Ülkede olup bitenleri bir şekilde duyup öğreniyorsunuz. Öğrenilen her bilgiye, alınan her habere ne yazık ki mantık çerçevesinden bakanların sayısı çok az. Gerçi bu durumun en büyük nedeni ise gündemin sürekli ve hızlı bir şekilde değiştiriliyor olmasıdır. İşte o nedenle ki birçok sorun çözülmeden, birçok iyi haberin mutluluğu yaşanmadan ve birçok acıyı yaşamadan zaman akıp geçiyor. Ne mi oluyor sonra duygular azalıyor, algılar sürekli değişiyor, mantık aranmıyor ve insanlar arasındaki güven hızlı bir şekilde azalıyor. Her üstü örtülen haberle emin olun ki değer yargılarımız her geçen gün azalıyor. Ne yazık ki ülkemizde yaşayan insanların bir kısmı ahlaktan uzak bir şekilde toplumun içinde barınıyor. O kişiler ahlaksızlıklar yapmaya devam ederken onları görmezlikten gelen bir kesimin de olduğunu unutmamak gerekir. İşte en büyük problemde burada başlıyor. Yapılan ahlaksızlıklara sessiz kalmakla ve yapılan ahlaksızlıkları görmezlikten gelmekle aslında ahlaksız kesim daha da güçleniyor. Peki, bu ahlaksızlar kim ve neler yapıyor; Her gün bir kadını öldürüyor veya taciz ediyor, Her gün bir çocuğu istismar ediyor, Her gün hayvanların canını kast ediyor, Her gün sokaklara çöp atıp doğanın kirlenmesini hızlandırıyor, Devletin gücüyle şahsi veya bir grubun çıkarlarını gözetiyor, Devletin gücünü vatandaşın leyine değil, çıkarlara ve ideolojilere harcıyor, Devletin gücünü kullanarak, devletin denge ve denetim sistemini isteyerek bozuyor, Şehirleri yönetirken ihale soygunları yapıyor, Torpil istiyor ve üstüne liyakatli davranmıyor, Üniversitelerde bilim dışında başka mesellere daha fazla ağırlık verip öğrencilerin gelişmesini önlüyor, Gelişmekte olan çocuklara çağa ve bilime uygun politikalar ortaya konmadığı gibi çocukların gelişimine katkı sağlamıyor, Gazeteci olup, gazetecilik değerleri doğrultusunda çalışmayıp tetikçilik yapıyor, Gerektiği kadar bilim ve teknolojiye katkı sunmadığı gibi katılım göstermiyor, Hukuk kurallarını birilerini gözeterek uygulamaya sokuyor, Devletin bütçesini adaletli, stratejik ve vatandaşın lehine harcamıyor, Ailesini, komşularını kandırıp küçük hesaplar peşinde koşuyor, Pazarda, iş yerinde vatandaşa kusurlu ürünler satıyor, Çalışanına mobbing yaptığı gibi alın terinden çalıyor, Fahiş rakamlar ile ticaret ortamının oluşmasını sağlıyor, Yaşam haklarına müdahale edip, özgürlükleri kısıtlıyor, Siyaset uğruna toplumu kutuplaştırıyor, Siyaset yapmak için arkadaşıyla, dostuyla ters düşüyor, Ekonomik çıkarlar uğruna aklını, ruhunu satıyor, Ülkenin değerlerini yasadışı yollarla satıyor, Sahte evrak düzenleyip birilerini dolandırıyor, Sosyal medyada popüler olmak için uygunsuz içerikler harcayarak toplumu kirletiyor, Vergi kaçırıyor veya verdiği verginin nereye gittiğini sorgulamıyor, Say say bitmiyor değil mi? Saydıkça ahlaksızlık kavramının ne kadar geniş kesime nüfus ettiğini görülmekte. Dolayısıyla asgari düzeyde toplumsal ahlak kurallarına uymak gerekmekte. Çünkü ahlak kavramı sadece iki üç konu üzerine yıkmak doğru değil. Ahlakı sadece cinselliğe indirmekte çok yanlış. Yaşadığımız toplumun bir parçası olduğumuzu unutmamak gerekir. Etrafımızda cereyan eden olaylara çok kez şahit olmaktayız. İşte tam o anda olan ahlaksızlıklara göz yummamak gerekir. İşte o nedenle ki suçu başkasında değil önce kendimizde aramamız gerekir. Çuvaldızı başkasına batıracaksak iğneyi önce kendimize batırmamız gerektiğini hatırlamalıyız.