Bursa’da suyu konuşuyoruz. Mesele yalnız musluk değil; güven ve yönetim de bu hikâyenin içinde. Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in sözlerini, önceki başkanın sosyal medya mesajlarını ve bugün su hakkında konuşan tüm yöneticilerin açıklamalarını yan yana koyduğumda, şunu görüyorum: İklim kuraklaştırdı, yönetim dağınıklığı kırılganlığı büyüttü. Musluktaki su azaldı, zihinlerdeki huzur da azaldı.
En büyük hata, işleri parça parça yürütmek oldu. Baraj ayrı gitti, isale ayrı kaldı, arıtma bekledi. Kâğıt üzerindeki plan sahaya aynı hızda inmedi. Bir yerde gecikme olunca bütün düzen bozuldu. Zaman aktı, dayanıklılık zayıfladı. Projeler kişilere göre değil, şehrin ömrüne göre tasarlanmalıydı.
Kurumsal süreklilik korunamadı. Bir dönemde kurulan mutabakatlar sonraki dönemde geri sarıldı ya da iptal edildi, hazır işler yeniden başa döndü. Risk planlaması geç kaldı; önlem kültürü yerleşmedi, kriz kültürü büyüdü. Yağmur gelince rahatlayan, gecikince paniğe kapılan bir şehir olduk.
Kayıp ve kaçak, gerçek bir performans hedefi gibi ele alınmadı. “Nerede ne kadar su kayboluyor?” sorusu net bir haritaya dönüşmeliydi. Envanter zayıf kaldı, onarım sırası ve ilerleme şeffaf yürütülmedi. Musluğa ulaşmayan her damla, hepimizin cebinden gitti. Bu yalnız mühendislik değil, yönetişim işidir.
Talep yönetimi geri planda kaldı. Kademeli tarife, akıllı sayaç, gri su kullanımı ve yağmur suyu toplama gibi adımlar net bir takvimle ve kararlılıkla yaygınlaşmalıydı. Tasarruf cezayla değil; kolaylık ve ödülle öğrenilir. Veri paylaşımı zayıf kalınca söylenti büyüdü. Veri saklanınca güvensizlik artar, veri açılınca güven artar.
Kesinti mimarisi adil kurulmadı. Hastaneler ve okullar öncelik görmeliydi, yaşlı nüfus gözetilmeliydi, aynı mahalle üst üste zarar görmemeliydi. İnsanlar “Neden daha çok etkileniyorum?” sorusuna yanıt bekler. Cevap yoksa güven erir. Doğa tabanlı çözümler geri planda kaldı; ova ve dağ birlikte düşünülmeli, geçirimsiz yüzeyler azaltılmalı, yeşil ve mavi altyapı güçlendirilmeliydi.
Bugün yeni yönetim bazı doğru adımlar atıyor. Yine de eksik olan temel şey, düzenli ve sade anlatım. Halkın görmek istediği fotoğraf basit: Bugün ihtiyaç nedir, elde hangi kaynak vardır, aradaki fark nasıl kapanacaktır? Cevap kısa ve anlaşılır olmalıdır. Dil sade olursa söylenti biter, sabır artar.
Şimdi çağdaş önerileri tek başlıkta toplayalım. Bursa halkı saygıyı, şeffaflığı ve adil hizmeti hak ediyor. Kısa ve günlük bir bilgi panosu yayınlansın: Bugünün ihtiyacı nedir, sağlanan su ne kadardır, aradaki farkı hangi önlemler kapatacaktır? Grafik şart değil; net cümleler yeter. İyi haber de zor haber de aynı açıklıkla paylaşılsın. Kesintiler hakkaniyetle planlansın: Mahalleler arası eşitlik ilkesi görünür olsun, hastane ve okul korunsun, yaşlı nüfus gözetilsin, aynı mahalle üst üste mağdur edilmesin, herkesin ulaşabileceği itiraz ve geri bildirim kanalı hızlı çalışsın.
Kayıp ve kaçak için ilçe bazında plan yapılsın. Hangi hat yenileniyor, hangi caddeye ne zaman sıra gelir; aylık ilerleme kısa notlarla duyurulsun. İnsan sonuç görünce sabır da gösterir; şeffaf tamir programı güven kazandırır. Talep yönetimi paket hâlinde devreye alınsın: Evlerde basit aparatları yaygınlaştıralım, sitelerde yağmur suyunu toplayalım, yeni binalarda gri suyu kural yapalım. Düşük gelirli aileler korunsun, daha az tüketen her haneye teşvik verelim.
