Hava Durumu

Her yaşın yazarı: İrem Uşar

Ayrıkotu ile büyüklere seslenen, ardından çocuklar için hikayeler yazmaya koyulan İrem Uşar şimdiler yine büyüklere seslenmeye hazırlanıyor.

Haber Giriş Tarihi: 24.11.2023 13:37
Haber Güncellenme Tarihi: 24.11.2023 13:37
Kaynak: MAHİR BORA KAYIHAN
https://www.gazetebursa.com.tr/
Her yaşın yazarı: İrem Uşar

Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon, Sinema Bölümü mezunu olan İrem Uşar meslektaşım bir yazar. Muhabirlik, editörlük ve metin yazarlığının yanına birbirinden güzek kitaplarda ekleyen Uşar’ın ilk romanı Ayrıkotu (2008), konusu kadar, genç üslubuyla da ilgi çekti.

2010’da PEN’in davetiyle Belçika’nın Antwerp kentinde kaldığı Yazar Evi’nde, ilk çocuk kitabı olan Fenerden Taşınan Işık’ı (2011) yazdı. Yıllardır tai chi çalışan Uşar, eşi, fotoğrafçı Fatih Metin Demirkol ve iki kedisiyle birlikte İstanbul’da yaşıyor.

Yeni kitabının hazırlıklarını sürdüren Uçar, dinlenmek için fırsat bulduğu anda beni karşısında buldu ve sorularımı cevapladı. İşte Uçar’ın edebiyat yolcuğundaki durakları…

İrem hanım, Ayrıkotu adlı romanınızdan sonra sizden bir çocuk kitabı beklemiyorduk. Bizi şaşırttınız. Çocuk edebiyatına yönelmenizdeki sebepler neler?

Ayrıkotu'nun ardından, çocukluğumdan beri bende birikmiş aile hikayelerini yazmaya koyuldum. Erken yaşta kaybettiğim dedem Ahmet Tankaya'nın başrolde olduğu matrak hikayelerdi bunlar. Hikayelerdeki anlatıcı, çocuk sesiyle konuşmaya başlayınca ortaya Kuuzu ve Lunapark Ailesi çıktı. Kitap çok sevildi ve ÇGYD'den (Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği) Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı Jüri Özel Ödülü'nü aldı. Sonrasında Fenerden Taşınan Işık'ı yazdım. Çocuk edebiyatı uçan bir halı gibi, üzerine atlayıp istediğiniz diyarda gezinebilirsiniz. Hem de önünüzde sonsuz hayallere açık bir ufuk ile...

İlk çocuk kitabınız “Fenerden Taşınan Işık” PEN’in davetiyle Belçika’da yazdığınız bireser. Yazım aşamasından bahseder misiniz?

Fenerden Taşınan Işık, aslında yazdığım ikinci çocuk kitabı. Yayınevi'nden çıkış sırası bu şekilde oldu. PEN'in davetiyle Belçika Antwerp'de üç hafta bir yazar evinde kaldım. Bir yazar için, bölünmeden sadece yazmaya ayrılmış bu süre tam bir tatmin sağlıyor. Gündüz kenti geziyor, oradaki yaşamın, sanatın içine atıyordum kendimi; akşamları yazı sular seller gibi çıkıyordu. Dili, sokakları, zihni, temposu bambaşka bir yerde olmak yaratıcılığı besliyor. 

Fenerden Taşınan Işık’ın ardından Kuuzu ve Lunapark Ailesi’ni kaleme aldınız. Edebiyat kariyerinizi bu yönde mi şekillendirmeyi düşünüyorsunuz, yoksa sizden yetişkinler için de sürprizler beklemeli miyiz?

Yetişkinler için bir kitap üzerinde çalışıyorum şimdi. Yani o tarafta bir ara vermiş değilim. Aslında çocuklar ya da yetişkinler için yazmayı, 'yazma' eylemi içinde bir bütün olarak görüyorum. Yazar kişi, ifade etmek, anlatmak ihtiyacında.  Anlatacakları bazen büyükleri bazen de küçükleri ilgilendirebilir. Dünya edebiyatında her iki türde eserler veren pek çok yazar var.

Ülkemizdeki  “çocuk edebiyatı”nı yazar ve kitap babında yeterli buluyor musunuz?

Ülkemizde çocuklara yetişkin muamelesi yapıldığı ve ağır yükler yüklendiği oluyor. Halbuki onların muhakemesi ve algı düzeyi bir yetişkinden oldukça farklı. Çocuğun özgür ve açık dünyasını karartmayan, hapsetmeyen bir edebiyat gerekiyor bize. Ne mutlu ki bunun çok iyi örnekleri var artık. Son yıllarda çocuk edebiyatı alanında, yazarlar ve yayınevleri verimlerini artırdı.

İmza günlerinizde çocuklarla ilgili hoş anılar da biriktirdiğinizi düşünüyorum…

Bir keresinde Kuuzu ve Lunapark Ailesi'ni okumuş bir çocuk ''Ahmet Dede artık hepimizin dedesi oldu' demişti. Bu, benim kitabı yazarken hayal edemeyeceğim kadar büyük bir hediyeydi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.