve unutulmamalı tüm bu cinayetler taammüden ‘’İNFAZLARDIR’’! TASARLAYARAK, PLANLAYARAK GERÇEKLEŞTİRİLEN SUÇLARDIR! İyi hal ve tahrik gerekçeleri kaldırılmalı. En ağır cezalarla yargılanmalı.   Bir süre önce Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk bir açıklama yaptı: ‘’Her kadın cinayeti, kadına yönelik şiddet kapsamındaki kadın cinayeti değildir. Şüpheli ölümler de kadın cinayeti değildir. Bazı STK’ lar şüpheli ölümlere kadın cinayeti diyor’’ Ben bir kadın olarak anlamakta zorlandım. KİMSE SORAMIYORSA BEN SORUYORUM! Bu ölümlerin hangisi kadın cinayetidir?   *İstanbul Bahçelievler’de Fatma Mavi’yi boğarak öldüren Ergun A. bununla da yetinmedi canice üzerine benzin döküp yaktı.   *Henüz 19 yaşında olan Hazel Tektaş ise ailesinin gözü gibi sakındığı evlatlarıydı. Fakat görüşme talebini reddettiği bir cani tarafından başından vurularak öldürüldü.   *Merve Aslan yaşadığı işkencelere dayanamadığı için ayrıldığı erkek hakkında uzaklaştırma kararı aldı. En acı olan ise öz kardeşi bu kararı ‘’namussuzluk’’ olarak algıladı ve ‘’Namusumuzu rezil ettin. Herkes duydu bu ayrıldığını uzaklaştırmayı.’’ bahanesiyle ablasını öldürdü.   *Didim’de yaşayan emekli hemşire Hatice Tusu’yu öldürdükten sonra bataklık  alana gömen katil Suat Aksoy çok ilgisiz bir gerekçeyle kendini savundu.’’ Sevdiğim için öldürdüm’’ dedi. Oysaki anlaşıldı ki sadece para için öldürmüş. Daha yüzlercesi, binlercesi var... Ve soruyorum: BUNLARIN HANGİSİ KADIN CİNAYETİDİR? HANGİSİ KADIN CİNAYETİ DEĞİLDİR? 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.