Sanayide ve tarımda akıllı kullanım standart olsun. Organize bölgelerde yeniden kullanım hedefleri konulsun, kapalı devre soğutma yaygınlaşsın. Tarımda damla sulama ve ürün seçimi suya göre planlansın. İyi uygulamalar ödüllendirilsin ve bütün kente yayılsın. Kent iklimle birlikte nefes alsın; geçirimsiz yüzeyler azalsın, gölge ve serin koridorlar kurulsun, yağmuru toprağa emdiren yeşil alanlar çoğalsın. Ova ve dağ aynı ekranda düşünülsün; nefes alanbir şehir dokusu kurulsun.
Kriz kapıya geldiğinde panik değil, plan konuşulsun. Herkesin bildiği kademeli bir önlem çizelgesi önceden duyurulsun. Hangi durumda hangi adım devreye girer, baştan bilinsin. Tanker planı ve acil destek ağı hazır beklesin. Finansman dili sade olsun; borcun koşulları ve haneye etkisi anlaşılır biçimde anlatılsın. Şeffaf finansman, sosyal izin üretir. Bu izin olmadan hiçbir büyük proje huzurla ilerlemez.
Karar yalnız başkanlık odasında büyümez. Katılımcı bir su kurulu kurulsun: Mahalle meclisleri, sanayi ve esnaf temsilcileri, çiftçi örgütleri, üniversiteler ve gençler bir arada çalışsın. Herkesin sözü karar gücüne dönüşsün. Sözün kıymet gördüğü bir yönetim oluşsun. Bursa kozmopolit bir şehir; farklı hayatların ortak adresi. Su, bu ortak hayatın birincil hakkı. Yönetimin görevi, musluğu korumak kadar güveni akıtmak. Sade söz, açık bilgi, adil plan… Bu üçü yerini bulduğunda su da rahatlar, insan da rahatlar, şehrin geleceği de.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kemal UYSAL
Bursa ve su…
Bursa’da suyu konuşuyoruz. Mesele yalnız musluk değil; güven ve yönetim de bu hikâyenin içinde. Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in sözlerini, önceki başkanın sosyal medya mesajlarını ve bugün su hakkında konuşan tüm yöneticilerin açıklamalarını yan yana koyduğumda, şunu görüyorum: İklim kuraklaştırdı, yönetim dağınıklığı kırılganlığı büyüttü. Musluktaki su azaldı, zihinlerdeki huzur da azaldı.
En büyük hata, işleri parça parça yürütmek oldu. Baraj ayrı gitti, isale ayrı kaldı, arıtma bekledi. Kâğıt üzerindeki plan sahaya aynı hızda inmedi. Bir yerde gecikme olunca bütün düzen bozuldu. Zaman aktı, dayanıklılık zayıfladı. Projeler kişilere göre değil, şehrin ömrüne göre tasarlanmalıydı.
Kurumsal süreklilik korunamadı. Bir dönemde kurulan mutabakatlar sonraki dönemde geri sarıldı ya da iptal edildi, hazır işler yeniden başa döndü. Risk planlaması geç kaldı; önlem kültürü yerleşmedi, kriz kültürü büyüdü. Yağmur gelince rahatlayan, gecikince paniğe kapılan bir şehir olduk.
Kayıp ve kaçak, gerçek bir performans hedefi gibi ele alınmadı. “Nerede ne kadar su kayboluyor?” sorusu net bir haritaya dönüşmeliydi. Envanter zayıf kaldı, onarım sırası ve ilerleme şeffaf yürütülmedi. Musluğa ulaşmayan her damla, hepimizin cebinden gitti. Bu yalnız mühendislik değil, yönetişim işidir.
Talep yönetimi geri planda kaldı. Kademeli tarife, akıllı sayaç, gri su kullanımı ve yağmur suyu toplama gibi adımlar net bir takvimle ve kararlılıkla yaygınlaşmalıydı. Tasarruf cezayla değil; kolaylık ve ödülle öğrenilir. Veri paylaşımı zayıf kalınca söylenti büyüdü. Veri saklanınca güvensizlik artar, veri açılınca güven artar.
