Hava Durumu

Özdüşünümsel sinema nedir?

Yazının Giriş Tarihi: 10.04.2021 00:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.04.2021 00:53
 Film izlerken, ekranın içindeki dünyayı görürüz dahil oluruz, bu dünya'ya inanır bütünleşiriz. Bu dünya'dan çıkarımlarımız ile sonuçlar üretir ve bu kurgu dünya ile bütünleşir bazen kahraman bazen ezilen oluruz. 

Film seyircisine bu etkiyi bırakır, genellikle filmlerde kullanılan anlatım tarzıdır. Geçenlerde ‘Azizler’ adlı filmi yönetmen arkadaşım ile seyrederken birden kendimizi filmin biçimi hakkında tartışırken bulduk. Bunun üzerine ‘Azizler’ filminin  ‘özdüşünümsel sinema’ filmlerine örnek teşkil edecek yapıya sahip olduğuna karar verdik.

Ben de özdüşünümsel sinema hakkında bir araştırma yazısı yazmak istedim. 

Filmler konu olarak sınırsız olanağa sahiptir. Her hikayeden film olabilir. Bu bağlamda o zaman şu sonuca varıyoruz; sinemanın da sinemaya konu olması olasılık dahilinde hatta kaçınılmazdır ve bunda bir sakınca yoktur, hatta seyirci ile hoş bir bağ kurar. 

Düşünümsel (reflexive) veya özdüşünümsel (selfreflexive) bir yaklaşım, sinemanın kendine dönerek, sinemayı oluşturan tüm araçları ve temaları ele almasına olanak sağlar. 

Film eleştirmeni Andras Balint Kovacs’a göre böyle bir sanatsal atıf yapay olanın suni yapısını açığa çıkarır ve “kurmacanın dokusunda, izleyicinin kurmacanın estetik aygıtıyla doğrudan ilişki kurması yoluyla bir delik açar.” Bu nedenle kendine ya da sinemaya atıfta bulunan filmler izleyicinin varlığını önemser. Başka bir deyişle “kendini yansıtıcı işlemlerin nihai amacı yönetmen ile izleyici arasında doğrudan bir söylevsel ilişkiyi kurmaktır.” (Kovacs, 2010, s. 237). 

Türkiye sinemasında, çoğunlukla kriz dönemlerinde ortaya çıkan özdüşünümselliğin, geçmiş dönem filmler ile bir bağ kurar. 1980’li yıllarda film sansürler ve krizler yerli filmlerin seyirciye ulaşamaması sonraki yıllarda filmlerin içindeki "otelde televizyondan film seyreden kişiler" sahneleri ile anlatılır. Yerli filmlerin gösterim bulamaması ve Yeşilçam filmlerinin düzenli olarak televizyondaki özel kanallardan veriliyor olmasına örnek gösterilir. Bu sayede, özdüşünüm kullanımı ile sektör koşullarına vurgu yapılır. 

Türkiye sinemasında özdüşünüm kullanımını hikaye içine alan filmlerde, Yeşilçam gelenekleri ile kurulan bağın konuda benzerlikleri ve yapımdaki koşulların aynılığı üzerinden sağlandığı anlaşılmaktadır. Üretimin krize girdiği, seyircinin sinemaya gitmediği dönemlerde tekrar ortaya çıkan özdüşünümsel filmlerde, sinema üzerine düşünerek gelişimini sağlamak yerine, koşulların değişmediğinin gösterilmesi üzerinden aynı noktaya dönüldüğünün çıkarımı yapılmaktadır. Sektör koşullarının aynı kalmasıyla bu yapının devam edeceği, yeni Türkiye sinemasının olgunlaşma evresinde bile gelişimini tamamlayamayacağı, özdüşünüm kullanımı aracılığıyla seyirciye gösterilmektedir.

Sonuçta, özdüşünümsel filmlerin, sinemaya gerek teknik gerek konu olarak yaptığı göndermeler sonucu ‘kurmaca'da ortaya çıkan filmin ve bu filmde izleyici tarafından fark edilmesi seyirciye bunun bir kurmaca olduğunu hatırlatır ve filmin kurgunun aslında bir aldatmaca olduğunun altını çizer.

Özdüşünümsel filmlere örnek vermek gerekirse;  ‘Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni’, ‘Pek Yakında’, ‘Masumiyet’ ve son izlediğim ‘Azizler’ filmlerini söyleyebilirim. İyi seyirler.




Kaynak:

KURMACAYA HÜKMETMEK: KOMEDİ VE SANAT FİLMLERİNDE (ÖZ)DÜŞÜNÜMSELLİK Aslı Gön

ÜMİT ÜNAL FİLMLERİNDE ÖZDÜŞÜNÜMSELLİK Demet SÖKEZOĞLU ÇAKIR

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.