Hava Durumu

Yeşilçam'ın Yakışıklısıyla Dünden Bu Güne (Bedia BARAK)

Yeşilçamın unutulmaz isimlerinden Filmsan Vakfı'nın rakipsiz Başkanı Sanatçı Engin Çağlar Yeşilçam’ın bir arka yüzü bir de görünen yüzü olduğu ve sinema dünyasının kahrını da ekonomik sıkıntıyı da hep figüranlar çekti dedi.

Haber Giriş Tarihi: 03.11.2016 12:15
Haber Güncellenme Tarihi: 03.11.2016 12:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazetebursa.com.tr/
Yeşilçam'ın Yakışıklısıyla Dünden Bu Güne (Bedia BARAK)

1968 yılında düzenlenen Ses Mecmuası yarışmasıyla sinemaya başlayan ve ilk adımından itibaren her zaman başrol oyuncusu olarak başarı gösteren Yeşilçam'ın ünlü sanatçısı Yeşilçam Vakfı Başkanı Engin Çağlarla Yeşilçam, sinema, müzik ve sanat alanında sohbet ettik.

 Yeşilçam'ın tanıdık simalarının hayatlarının son dönemlerinde sıkıntı çektiklerini hatırlatan aktör Engin Çağlar, “Başrol oyuncularının hepsinin durumu iyidir. Hepsinin hayatında bir garantisi vardır. Ama onların altında oynayan o çok sevimli, o Yeşilçam'ın kahrını çeken, günübirlik kazandığı parayı yiyen arkadaşlarımız bayağı kötü ve sıkıntılı bir durumda oldular" dedi.

 Türk Sineması'nın 1970'lerdeki star isimlerinden Engin Çağlar bu sektörü en iyi bilen oyunculardan. Siyah-beyaz ve renkli olmak üzere 70'in üzerinde filmde başrol oynadı. Kendi döneminde başrol oynayan kadın ve erkek oyuncularının iyi paralar kazandıklarını ve hayatlarını garanti altına aldıklarını anlattı. Kültür Bakanlığı'nın isteği üzerine, "Engin Çağlar Belgeseli" hazırladığını, ayrıca kendi hayatını da kaleme aldığını söyleyen Engin Çağlar sorularımıza şöyle cevaplar verdi:

 B. BARAK:Başkan oldunuz projelerinizi anlatır mısınız?

E. ÇAĞLAR: Filmsan Vakfı'nın Başkanı oldum. İlginç ama başkanlık seçimlerinde rakip arkadaşlarıma çok büyük fark attım. İnsanların beni başkan olarak görmesi ve istemesi bana heyecan verdi. Bu heyecan ile bir çok projemizi hayata geçirdik. Avrupa projeleri kazandık. Üniversiteli genç sinema bölümü öğrencilerimizi Yeşilçam, yerli yabancı oyuncularıyla bir araya getireceğiz. Festival düzenledik. Eski Yeşilçam oyuncu arkadaşlarımız için projelerimiz devam ediyor. Emel Sayın vakıfta yardımcım ve çok değerli arkadaşlarımız ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.

B. BARAK: Festivali gerçekleştirdiniz mi?

E. ÇAĞLAR: Taksim Meydanı’nda 50 gün sürecek olan Beyoğlu Sanat Festivali 27 Eylül'de başladı. İlk gün yapılan açılış konuşmasını Beyoğlu Belediye Başkanı Sayın Ahmet Misbah Demircan yaptı. Saat 17:00'de sinema söyleşisinde Filmsan Vakfı Başkanı Sanatçı Engin Çağlar olarak ben konuşmacı oldum. Beyoğlu, Yeşilçam ve Türk sinemasının eski ve yeni durumları üzerine yaptığım sohbet seyirciler tarafından merakla dinlendi.

