Yaşadığımız coğrafya ve çevresi o kadar kıymetli ki okyanus ötesi güçler ve ülkeler bulunduğumuz coğrafyaya ilişkin birçok stratejinin ortaya konmasına neden olmaktadır. Bazen bu stratejilerin içinde aktif rol alırken bazen ise bizi olayların tamamen dışında bırakılarak gizli ve sinsi stratejiler ortaya konduğunu defalarca duyuyoruz. Yani yaşadığımız coğrafya gerçek manada kaderimizi oluşturmaktadır. Eğer coğrafyamız kaderimiz ise atmamız gereken birçok adım bulunmaktadır.

Yaşadığımız coğrafyanın içinde geliştirilmesi gereken , stratejiler kadar yaşadığımız coğrafya dışında gelişen politikalar ve stratejiler için de kapsamlı çalışmalar yapmak gerekmektedir.

Ancak kesin olarak anlamalıyız ki hemen hemen her alanda politikalar ve stratejiler oluşturmak mecburiyettendir. Kurgulanan her politika ve her strateji ise birbirini dolaylı olarak desteklemeli ve kesinlikle birbirini kesecek şekilde kurgulanmamalıdır. 

Ne yazık ki bazen görüyoruz ki, ulusal, uluslararası politikalarımız ve stratejilerimiz birbirini keser rolde olduğuna şahit oluyoruz. İşte kesişen bu durumlar stratejik büyümeye ve hatta birçok konuda gerilemeye neden olmaktadır.

Strateji ve politika konusunu daha açık bir örneklerle ifade etmek gerekirse size şu şekilde aktarabilirim. Türkiye'nin tarımla ilgili politikası, Türkiye'nin hukuk ile ilgili politikasıyla doğru orantılı olması gerekmektedir. Türkiye'nin sanayi politikasıyla, Türkiye'nin eğitim politikası doğru orantılı inşa edilmelidir. Türkiye'nin iç politikasıyla, dış politikası arasında da doğru orantılı olmalıdır...

Kimileri burada diyebilir ki “Türkiye'nin hukuku ile eğitim politikasını ne alakası var ya da Türkiye'nin demokrasi politikasıyla, Türkiye'nin spor politikası arasında ne ilişki var?” ne alakası var, ne ilişkisi var dediğimiz zaman işte o zaman Türkiye'nin gelişmesine zarar vermiş olunulur. 

Türkiye'nin iç ve dış politikasını aynı bir insan vücudu gibi düşünmek gerekir. İnsan ne kadar sağlıklı oksijen bünyesinde alırsa ve ne kadar sağlıklı gıdalar tüketirse bedeni o denli uzun yaşar. Yine insan kendisine yani saçına, başına, dişine ne kadar iyi bakarsa mutluluğu ve sağlığı o denli uzun olur.

İşte o nedenle ki hem içeride hem dışarıda stratejik politikalar ortaya koymak gerekir. Bu politikaları oluşturabilmenin yegane temeli ise öncelikli olarak kaliteli eğitim, demokratik yaşam ve hukuksal özgürlüklerin güçlüğünden geçmektedir. Hem içeride, hem dışarıda işte o zaman fark yaratacak ve hatta kendimizi savunmak zorunda bırakmayacak adımlar atılmış olunacaktır.

Bugün hala sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili kendimizi savunmak zorunda  ya da tehditlere boyun eğmemek için tüm gücümüzle mücadele etmek zorunda kalıyoruz.

Artık bu tutumdan vazgeçmek gerekmektedir. Savunma yapmak ya da tehditlere boyun eğmek zorunda kalınmadan stratejik planlamalar yapmak gerekmektedir.

İnanıyorum ki hem coğrafyamızda, hem de yakın coğrafyamızda insana yakışır yaşam tarzını güçlendirmek bizlerin elindedir. Bu coğrafyanın işte böyle bir gücü daha olduğunu akıllardan çıkarmamak gerekir. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin eğitimli bireyleri tarafından kendi coğrafyasına ve çevresindeki coğrafyalara huzuru getireceğini bugünden söylemek yalan olmaz. İşte o zaman okyanus ötesinden tehdit almak durumunda kalmayız...