Hava Durumu

Şehre tıkılmanın güzel tarafları

Yazının Giriş Tarihi: 12.05.2021 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.05.2021 00:02

Mayıs ayı geldi! Haziran ise kapıda pusuda bekliyor. 

Virüs hain tuzaklarda her bir yanımızda...

Hayallerimizde ise Pollyanna misali tatil programları var çoktan. Nispet gibi bir de arayan arayana...

Olmaz ki... Düşünmek gerek!

Siz koylarda, boş kalmasın misali beş yıldızlı otellerinizde serbestçe tatil yapanların aksine... Biz evlerine hapsedilenler (ne hikmeti alamet virüs nedeniyle çok sevilenler) kesimini düşünün derim.

İşine bağımlı yaşayan, hatta ve hatta şöyle sere serpe hiç iş stresinde boğulmadan tatil yapamayanlar var. Bendeniz de bu salt çoğunluğa dahil biri olarak:

‘’Aman efendim. Canım efendim... Ne de güzel tıkılıp kalıyoruz şu güzelim şehrimize değil mi?’’ diyenlerdenim neticede.

HAK VE ADALET bu kadar göreceli olmuş ta hala haberimiz yok!

Birkaç hafta içinde sizler Bodrum’da yüzerken, Çeşme’de  kumrularınızı keyifle midelerinize indirirken, belki de malum virüsün sizlere hiç uğramadığı salt size ait koylarınızda ‘bizim’’ dediğiniz denizinizde  saltanat  keyfi sürerken....

Bazılarımız evdeki kanepelerine yapışmış sizin paylaşımlarınızla ‘’aman ne gam, ne gam...’’ diyerek adınıza kederleneceklerdir.

***

Tabii aslında hak ta vermiyor değilim. Birileri de bu ultra lüks otelleri boş bırakmamalı. Neticede bu koylara, bu sahillere bu kadar yatırımlar yapıldı. Bir de tabii başka bir boyutu daha var. Bu yatırımları da sonuçta çok sevdiğimiz ve çoğunu da tanıdığımız benim güzel ülkemin çok güzel insanları yapmıştır. Zaten kim umursar ki hain virüsü. Mühim olan yatırım... Üstelik sere serpe tatil yapmak varken!

Yine de acizane bendeniz gidemiyorsam, siz siz olun tavsiyelerimden yararlanın...

Bu da mı işe yaramadı?..

Evvelallah...

Kalemim var benim! Tabii bir kaç ulvi önerim de var...

Tatile gitmeye daha şimdiden hummalı hazırlık yapan arkadaşlara ve tatile gidemeyenlere (ben) avantajlı bir liste hazırladım. Bir daha düşünsünler istedim.

Neticede üç sene sonra, üç günlük tatilini bile tamamlayamadan üç saatte yola çıkıp geri dönenler var bu memlekette.

Mesela soruyorum size:

Yazın bronzlaşmak sizi güzelleştirir mi? Cevap: HAYIR!

Bronzlaşmak cildi kurutur her şeyden önce. Yaşlandırır. Yıpratır. Kırış kırış olur. Sözümü dinleyin. Taptaze akça pakça cildinizin kıymetini bilin. Bırakın öyle tatil hayallerini bir kenara. 

Üstelik virüs, kirli deniz, mikroplar ve tanımadığınız bir sürü insan...

Duyar gibiyim:

Alternatif var! Tekne tatili!

Tekne tatili de neymiş? Tekne dediğiniz alt tarafı akrilik ve ahşap karışımından bir taşıt. Bir yerden alır başka bir yere götürür sizi. Çoğunlukla da benim çalışma odamdan bile küçük. Bazıları az biraz büyüktür muhakkak... Fakat netice itibarıyla ayakkabı bile giyememektir tekne demek. O zaman ne anlamı var? Şöyle efil efil tatil elbiselerinizi ve şık stilettolarınızı giyemedikten sonra...

Sallan yuvarlan… Bir de üstüne bir dünya para!

Siz beyler, teknede Adriana Lima yoksa...

Ve siz hanımlar, hayalinizdeki prens yoksa...

Oturun püfür püfür evinizde! 

Alt tarafı bir iki begonvil göreceksiniz, deniz börülcesi eşliğinde sirtaki için çekmeye değer mi bu eziyet? Sivri sinek ve börtü böcekten bahsetmiyorum bile... Hiç değmez...

Bakın şehirde şimdi her yerde pandemi kuyrukları var. Hatta bazı mahallelerde çuvalı kapanın elinde kalıyor.(bilirsiniz)Bayağı da mutlu görünüyor benim güzel insanlarım... Sonuçta bir değer taşıyor! En azından gözlemlerim bana bunu söylüyor. Herkes birbiriyle kırk yıllık dost misali  ‘’al gülüm ver gülüm virüs ’’alış verişi. Samimi sıcacık muhabbetler ki görmeye değer....

Kim ne derse desin..

Sonuçta ülkemin en güzel kentlerindendir bizim şehrimiz. Üstelik öyle eskisi gibi şehri bir esti mi tertemiz yapan ve bol oksijen zehirlenmesine neden olabilecek rüzgarlarımız da yok. Hatta ve hatta yemyeşil ağaçlarımız da yok. Böylece kurumuş yaprak sorunumuz emin olun hiç kalmadı. Öyle ilkbahar, sonbahar telaşelerimiz de yok. Sadece yaz, kış ve bolca susuzluğumuz var...

 Tabii doğal olarak yağmurlarımız da yok. Eskisi gibi hiç kimse şemsiye taşımak zorunda da kalmıyor. Anlayacağınız üzere...

Ağaç ve yeşil bitti. Rüzgarın önü çoktan kesildi. Suyumuz ise .....

Eeeh bu kadar rahatlıktan sonra suyun hesabını da yapmayın. O çoktan şişelendi... Bir zahmet marketten o da...

Her ne kadar Evliya Çelebi:

‘’Velhasıl Bursa sudan ibarettir’’ diye tanımlasa da...

Suyun kelamına muhtaç haldeyiz...

Her neyse...

Herkes mutlu, mesut, memnun  halinden!

Öyleyse... Hadi bakalım. Sözümü dinleyin. Hep birlikte el ele şu güzel ‘’GRİ BURSA’ mızın tadını çıkaralım!

Pardon...

Unutmayalım. Bir zamanlar ‘’YEŞİL BURSA’’ ydi…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.