1 Ekim 2016 Cumartesi saat 17:00'de Türk Sinemasıyla ilgili yeni bir söyleşi yaptım. Çok güzel geçti.

B. BARAK: 53.Antalya Altın Portakal Film Festivali açılış Emek ve Onur ödülleri törenine katıldınız mı?

 E. ÇAĞLAR: Film San Vakfı Başkanı olarak 53. Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetiminden aldım davet üzerine bugünden itibaren 1 hafta boyunca Antalya'da olacağım. Kortej, ödül töreni, sinema sohbetleri, film gösterimleri ve festival yarışmalarına ait halka açık tüm etkinliklerde sevenlerimle yan yana olma imkanı yakalayacağım. Filmlerini yarıştıracak meslektaşlarıma başarılar dilerim. Yeniden Antalyalı sinema sevenlerle buluşacağımdan dolayı oldukça heyecanlıyım. 2011 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivalinden Yaşam Boyu Onur Ödülü alarak çok mutlu anlar yaşadım. Haydi şimdi hep birlikte Antalya'da festivalin ve filmlerin tadını çıkartalım.

 B. BARAK: Sinema hayatınız nasıl başladı?

E. ÇAĞLAR: 1968 yılında Ses Mecmuası yarışmasıyla sinemaya girdim. O zamanlar sinema okulları yoktu. Üniversitede sinema oyuncusu yetişmiyordu. Sinemaya giren insanlar daha çok yakışıklı delikanlılar oluyordu. Benden önce Tamer Yiğit, Ediz Hun, Hülya Koçyiğit, Ajda Pekkan, Selda Alkor ve Esen Püsküllü de bu mecmuanın yarışmasıyla sinemaya adım atmışlardı. O yarışmayı kazandım ama rolalabileceğimi bilmiyordum. Bir gün bir telefon geldi ve başrol teklifi aldım. O zaman Fatma Girik çok profesyonel bir oyuncu ve çok ünlü bir isimdi. İlk sinema hayatım ilk rol almam hem başrol hem de Fatma Girik ile oynamam o zamanlar benim için çok büyük bir olaydı.

 B. BARAK: Bu güne kadar kaç filmde oynadınız?

E. ÇAĞLAR: 70'in üzerinden filmim var. Bunların çoğu siyah-beyaz ve 90 dakikalık sinema filmi. 1950'lerde başlayan Türk Sineması aşağı yukarı 20 sene çok yoğun ve Türk insanının gönlünde çalıştı. Daha sonra diziler falan devam ettim. Son olarak şuan yeni projemizi hayata geçiriyoruz. Yakında film severlere yeni bir film çalışmamızla buluşturacağız. Çok ses getiren bir film olacağına inanıyorum.

 B. BARAK: Televizyonların çıkması sizin işlerinizi etkiledi mi?

E. ÇAĞLAR: 1974'ten sonra sinemaya rakip olarak televizyonun gelmesi ve Türk insanının anarşik olaylardan dolayı, ekonomik sıkıntılardan dolayı sinemadan uzaklaşması ve evine kapanması durumu oldu. Buna karşılık da sinemanın gerek arabesk şarkıcıları, gerekse siyah-beyaz televizyonun bir takım dizilerinde rol alan oyuncularına seri filmler yaptırarak seyirciyi sinemaya çekmek istedi. Ancak o dönemin en olumsuz yönü müstehcen filmler oldu. Bu filmler yüzünden aile seyircisi sinemadan uzun bir dönem uzaklaştı. Bu 75 senesinden 80 senesine kadar süren bir dönemdi. Hiçbir oyuncu, hiçbir başrol oyuncusu, Türk sinemasına ağırlığını koymuş oyuncu o tarz çirkin filmlerde oynamadı. Daha çok tiyatro kökenli oyuncular o tip filmlerde rol aldı. 12 Eylül ihtilâlinden sonra o tip müstehcen filmler yasaklandı ve kanunen toplatıldı.

 B. BARAK: Filmler iyi bir gelir getirirmiydi ?

E. ÇAĞLAR: Sinema çok profesyonel bir iş. Sinemada her zaman normalin çok üzerinde bir kazanç elde etmek mümkün. Ben sinemaya ilk geldiğim 1968 senesinde Ses Mecmuası'nın yaptığı bir anlaşma vardı. Yarışmayı kazanan oyuncunun anlaştığı firmayla karşılıklı alacağı bir ücret. O zaman Türkiye'de asgarî ücret 600 liraydı. Oyuncu olarak bir filmle başlarken 10 bin liradan anlaşma yapılıyordu. Senede bir oyuncu 10-12 filmde oynuyordu. Para kazanmak önemli değil. İnsan her zaman para kazanabilir. Önemli olan parayı tutmak. Parayı tutan arkadaşlarımızın hepsi son derece iyi şartlarla geldiler. Kazandıkları paralarla hayatlarını garantiye aldılar. 

