Kişisel sınırlar; her bireyin sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve psikolojik sınırlarını da belirleyerek etkileşime girmesidir. Kişisel sınırlarını koruyamayan bir birey; kendisinden beklenen, istenen veya talep edilenler üzerinde kontrol sağlayamaz ve “hayır” diyemez. Kişilerarası ilişkilerinde iç içe geçme vardır. Kendisi ile ilgili bilgileri ve özelini kolaylıkla anlatır. Bireyselleşme düşük, aidiyet yüksektir. Kişinin sınırlarındaki geçirgenlik ise, kişiye ait bir isteğin karşı tarafın isteği ile değişebileceğidir. Örneğin çocuğa belirlenen televizyon saati isteğine, çocuk uymuyordur. Ebeveyn olarak onun televizyon saati dışında televizyon seyretmesi isteğini o anda hoş görmek, ebeveyne ait sınırların geçirgen olduğunu gösterir. Bazı bireylerde de kişisel sınırlar katıdır. Bu bireyler; ilişkilerini sağlıklı yürütmekte, bir başkasından yardım istemekte ve duygularını düzenlemekte zorlanır. Aidiyet düşüktür ve aile bireyleri birbirine mesafelidir. Bireyselleşme yüksektir ve kişilerarası iletişime girmede başarı azdır. İdeal kişisel sınırda; sınırların belirgin, net olması ile duygu ve düşüncelerin paylaşımı yapılır. Bu şekilde kişilerarası ilişkilerde ilişki sonlandırma görülmez ve aynı zamanda bireysellik korunur. Kişinin kendisini tanıyarak ihtiyaçlarını, taleplerini ve isteklerini belirlemesi sınırlarının neler olduğunu bilmesidir. Sağlıklı sınırlar oluşturmak ve uygulamak, özgüveni artırır ve mutluluk getirir. Midenizi rahatsız eden bir yemeği karşı taraf istediği için yemeyin. Bir planınız varken size bir program fikri ile gelen arkadaşınıza kendi planınızı söyleyin. Kendinizi ifade etmekte zorlandığınızı düşünüyorsanız; duygunuzu tanımlayın, size sorun gelen durumu cümle kurarak anlatın ve amacınızı açıklayın. Yapabilirsiniz… Kişisel sınırlarımıza sahip çıkarak sağlıklı ilişkiler kurduğumuz mutlu günler dilerim…