Hava Durumu

Bazı Servetlerin Gerçek Yüzü

Yazının Giriş Tarihi: 03.05.2025 12:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.05.2025 12:34

Sıfırdan başlayarak ultra zengin olmanın hikâyesi çoğu zaman ilham verici olarak anlatılır. Ancak anlatılmayan, anlatılamayan bir taraf da vardır: Bu servetlerin büyük kısmı temiz ama tozsuz değildir. Parlak tabelaların, büyük holdinglerin, geceye hâkim kulelerin ardında göze görünmeyen katmanlar vardır. Her başarı öyküsünün arka planı, sadece çalışkanlıkla değil; aynı zamanda karanlıkla da iç içe geçmiştir.

Bu yolculukta bazı yalanlar kaçınılmazdır. Beyanlar gerçeği değil, stratejiyi yansıtır. Kamuoyuna sunulan rakamlar şeffaf gibi görünür ama hiçbir zaman her şeyi söylemez. Zenginleşme sürecinde “doğru” her zaman en kazançlı tercih değildir. Zamanla bazı gerçekler sessizce eğilir. Hatta bazen bir gerçeği saklamak, onu değiştirmekten daha kolaydır.

Kuralsızlık da bu sürecin bir parçasıdır. Kanunlar çerçevesinde hareket ediliyormuş gibi görünür, ama o çerçeve çizilirken hangi kalemin kimin elinde olduğu belli değildir. Kanun, bazıları için duvar; bazıları için sadece bir perdelir. Sınırlar, ihtiyaç duyulduğunda aşılmak üzere vardır. Bazı anlaşmalar kağıda dökülmez. Bazı ortaklıklar tokalaşmayla başlar, ama hiçbir zaman ilan edilmez.

Liyakatin ise adı vardır, ama yeri belli değildir. Başarının arkasında eğitim değil; bağlantılar, bilgiye erken ulaşmak ve en çok da zamanı doğru kişilerle geçirmiş olmak yatar. Bir proje başarılıysa bunun nedeni çoğu zaman doğru mühendis değil, doğru telefon numarasıdır. İhalenin kazanılma nedeni teklifin kalitesi değil, teklif verilmeden önce yapılan ziyaretlerdir. Doğru yerde olmak yetmez; doğru kişilerin yanında olmak gerekir.

Zenginlik büyürken, bazı işler küçülür. Doğrular, zamanla sessizliğe gömülür. Haksızlık, sistemin doğal uzantısı gibi içselleştirilir. Bazen bir yatırım, sadece para kazanmak için yapılmaz. O yatırım, başka bir borcun kapatılması, başka bir ismin unutulması ya da başka bir kapının açılması içindir. Zenginlik, burada yalnızca finansal değil; aynı zamanda siyasi, hukuki ve sosyal bir ağın merkezidir.

Hiçbir ultra zenginlik, sadece alın teriyle oluşmaz. Bu, acı bir gerçektir ama görmezden gelinemez. Alın teri vardır, evet. Ama yanında bilinçli risk, stratejik sessizlik, bazen de yönlendirilmiş bilgi vardır. Kimseye doğrudan zarar vermek gerekmeyebilir, ama bu süreçte birçok kişi görmezden gelinir. Birilerinin önüne geçilir, birilerinin şansı elinden alınır.

Bazı insanlar ne kadar çalışırsa çalışsın, o masaya oturamaz. Çünkü o masa, çalışkanlarla değil, "seçilmişlerle" dolar. Zenginlik, çoğu zaman görünmeyen ilişkiler ağının ürünüdür. Kim kiminle nerede oturuyor, kim kime neyi borçlu, kim ne zaman hangi sözleri verdi? Bu soruların cevapları servetin formülüdür.

Bu noktadan sonra ihtiraslar devreye girer. Çünkü bir servet ne kadar büyürse büyüsün, onun yarattığı güç çok daha derindir. O gücü elinde tutan kişi, sadece paranın değil, kararların, etkilerin ve yönlendirmelerin de sahibidir. Ve bu güç, bırakılmak üzere değil, korunmak üzere kazanılır. Emeklilik, bu düzende bir son değildir; tehlikeli bir boşluk, zayıflık ihtimalidir. Hiçbir koltuk gönüllü terk edilmez, hiçbir yetki rahatlıkla devredilmez.

Gücü korumak için yaşamın her alanı stratejiye dönüşür. Dostluklar yerini şüpheye, planlar yerini önlemlere bırakır. Göz önünde olanın gerisinde, göz ardı edilemeyecek mücadeleler vardır. Suçlamalar karşılıklıdır, çünkü herkes birbirini bilir. İttifaklar kadar düşmanlıklar da görünmezdir. Her zafer, bir diğer cephede yeni bir tehdidin başlangıcıdır. Tetikte yaşamak, artık istisna değil, yeni normaldir.

İnsan zamanla şunu fark eder: Huzur, bir noktadan sonra lüks değil; yokluğuyla tanınan bir eksikliktir. Sürekli kazanmak zorunda olmak, sürekli korunmak zorunda kalmaktır. Korkular, tehditler, beklenmedik gelişmeler zihni tüketir. Geceler uzar, günler planlara boğulur. Gülümsemeler resmi, arkadaşlıklar ihtiyatlıdır. Ne kadar çok şeye sahip olunursa, kaybetme korkusu da o kadar büyür. Ve o korku, kişinin peşini asla bırakmaz.

Gerçek şu ki: Zenginliğin içinde parlaklık vardır ama karanlık olmadan o parlaklık yanmaz. Ve bu, herkesin bildiği ama az kişinin söylediği bir sırdır.

Ama her servetin bir bedeli vardır; bazıları bu bedeli parayla değil, insanla öder. Yıllar boyunca kurulan yapılar, kazanılan ihaleler, elde edilen imtiyazlar birikirken; dostluklar eksilir, güven zor bulunur hale gelir. Etraf kalabalıktır ama iç dünya sessizleşir. Çünkü paranın çevresine topladığı insanlar, genellikle onunla değil, onunla gelenlerle ilgilenir. Ve bir gün para yetmez olur; anlam arayışı başlar. İşte o noktada, çok şey kazanmış bir insan, aslında ne kadar eksildiğini fark eder. Geriye dönüp baktığında, zenginliğin içinde neyi satın alamadığını hatırlar: Gerçek bir huzuru, sahici bir tebessümü ve yalnız geçmeyen bir akşamı.

Bazı servetler, hayranlık uyandırır. Ama bazıları, sessiz bir yalnızlıkla biter.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.