 B. BARAK:Genelde para kazanamayan ve yaşlanınca çok sıkıntılı bir yaşam süren sanatçılarımızı duyuyoruz bunlar zamanında yatırım yapamayanlar mı?

E. ÇAĞLAR: Evet. Genelde başrol de oynayanların kazancı daha fazla olur ama O zamanlar 1975 yılında Türk sinemasında müstehcen filmler yüzünden ortada kalanlar oldu. Onların sıkıntıları piyasaya aksetti. Hepimizi de üzdü. Çünkü günlük yaşayan insanlar. Günlük kazandığını günlük harcıyor. Günlük kazanılan iş durunca o zaman sıkıntı oluyor. Halbuki başrol oyuncularının hepsinin durumu iyidir. Hepsinin hayatında bir garantisi vardır. Çoğunun hanı var, apartmanı var, mülkü var. Ayrıca belirli bir geliri var. Filme isim veren, filmi götüren bu insanların hiçbir zaman sıkıntısı olmamıştır. Ama onların altında oynayan o çok sevimli, o Yeşilçam'ın kahrını çeken, ama günübirlik kazandığı parayı yiyen arkadaşlarımız bayağı kötü ve sıkıntılı bir durumda oldular.

 B. BARAK: Maddi kazancı ya da durumu iyi olan sanatçılar kimler?

E. ÇAĞLAR: Meselâ Öztürk Serengil, Neriman Köksal, Hayati Hamzaoğlu, Sami Hazinses ve Erol Taş sıkıntı çekerek vefat ettiler. Ama bir Türkan Şoray'ın, bir Fatma Girik'in, bir Ediz Hun'un, bir Hülya Koçyiğit'in, bir Göksel Arsoy'un, bir İzzet Günay'ın sıkıntısı yoktu. O tarzda filmi satan kafa oyuncuların ekonomik hiçbir sıkıntısı olmamıştır. Benim de bu tip hiç sıkıntım olmamıştır.

 B. BARAK:O zaman ki seyirci ile şimdi ki seyirci arasında ki fark nedir?

E. ÇAĞLAR: O dönemin sineması farklı. İnsanların yaşayış tarzları bir mahalle. Mahallenin bekçisi var, herkesi tanıyor. İşte mahallenin manavı, kasabı, bakkalı içiçe. Birinin sevinci, herkesin sevinci. Birinin üzüntüsü, hepsinin üzüntüsü. Bugün o mefhumlar yavaş yavaş kayboldu. Şehirde yaşam tarzı farklılaştı. Mahallenin kızı var, mahallenin kızına bakılmaz. Sırt sırta verdiğin zaman delikanlılık da önünde kaç kişi olursa olsun hiç kimse başa çıkamaz. Şimdi bu mefhumlar Türk insanının içinde var. Ama farklılaşma olduğu için gizli kalmış. Ama o dönemin filmlerini, o dönemin sinemasını, o dönemin oyuncularını seyrederken bu mefhumları da hatırlıyorlar. Onları da hissediyorlar. Onun için o dönemin Yeşilçam sinemasını çok seviyorlar. Bugün televizyonlarda bir takım kanallarda o dönemin filmlerini oynattıkları için yeni nesil de bizlerin ve bizden evvelki oyuncuların filmlerini seyrederek onları takip etme imkânını buluyor. Siyah-beyaz döneminden bile bakıyorlar. İstanbul şehri çok sakin, sessiz, Amerikan arabalar, Boğaz'a baktığınızda karşısı yemyeşil. Hiç öyle siteler, bloklar, apartmanlar, betonlar yok. Bunlar tabi güzel mefhumlar. İnsanları etkiliyor. Ben de görünce mutlu oluyorum.