Kesinti mimarisi adil kurulmadı. Hastaneler ve okullar öncelik görmeliydi, yaşlı nüfus gözetilmeliydi, aynı mahalle üst üste zarar görmemeliydi. İnsanlar “Neden daha çok etkileniyorum?” sorusuna yanıt bekler. Cevap yoksa güven erir. Doğa tabanlı çözümler geri planda kaldı; ova ve dağ birlikte düşünülmeli, geçirimsiz yüzeyler azaltılmalı, yeşil ve mavi altyapı güçlendirilmeliydi.
Bugün yeni yönetim bazı doğru adımlar atıyor. Yine de eksik olan temel şey, düzenli ve sade anlatım. Halkın görmek istediği fotoğraf basit: Bugün ihtiyaç nedir, elde hangi kaynak vardır, aradaki fark nasıl kapanacaktır? Cevap kısa ve anlaşılır olmalıdır. Dil sade olursa söylenti biter, sabır artar.
Şimdi çağdaş önerileri tek başlıkta toplayalım. Bursa halkı saygıyı, şeffaflığı ve adil hizmeti hak ediyor. Kısa ve günlük bir bilgi panosu yayınlansın: Bugünün ihtiyacı nedir, sağlanan su ne kadardır, aradaki farkı hangi önlemler kapatacaktır? Grafik şart değil; net cümleler yeter. İyi haber de zor haber de aynı açıklıkla paylaşılsın. Kesintiler hakkaniyetle planlansın: Mahalleler arası eşitlik ilkesi görünür olsun, hastane ve okul korunsun, yaşlı nüfus gözetilsin, aynı mahalle üst üste mağdur edilmesin, herkesin ulaşabileceği itiraz ve geri bildirim kanalı hızlı çalışsın.
Kayıp ve kaçak için ilçe bazında plan yapılsın. Hangi hat yenileniyor, hangi caddeye ne zaman sıra gelir; aylık ilerleme kısa notlarla duyurulsun. İnsan sonuç görünce sabır da gösterir; şeffaf tamir programı güven kazandırır. Talep yönetimi paket hâlinde devreye alınsın: Evlerde basit aparatları yaygınlaştıralım, sitelerde yağmur suyunu toplayalım, yeni binalarda gri suyu kural yapalım. Düşük gelirli aileler korunsun, daha az tüketen her haneye teşvik verelim.
Sanayide ve tarımda akıllı kullanım standart olsun. Organize bölgelerde yeniden kullanım hedefleri konulsun, kapalı devre soğutma yaygınlaşsın. Tarımda damla sulama ve ürün seçimi suya göre planlansın. İyi uygulamalar ödüllendirilsin ve bütün kente yayılsın. Kent iklimle birlikte nefes alsın; geçirimsiz yüzeyler azalsın, gölge ve serin koridorlar kurulsun, yağmuru toprağa emdiren yeşil alanlar çoğalsın. Ova ve dağ aynı ekranda düşünülsün; nefes alanbir şehir dokusu kurulsun.
Kriz kapıya geldiğinde panik değil, plan konuşulsun. Herkesin bildiği kademeli bir önlem çizelgesi önceden duyurulsun. Hangi durumda hangi adım devreye girer, baştan bilinsin. Tanker planı ve acil destek ağı hazır beklesin. Finansman dili sade olsun; borcun koşulları ve haneye etkisi anlaşılır biçimde anlatılsın. Şeffaf finansman, sosyal izin üretir. Bu izin olmadan hiçbir büyük proje huzurla ilerlemez.
Karar yalnız başkanlık odasında büyümez. Katılımcı bir su kurulu kurulsun: Mahalle meclisleri, sanayi ve esnaf temsilcileri, çiftçi örgütleri, üniversiteler ve gençler bir arada çalışsın. Herkesin sözü karar gücüne dönüşsün. Sözün kıymet gördüğü bir yönetim oluşsun. Bursa kozmopolit bir şehir; farklı hayatların ortak adresi. Su, bu ortak hayatın birincil hakkı. Yönetimin görevi, musluğu korumak kadar güveni akıtmak. Sade söz, açık bilgi, adil plan… Bu üçü yerini bulduğunda su da rahatlar, insan da rahatlar, şehrin geleceği de.