 B. BARAK: Kendi kitabınızı nasıl yazdınız?

E. ÇAĞLAR: Ben bir Türk sinema oyuncusu olarak hem dünün sinemasını, hem Yeşilçam dönemini, hem bugünün sinemasını hepsini çok iyi bilen birisiyim. Altın portakal ödülü için bir kitap yazdım.  Bir de Kültür Bakanlığı'nın istediği "Engin Çağlar Belgeseli" var. Sinemanın profesörüyüm ben. Yani sinemanın profesörü şöyle: Sinemanın profesörü Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın. Çünkü biz, el ele, göz göze Türk sinemasını ileriye taşıyan oyuncularız. Bizden önce gelen Ayhan Işık, Göksel Arsoy, Eşref Kolçak Ağabeylerimiz gibi. Muhterem Nur, Gülistan Güzey gibi büyüklerimiz gibi kameraların önünde Türk insanına hem eğlendirici, hem eğitici, hem onlara hoş vakit geçirici, örf, adet ve gelenekleri belirten sinemanın birer elemanlarıyız.

B. BARAK:Şuan yayınlanan dizi serilerini nasıl buluyorsunuz?

E. ÇAĞLAR: Diziler sabun köpüğü gibi. Bugün varsınız, yarın yoksunuz. Dizilerdeki hikayeler de belirli dönemde Yeşilçam tarafından çok defa çekilmiş, çok defa çeşitli oyuncular ve çeşitli mekanlarda çevrilmiş hikayeler. Yani, insanlar baktığı zaman, görmesini bilen onların ne olduğunu anlıyor. Ama sanatlar uğraşanlar için yani film sektöründe kamera arkası ve önünde çalışanlar için sıcak ekmek kapısı. Bir film 6 ayda hayata geçerken her hafta bir film çekmiş gibi emek var. Çok insan da bu buradan ekmek kazanabiliyor.

 B. BARAK: Sinema, dizi arasında ne fark var?

E. ÇAĞLAR: Sinema oyunculuğuyla dizi oyunculuğu arasında fark var. Sinema oyuncusu olarak bizim elimize 90 dakikalık bir senaryo geldiği zaman biz anlardık. Bakarız, şimdi nerede tempo yükseliyor, nerede en üst seviyeye çıkıyor ve düğüm atılıyor. Nerede düğüm çözülecek ve rahatlayacak ve seyirci başrol oyuncuları bağrına basacak. Finalde de onları beraber görüp, mutlu sonda alkışlayacak. Zaten Türk sinemasının yüzde 90'ı hep mutlu sonla biter. Şimdiki dizilerde yaptığınız iş yine aynı. Yine kamera önünde, yine ışıkların karşısında rolünü oynuyorsun. Yine elindeki senaryoyu uygulamaya çalışıyorsun. Ama geliyor, geliyor, geliyor aman diyorsun. Bitmesin, kalsın gelecek haftaya insanlar beklesin. Gelecek hafta yine bütün serüven baştan sona aynı tempoda devam ediyor. Tam bitireceksin aman diyorsun bitmesin, gelecek haftaya kalsın. 13 bölüm devam etsin. 13 bölümün getirdiği nemadan pay alayım. 13 bölümden sonra bir ikinci 13 bölüm daha sürsün, yine o nemadan pay alayım. Ama o zaman inandırıcılığı da bitiyor, konu da laçkalaşıyor ve hiçbir zaman Türk sinemasının ürettiği o filmlerin seviyesine ulaşamıyor.

 ENGİN ÇAĞLAR KİMDİR?

 1940 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl Adı Çağlar Övet'tir. Şişli Terakki Lisesi'nde, Robert Koleji'nde ve Hildesheim Güzel Sanatlar Okulu'nda okudu. Sinema ve Ses Dergisi'nin 1968 yılında açtığı artist yarışmasında erkekler arasında ikinci oldu. İlk kez "Öksüz" adlı filmde beyazperdeye çıktı. Birçok filmde romantik jön olarak başrolü oynadı.

1974 yılında sinemadan ayrılarak önce matbaa malzemeleri satan bir iş yeri açtı, sonra da konfeksiyon mağazası açarak, iş hayatına atıldı. Eski Avrupa güzeli Filiz Vural'la evlidir.

1940 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl Adı Çağlar Övet'tir. Şişli Terakki Lisesi'nde, Robert Koleji'nde ve Hildesheim Güzel Sanatlar Okulu'nda okudu. Sinema ve Ses Dergisi'nin 1968 yılında açtığı artist yarışmasında erkekler arasında ikinci oldu. İlk kez "Öksüz" adlı filmde beyazperdeye çıktı. Birçok filmde romantik jön olarak başrolü oynadı. 1974 yılında sinemadan ayrılarak önce matbaa malzemeleri satan bir iş yeri açtı, sonra da konfeksiyon mağazası açarak, iş hayatına atıldı. Eski Avrupa güzeli Filiz Vural'la evlidir. Kırmızı Işık : Ahmet Hicran Sokağı : Adi Büyük Buluşma(TV Dizisi) Büyük Buluşma 2. Sezon 2005 Büyük Buluşma 1. Sezon 2004 Günah (TV Dizisi) 2003 Dilan (TV Dizisi) 2003 : Reşit Yeşilçam Denizi (TV Dizisi) 2003 Günah (TV Dizisi) 2001 : Sami Süper Kurşunsuz (TV Dizisi) 2000 Mualla (TV Dizisi) 1998 Yasemin (TV Dizisi) 1997 Bir Şenliktir Yaşamak 1996 Ağlama Sevgilim 1993 Seni Kaybedersem 1993 El Kızı (TV Dizisi) 1989 : Avukat Mazhar Ölümünün 400. Yılında Mimar Sinan (TV Dizisi) 1988 Dağlı Güvercin 1986 : Orhan Gariplerin Şarkısı 1986 : Ahmet Yuvaya Dönüş 1986 : Ekrem Yetim 1985 : Göksel Hüzün 1984 : Murat Şaşkın Gelin 1984 : Orhan Çile Dünyası 1983 İlişki 1983 Ümmiye / Sevdiğim Sensin 1981 Almanya'da Bir Türk Kızı 1974 : Murat Çam Sakızı 1974 : Adnan Hasret 1974 : Ferdi Talihsiz Evlat 1974 Talihsiz Yavrum 1974 : Orhan Dağdan İnme 1973 : Vedat İntizar 1973 : Kemal Bir Garip Yolcu 1972 : Murat Damdaki Kemancı 1972 : Boris Karmen 1972 : Onb. Don Hose Rüyalar Gerçek Olsa 1972 : Orhan Satılık Kadın 1972 : Orhan Sen Alın Yazımsın 1972 : Howard Süreyya 1972 : Kemal Afacan Küçük Serseri 1971 Beyaz Kelebekler 1971 Feride 1971 : Kemal Makber 1971 : Hasan Rüzgar Murat 1971 : Doktor Selçuk Afacan 1970 : Orhan Babaların Günahı 1970 Civan Ali 1970 Deliormanlı 1970 Eyvah 1970 Hippi Perihan 1970 İntikam Derler Adıma 1970 Kafkas Şahini 1970 Kanlı Kader 1970 On Kadına Bir Erkek 1970 Paralı Askerler 1970 Son Günah 1970 : Faruk Yaban Gülü 1970 : Celil Komando Memet 1970 Bana Derler Fosforlu 1969 : Kemal Aşkın / Ömer Günah Bende mi? 1969 : Haluk Allah Aşkı Yarattı 1969 Çingene Aşkı Paprika 1969 : Yiğit Hüzünlü Aşk 1969 : Selim Kınalı Yapıncak 1969 : Fikret Kınay Ninno 1969 Ömür Boyu 1969 : Engin Serseri Kabadayı 1969 Vatansızlar 1969 Yalnız Adam 1969 Yaşamak Ne Güzel Şey 1969 : Özcan Çağlar Hapishane Gelini 1968 : Murat Kadın Değil, Baş Belası 1968 : Murat Öksüz 1968 Hicran Sokağı, 2007, Çam Sakızı , Hasret, 1974, Almanya'da Bir Türk Kızı, 1974, Dağdan İnme, 1973, Süreyya , 1972, Feride, 1971, Bana Derler Fosforlu , 1969, Günah Bende mi?, 1969, Kınalı Yapıncak, 1969, Hüzünlü Aşk, 1969, Kadın Değil Baş Belası , 1968, Hapishane Gelini

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.